Hayatta parayla elde edilemeyen tek şey tecrübedir. Bunu yaşayıp öğreneceksiniz veya önemli şahsiyetlerin hayat hikâyelerini okuyacaksınız.Bu nedenle biyografileri çok önemserim.
Geçen haftaki yazılarda kullandığım iki söz çok hoşuma gider. Birincisi, Atatürk diyor ki, “ Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır.” Diğer söz İsmet İnönü’ye ait;”Büyük devletlerle ilişki kurmak ayı ile yatağa girmeye benzer. Uyurken bile gözün açık olacak.” Dış politikadaki gelişmelere bakarak bu sözlerikolayca yorumlayabilirsiniz.
Yıllardır NATO’ya üye bir ülkeyiz; stratejik önemimiz var diyoruz ama sonunda yalnız olduğumuzu gördük. Bizim izlediğimiz politikanın yanlışları var ama geleneksel Türk düşmanlığını da unutmayalım. Müslüman veya Hıristiyan hiç fark etmiyor; Türkiye düşmanlığı söz konusu olunca kendi aralarında hemen anlaşıyorlar.
Suriye konusu tam bir bataklığa döndü. Bir yanda Rusya, diğer yanda ABD ve ikisi arasında sıkışan bir Türkiye. ABD’nin Suriye konusundaki esas amacını işin başında kavrayamadık. Biz, Esad gitsin derken, Suriye’de demokratik bir ortam meydana gelsin, insanlar eşit yurttaş olsun diye düşündük. ABD ise Suriye’nin parçalanmasını, Fırat’ın doğusunda YPG/PYD içinözerk bir bölge kurulmasını istiyordu. Bu bölge Suriye topraklarının üçte biridir; su kaynaklarının %80’i, petrolün %90’ı buradadır. On yıldan beri mücadele sürüyor; Esad gitmediği gibi, ABD Fırat’ın doğusuna yerleşti, Türkiye ise dört milyon dolayında sığınmacıyı kucağında buldu.Kaos devam ediyor ve nasıl sonuçlanacağı da meçhul.
Rusya bu mücadeleden kazançlı çıktı; Suriye’de üs kurdu,Doğu Akdeniz’e yerleşti. Üç asırdır sıcak denizlere inmek arzusunanihayetulaştı. Rusya’nın bu bölgede güç sahibi olması Türkiye açısından arzu edilir bir durum değildir.Güneyimizde iki büyük devletle komşu olduk. İçerdeki tartışmalara bakıyorum; Esad’la konuşulsun deniyor. Güzel bir istek ama Esad’ı özgür mü sanıyorsunuz? Suriye konusu ABD ve Rusya ile görüşülmeden çözülmez.
Türkiye Orta Doğu ülkeleriyle gergin bir siyaset izledi, bedeli ağır oldu. İsrail ile ilişkiler, Filistin nedeniyle bozuk. Arapların bile destek vermediği Filistin, bizim dış politikamızı etkilememeli. Mavi Marmara olayı bunun son örneğidir. Kaldı ki bugüne kadar izlenen politikanın Filistin meselesine önemli bir katkısı da olmamıştır. İsrail bildiğini okumaya devam ediyor. En son ABD kendi büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı, dünyadan ciddi bir tepki gelmedi. Muhtemeldir ki önümüzdeki yıllarda diğer devletler debunu izleyecektir.
Biz İsrail’le ilişkilerimizi serin tutuyoruz ama Arap ülkeleri anlaşmalar yapıyor. Biliyorsunuz, 1917’de Filistin topraklarına Yahudi göçünün önünü İngiltere açtı, Balfourdeklarasyonu yayınlandı. ABD, Fransa ve İtalyadestek verdi. Budört devlet hâlen dünya siyasetinde etkili ve İsrail’in yanında duruyorlar.
Amerika’da Yahudi, Rum ve Ermeni lobileri siyasette çok etkili. Türkiye, Rum ve Ermeni lobilerine karşı uzun yıllar Yahudi lobisinin desteğini sağladı. Bu konuyu yirmi beş yıl kadar önce, Sayın Şükrü Elekdağ’a sormuştum. Birkaç yıldan beri İsrail lobisi bizi desteklemiyor. Nitekim ABD başkanları yıllardır “soykırım” sözünden sakınırken,şimdiki başkan Biden, ilk konuşmasında soykırımı tanıdığını ifade etti.
Mısır bölgenin önemli bir ülkesi ve denizde güney komşumuz. Mursi’niniktidardan düşürülmesi nedeniyle ilişkilerimiz bozuldu. Seçimle gelen Mursi’nin yine seçimle gitmesi gerekirdi, tam aksi, dramla sonuçlandı.Demokrasi adına çok üzüldük. Ancak ülkelerin iç işlerine karışmak da doğru değil. Devletlerin hassas olduğu bazı konular vardır; siz, onların ayağına basarsanız, onlar da sizin nasırınıza basar. Mısır’la gergin yaşamanın bedeli bugün daha iyi görülüyor. Geçen hafta Mısır dâhil sekiz ülke Akdeniz’de beraber tatbikat yaptı.
Bugün Doğu Akdeniz’de karışık bir tablo var. Kıta sahanlığı, deniz yetki alanları, münhasır ekonomik bölge; Mısır, Yunanistan ve GKRY arasındaki anlaşmalar ciddi konular.İsrail bir yana ABD, Fransa, İtalya gibi ülkeler de bu ortaklığın içinde. Fransa önemli bir Akdeniz ülkesi; ekonomik ilişkilerimiz fazla. Libya meselesinde Rusya ile görüşülüyor ama Fransa’yı dışlayamazsınız. Dış politikada zıtlaşmak her zaman iyi sonuç vermez. Mümkün olduğu ölçüde menfaatleri paralel hâle getirmek, hatta örtüştürmek gerekir.
Türkiye ile ABD ilişkileri uzun yıllardan beri iyi gitmiyor. Özellikle 1964 Kıbrıs olayları sonrasında, ABD başkanı Johnson’un mektubuyla ilişkiler bozuldu.1974 Kıbrıs çıkarması sonrasıbaşlayan ambargolar, sözde soykırım, Irak ve Suriye konuları sıkıntı yarattı. Bugün de S-400 krizi bu ilişkileri neredeyse kopma noktasına getirdi.
Uluslararası ilişkilerde her ülke kendi çıkarını düşünür. Türkiye’nin ciddi bir savunma sistemine ihtiyacı olduğu konusunda hiç şüphe yok. Egemen bir devlet olarak bunu istediği yerden alma hakkı elbette var. Ancak buanlayışdoğru olmakla beraber, gerçekte siyaset böyle işlemiyor. Hele NATO gibi ittifaklar içinde bulunuyorsanızeliniz, kolunuz bağlı demektir.
S-400’ler büyük gösterişle geldi, günlerce televizyonlarda yayın yapıldı. ABD’ye karşı sert ifadeler de kullanıldı. Bugün aramızda bir gerginlik olduğu açık. ABD tavrını ortaya koydu; S-400’leri NATO sistemi içerisinde kullanamazsınız dedi ve bizi F-35 projesinden çıkardı. Ödediğimiz 1.400 milyar Doları tartışıyoruz.Para bir yana, yüksek teknolojiye dayalı silah üretiminden dışlandık.Projede olmak bizim için çok önemliydi. Hem yeni uçak alacak, hem de parça üretip satacaktık. S-400’ler konusunda, muhtemelrisk analizleri yapılmadı mı? Diplomatlar, işlerin bu safhaya geleceğini hiç düşünmediler mi?
Şimdi F-16 uçaklarına döndük; 40 yeni alım ve 80 uçağın modernizasyonu gündemde. Şu ortamda bu da zor görünüyor. Son Roma görüşmesinde Biden senatoyu ve temsilciler meclisini işaret etti. Oralarda Türkiye aleyhine esen havayı hepimizbiliyoruz.Bazı konularda geçmiş hükümetlerin de hatası büyük. Silah konusunda, ABD’ye bu derece bağlılık yanlış bir seçim olmuştur.
Türkiye zor günlerden geçiyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz konular iç ve dış siyasette baş ağrıtmaya devam edecektir. Hiç şüpheniz olmasın, bunlara yenileri de eklenecek. Sorunları basitten zora doğru çözelim; dostlarımızın sayısını artıralım.Önce komşularla iyi ilişkiler kuralım; ABD ve AB ile sorunları müzakere edelim, diplomasiyi iyi kullanalım. Maalesef gerektiği gibi etkin lobi çalışmaları yapamıyoruz.
Bizim için en önemli silah birlik ve beraberliktir. Üzülerek ifade edelim ki, toplummillî konularda ikiye bölündü. Son tezkere olayı buna bir örnektir.
MUSTAFA ESKİ