Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, İrfan Salcı’nın konuğu olduğu TV 366’nın canlı yayınında CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin’in kendisine yönelik son eleştirilerini ve yönelttiği soruları cevaplandırdı; yaşananlar, yapılan ve planlanan işlerle ilgili açıklamalarda bulundu, kamuoyuna mesajlar verdi.
- Erbilgin’in, Belediye faaliyet raporundan aldıklarını belirterek söylediği temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerinin sadece Özel Kalem’e aitmiş gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu belirten Başkan Vidinlioğlu, “Temsil ve tanıtma ayrı bir şeydir, temsil ağırlama ayrı bir şeydir. Temsil ve tanıtma dediğinizde hem Özel Kalem hem de Kültür Müdürlüğü’nün bütçesi bir aradadır. Dolayısıyla bahsedilen 10 Milyon 527 bin TL temsil ağırlama gideri değildir. Bu gider, iki yılda hem Özel Kalem Müdürlüğü hem de Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün bütçesinin bir aradaki halidir. 2019 yılı giderlerinde bir önceki dönemin de ödemeleri vardır.” dedi ve Erbilgin’i yalan söyleyip kamuoyunu yanıltmakla suçladı.
- Erbilgin’e,“Yönettiğiniz kaç belediye, raporları bizim gibi kamuoyuyla paylaşıyor?” sorusunu yönelten Vidinlioğlu, Millet Bahçesi, arsa satışları, kredi kullanımı ve teleferik konularındaki eleştirileri de cevapladığı canlı yayında, “Hemşerilerim bir şeyden emin olun; ben Kastamonu Belediyesi’nin bir kör kurşununu bile hesapsız kitapsız harcayamam, siz bana bu yetkiyi verdiniz. Siz bu şehri yönetmek üzere beş sene bana yetki verdiniz, ben her kör kurşunun hesabını size vermek zorundayım. Sizi geçtim, mahşerde ben bu hesabı vereceğim. Bu konuda tezvirata da gerek yok. Biz birlikte hareket edersek güçlüyüz. Eğer siyasetin tahterevallisine biner de kayıkçı kavgasına düşersek Kastamonu’da bir adım yol alamayız” diye konuştu.
Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, İrfan Salcı’nın konuğu olduğu TV 366’nın canlı yayınında CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin’in kendisine yönelik son eleştirilerini ve yönelttiği soruları cevaplandırdı; yaşananlar, yapılan ve planlanan işlerle ilgili açıklamalarda bulundu, kamuoyuna mesajlar verdi.
Vidinlioğlu şunları söyledi:
“BENİM GÜZEL KARDEŞİM İYİLİK YAPARAK GİTTİ”
“Meclis üyem sevgili kardeşim, dava arkadaşım, yol arkadaşım, dünya iyisi İsmail Hakkı Önder’i ne yazık ki kaybettik. Benim güzel kardeşim giderken bile iyilik yaparak gidiyor. Ailesi organ bağışında bulundu. Mekanı cennet olsun. Diyecek çok fazla bir şey yok. Eşi ve çocukları bizim emanetimizdir yedieminimizdedir. Her türlü sıkıntılarında yanlarındayız. Cenabı Allah, Peygamber efendimize komşu eylesin. Vakitsiz oldu, çok erken oldu ama emir büyük yerden diyecek bir şey yok. Biz inanan insanlarız. Vaktimize saatimize biz karar veremeyiz. En iyisini Mevlam bilir. O gel dedikten sonra gitmeme gibi bir şansımız yok.
“TEMSİL, TANITMA, AĞIRLAMA GİDERLERİNE CEVAP”
“Sayın Başkan cin olmadan şeytan çarpıyor. Lafları çarpıtmayı da çok seviyor. Siyaset doğruluk üzerine kurulmalı. Doğru şeyler söylenmeli. Halkın gözünde de ne yazık ki siyaset ve siyasetçiler her geçen gün kan kaybediyor. Onun için siyasetin içinde olan herkesin kendiyle bir yüzleşmesi lazım ve bu algıyı da kırabilmenin yegane yolu doğruları vatandaşlarımızla paylaşmaktan geçer. Kastamonu Belediyesi olarak biz bütün verilerimizin hepsini mutlaka internet sitemize yüklüyoruz. Tüm kamuoyunun gözleri önüne bu denli ayrıntılı sunan galiba tek belediyeyiz.
Ayrıca belediye meclisimizi de internet üzerinden yayınlıyoruz. Zannediyorum son dönem tartışmaların ana gündeminde de bu mevzu var. Ama belediye meclisi canı isteyenin şov yapacağı yer değil. Orada da kurallar var.
İhalelerimizi EKAB üzerinden yayınlıyoruz. Hem yasal hem de vicdani sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz.
Tüm vatandaşlarımız internet sitemiz üzerinden faaliyet raporlarımıza, stratejik planlarımıza, performans raporlarımıza ve daha fazlasına erişim sağlayabilir.
Bu nedendendir ki ben ‘Hikmet Bey’e bütçe ile ilgili nereden aldın bu bilgiyi’ derken internette yayınladığımızı okuyup anlamayacak veya yorumlayamayacak durumda olduğunu bilmiyordum. Bu denli bilgisizce hareket edeceğini düşünmüyordum.
Sayın İl Başkanı, 2019 ve 2020 yılı giderleriyle ilgili kimi yerde Özel Kalem Müdürlüğü’nün Temsil ve Tanıtma gideri olarak kimi yerde ise Temsil ağırlama gideri olarak 10 Milyon 527 bin TL’yi zikretti.
Şimdi Hikmet Bey yalan söylüyor. Yanlış söylüyor falan demiyorum artık. Herkesin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Yalan söyleyenin gözlerinden anlayabilirsiniz. Çünkü gözler yalanı o kadar güzel ifşa eder. Herkesin gözünün içine baka baka söylüyorum Hikmet Bey yalan söylüyor. Konuştuğuna inanıyor. Sonra iftira atıp ağır sözler sarf ediyor. Ardından bizlerden nezaket bekliyor!
Biz ağır konuştuğumuzda canının yandığını, çocuklarının izlediğini ima ediyor, duygu sömürüsü yapıyor. Bizim de çocuklarımız var. Biz cami avlusundan almadık çocuklarımızı.
Şimdi temsil ve tanıtma ayrı bir şeydir, temsil ağırlama ayrı bir şeydir. Temsil ve tanıtma dediğinizde hem Özel Kalem hem de Kültür Müdürlüğü’nün bütçesi bir aradadır.
3 Milyon 167 bin 690 TL 2019 yılında 31 Mart’a kadar harcanmış. Biz o yılı ek bütçe yaparak geçirdik. Bu giderin 1 Milyon 383 bin TL’lik faturasını da biz ödemişiz.
Dolayısıyla bahsedilen 10 Milyon 527 bin TL temsil ağırlama gideri değildir. Bu gider iki yılda üstüne basarak söylüyorum iki yılda hem Özel Kalem Müdürlüğü hem de Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün bütçesinin bir aradaki halidir. 2019 yılı giderlerinde bir önceki dönemin de ödemeleri vardır. Bunların içerisinde fuar, kültürel etkinlikler, tanıtım organizasyonları gibi birçok gider vardır.
Ancak Hikmet Bey açıklamasında öyle bir şey ima ediliyor ki, biz Özel Kalem bütçesinden gelene gidene peşkeş çektik! Artık bölgeler değil şehirler yarışıyor. Şehrin tanıtımı için fuarlara ve kültürel faaliyetlere mutlaka gidiyorsunuz. Dolayısıyla 10 milyon 527 bin TL’yi sırf Özel Kalem bütçesiymiş gibi algı yaratmak doğru değil.
Aslında ben Sayın İl Başkanı’na ‘terbiye özürlü’ dedim ama olabilecek en masum tabiri seçtim. Aslında daha fazlasını söyleyeceğim ama terbiyem müsaade etmiyor.
Kastamonu siyasetini gerdiğimizi iddia ediyor. Aslında ortamı geren de, siyaseti çirkinleştiren de kendisi. Siyasetin değer ve yargılarından uzak duran kendisi. Hem ortamı gereceksiniz, hem de ondan sonra ‘çoluğumuz çocuğumuz seyrediyor’ diyeceksiniz. Bizimkiler çoluk çocuk değil mi? Bizim inananlarımız yok mu? Bize değer veren insanlar yok mu?
Bizim 2020 yılı temsil ağırlama giderimiz 1 Milyon 172 bin TL’dir. 2019 yılında ise; bu bütçenin büyük bölümünü biz harcamadık. O dönemin harcaması da 1 milyon 900 bin TL’dir. Hikmet Bey’in dediği gibi 10 Milyon 527 bin TL temsil ağırlama gideri yoktur.
Bu bahsedilen rakam Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ile Özel Kalem Müdürlüğü’nün iki yıllık temsil ve tanıtma gideridir.
Biz bunları zaten paylaşıyoruz. Gizli saklı bir şey değil. Ama onu da yanlış yorumluyorsunuz. Tezvirat yapıyorsunuz. Ondan sonra da çıkıyorsunuz, ‘siyaseti geriyorsunuz, bize hakaret ediyorsunuz’ diyorsunuz. Her şeyi biz mutlaka Belediyemizin internet sitesinde paylaşıyoruz.
2018 Türk Dünyası ve Kültür Başkenti giderleri 2019 yılı bütçesinde var ve bizim geldiğimizde zaten bu bütçe bitmişti. Ek bütçe ile yılı tamamladık. 31 Mart 2019 tarihine kadar bu iki müdürlüğün bütçesinden 1 Milyon 783 bin lira temsil ve tanıtma gideri olarak harcanmıştır. Artı 31 Mart 2019 tarihinden önce kesilmiş yaklaşık 1 Milyon 383 bin TL’lik fatura da biz göreve başladığımızda önümüze geldi. Yine bunların dışında yıl içerisinde esnafa olan geçmiş borçlarda karşımıza geldi ve ödendi. Burada da durum yine iki müdürlüğün harcamalarıdır. Kamuoyuna sadece Özel Kalem Müdürlüğü’nün temsil ağırlama giderleri olarak sunulmak istenen rakamlar gerçek değildir!
Bakın şimdi bir örnek vereceğim. Bunu da kimseyi suçlamak için değil, Hikmet Bey’e örnek olması için veriyorum.
Cide Belediyesi 2019 yılında temsil ve tanıtma giderlerine 1 Milyon 200 bin TL harcamıştır. 2020 yılı raporları internet sitelerinde yok. CHP’nin diğer ilçe belediyelerinde de bu rakamlar yok. İl merkez nüfusu ile ilçe merkez nüfusunu karşılaştırdığımızda harcanan bu rakam sizce israf mıdır, Hikmet Bey?
Bakın Cide ilçe merkez nüfusu 2019 yılında 10 bin 400 civarında. Kastamonu merkez nüfusu Cide’ye oranla tam 11,5 kat daha fazla…
Sen şimdi merak edersin Cide günlük 3 bin 287 TL temsil ve tanıtım gideri harcamış. Bu rakamı al böl, çarp, topla, türevini al, integralini al; meraklısın bu işlere yaparsın, gerekli meşgaleyi kendi kendine bul.
Bana göre Cide’nin bu giderlerinde sorunu yok. Çünkü artık illerin tanıtım yarışı var. Bunları söylerken sen birazcık insaf et. Ben tanıtımda hiçbir belediyeyi ve ilçemi ayırmadan tanıtımını yapıyorum. Sosyal medya paylaşımlarımızda dahi kimseyi ayırmadık. Ayırdığımızı gördünüz mü? İlçe belediye başkanlarımızın büyük bölümü bize teşekkür etti. Kastamonu bir bütün. Halkın iradesine asıl siz saygı göstermiyorsunuz.
YÖNETTİĞİNİZ KAÇ BELEDİYE ,
RAPORLARI BİZİM GİBİ
KAMUOYU İLE PAYLAŞIYOR?
“Bizim her bilgimiz şeffaf bir şekilde internet sitemizde yayınlanmaktadır. Çünkü bizim alnımız açıktır. Şimdi Hikmet Bey’e soruyorum. Yönettiğiniz kaç belediyeniz bizim gibi tüm raporlarını kamuoyu ile paylaşıyor?
Neden! ‘Ya arkadaş, bu adamlar şeffaf şekilde her rakamını paylaşıyor, biz niye paylaşmıyoruz’ diyemiyorsunuz? Ortamı germeye gelince geriyorsunuz.
Yoksa sizin yaptığınız gibi rakamların çarpıtılmasından mı korkuyorsunuz?
Korkmayın Hikmet Bey, o sadece size has bir özellik, bizim siyasi anlayışımız, karalamadan, iftiradan ve yalandan uzaktır.
Hikmet Bey, özür bekliyormuşsunuz… Önce çuvalla söylediğin yalanlar için bir özür dile, sonrasını bizden bekle!
YANDAŞ ÖRNEĞİ
“Hikmet Erbilgin her konuşmasında bizleri yandaşları zengin etmekle suçluyor. Bizlere ve bir önceki dönemde görev yapmış ülküdaşlarımıza asılsız ithamlarda bulunuyor. Hiç düşünüyor musun, bu insanların çoluğu çocuğu var mı? Kendin söylerken söylüyorsun. Ondan sonra da saygı bekliyorsun.
Bakın Hikmet Bey size yandaş nedir anlatayım!
Bir firma düşün, 7 tanesi davetiye usulüyle toplam 14 ihaleyi bir buçuk yılda almış ve bu ihalelerin toplam bedeli 2 milyar lira… Aynı firmanın kamuoyunda, yan sanayi kullandığı ve 2 milyar liralık ihaleyi 800 milyon liraya taşeron bir firmaya verdiği iddiaları İstanbul’dan buraya yol oldu. Bu firmanın mali müşavirinin CHP Milletvekili olması da tüm bu iddialara eklendiğinde sizce ortaya ne çıkıyor?
Yandaş mı aramıştınız? Yandaş olup zenginleşenler mi arıyordunuz? 2 Milyar lirayı; yıla, aya, güne haftaya, saate böl, çarp çırp bak neler çıkıyor neler. Gençlerimizin ne kadarına iş verilebilirdi bu parayla? Ya da adetinizdir, kaç gencimize asgari ücretli iş verebilirdik? Bu para kaç asgari ücretlinin maaşıydı?
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır atasözü var. Biz Kastamonu’da ev sahibiyiz! Dün de buradaydık, bugün de buradayız, yarın da burada olacağız; son nefesimizi burada vereceğiz, ebedi istirahatimiz de bu topraklarda olacak.
Hikmet Bey, sizin yönetim anlayışınızın aynasını bize yansıtmaya çalışmayın. O yansımada kaybolursunuz. Benden söylemesi?
BENİ AYNAYA BAKTIĞINDA , GÖRDÜĞÜN İLE KARIŞTIRMA
“Kastamonu’da kendi krallığınızı kurmaya çalışıyorsunuz. Kendi içinizde ayrılanlar oldu, içeride sıkıntılarınız var, siyasi geleneğin aynı değil. Daha dün kendi genel başkanına dünyanın lafını söylüyordun. İnternetteki paylaşımlarını sonradan sildin. Şimdi geleneğin aynı olmadığın halde oldun has CHP’li. Bak ben sana bir şey söyleyeyim. Kastamonu’nun insanı mütedeyyindir. Her siyasi partiden olanın belli bir anlayışı vardır. Buraları başka yerlerle karıştırma. Onun için buralarda ‘çamur at izi kalsın’ anlayışı tutmaz. Kirli siyaset anlayışınızın bataklığında boğulursunuz. Benden söylemesi.
Size tavsiyem, yalan siyasetini bırakmanız ve beni aynaya baktığınızda gördüğünüz ile karıştırmamanız.
BUGÜNE KADAR KAÇ BELEDİYENİZ
DOĞRUDAN TEMİNLERİNİ AÇIKLADI?
Hikmet Erbilgin bizden doğrudan teminleri açıklamamızı istiyor. Sizin kaç belediyeniz, bırakın doğrudan temini şeffaf bir şekilde bir yıl sonra borcunu açıklayabildi? Biz açıkladık.
‘Doğrudan temin kurnazlık işidir, yandaşa bütçe ayırma işidir’ demişsiniz. Sen bu işi çok iyi biliyorsun! Ben senin kadar bilmiyorum.
O zaman soralım; Bizden istediğiniz doğrudan temin giderlerini sizin yönettiğiniz belediyeler bu yüzden mi kamuoyu ile paylaşmıyor? Gerekli talimatı ben verdim. Şimdi sizler de aynı şekilde belediyelerinizin doğrudan teminlerini açıklamanızı ben istiyorum. Bak İstanbul’da 2 milyar lira var açıklanmayı bekleyen! Yandaş arıyorsan kendi yönettiğin belediyelerinin satışına bak, ihalesine bak…
MİLLET BAHÇESİ
“Hikmet Bey’in, Millet Bahçesi’ne yapılacakları duymayacak kadar sağır, göremeyecek kadar kör olduğu düşüncesinde değilim aslında. Lakin 10 yalan 11 olmuş Hikmet Bey için bir önemi yok. Türkiye’nin en büyük 3. Millet Bahçesi Kastamonu’da olacak. Şehrin göbeğinde tarifsiz bir yaşam alanı. 240 dönüm üzerine kurulan bir proje.
190 dönümünde yürüyüş yolları, ilk oyun bahçesi, doğa deneyim alanı, pasif keşif bahçesi, bisiklet yolları, piknik alanları, sıfır atık bahçesi, şifalı ve aromatik bitkiler bahçesi, çok amaçlı spor sahası, bilim bahçesi, orman meyveleri patikası, doğal yaşam bahçesi, su havuzu, kum havuzu, etkinlik çayırı, yağmur bahçesi, meyve bahçesi, muhtelif sayı ve çeşitte ağaçlar, bitkiler v.b. alanlar olacak. Satmak istesek bu alanı satardık. Kastamonu’ya yakışır bir yaşam alanı oluşsun diye bedelsiz vermezdik.
Bakın kimseyi suçlamak derdinde falan değilim. Ama işin doğrusu. Millet Bahçesi alanı 2014 seçimlerinde 350 dönümdü totalde. Biz seçime girerken 240 dönüme düştü. Yani 2014 yılında planlanan Millet Bahçesi 5 yılda yapılmadığı gibi 2019 seçimlerinde 240 dönüme düşmüştü. Bizim göreve geldiğimizde Millet Bahçesi alanının 240 dönüm de değil, 160 dönüm olduğunu gördüm. Bazı yerlere söz verilmiş olduğunu gördüm. Ben hiçbirini vermedim. Bizler burayı 240 dönüme çıkarttık. Bilmiyor muydum 40 dönümünü satmasını? Kuzeykent’te burayı elimi öpene metrekaresini 2 bin TL’den versem 80 Milyon TL eder. Belediye’nin borcu da kalmaz derdi de kalmaz. Ben bilmiyor muydum bunu?
Millet Bahçesi’ni Belediye’nin bütçesiyle yapmıyoruz. Dünyadan bihaberler. Biz buranın yerini verdik, merkezi hükümet burayı ihale etti. Çevre ve Şehircilik Bakanımız geldiğinde bunun sözünü verdi. Ortak çalışmayla başlandı. Herkes ile dünya kadar yatırım getirip yaparken biz merkezi bütçe bunu harcamasın buraya bu yatırımın gelmesine gerek yok mu deseydik? Yani geleni geri mi çevirseydik? Bilmiyorsanız cahilsiniz. Bilip de bunu art niyetli olarak belediye bütçesinden yapılıyormuş gibi söylüyorsanız art niyet ararım. Ama biz ne yaptık. Kastamonu halkı için Kastamonu için yaşanabilir parmakla gösterilecek bir proje buraya yapılsın istedik. Bu mu suç oldu?
ARSA SATIŞLARI
“ Belediyeler ihtiyaca binaen arsa üretir ve satar. Bu belediyelerde adettir. Bunu polemik konusu yapmanın anlamı yok. 2014’te 350 dönüm olan Millet Bahçesi alanının 110 dönümü bir önceki dönem satıldı. Başka yerlerde satıldı. Siz o zaman nerede yaşıyordunuz?
Araç Belediyesi yanlış hatırlamıyorsam arsa satalı altı ay oldu. Yine Daday Belediyesi’nin geçtiğimiz aylarda satışa çıkarttığı arsalar var. Belediyeler arsa üretir, satar. Bunlar normal şeylerdir. Araç Belediyesi veya Daday Belediyesi arsa sattı diye yanlış mı yaptı? Büyükşehir belediyeleri de bunu yapıyor.
Kuzeykent’teki alan diline dolandı, pelesenk oldu. Bir de rahmetli Başbuğumuzun ismini ağzına alıyor. Abdest al diye bazıları bozulmuş. Ne yapacaktım yani? Kusura bakmayın da bahsettiğiniz adam Türk Dünyası’nın Bilge Lideri Rahmetli Başbuğu… Öyle ağızına herkes alamaz. Öyle yok. Sizin geçmişinizde ağzınıza geleni söylediğiniz liderimize MHP’li Belediye Başkanı arsa satış yetkisi aldı dile dilinize dolayamazsınız.
Bahse konu alan benim dönemimde ticaret ve konut alanına dönmedi. Bir önceki dönemde oldu. Yani orası hali hazırda Alparslan Türkeş Botanik Parkı değil! Orası ticaret ve konut alanına çevrilmiş bir arsa. Kaldı ki ben sadece satış yetkisi almadım. Mecliste aldığımız yetki bahse konu parselin satışı ve kat karşılığı inşaat yapılabilmesi veya başka şekilde de değerlenebilir diye alınmış bir yetki sadece. Şu anda da alan ile ilgili nihai bir karar verilmedi. Sadece encümene yetki verildi. Şimdi bunu tezvirata çevirmeye farklı farlı şeyler söylemeye algı yaratmaya gerek yok. Hatta mecliste örnek olarak Barutçuoğlu modeli olabilir dedim. Velev ki satışa çıkartsam. Ben 60 dönümü geri almışım, Millet Bahçesi’ne tamamlamışım 17 dönümün lafı ediliyor. Daha ortada da satılan bir yer yok. Bu konuyu defaten anlattım. Tekrar tekrar anlatıyorum ki Hikmet Bey anlayabilsin… Umarım artık anlamıştır. Buralardan belediyeyi vurma çabası siyasi acizliktir, siyasi yetersizliktir.
Bu arada bugüne kadar yaptığımız arsa satışlarıyla ilgili bilgiler vermek isterim. Bununla ilgili de rakamları açıklamış ancak bir şeyi yanlış biliyor. Biz göreve geldiğimizden bugüne toplamda 17 arsa satışa çıkarıldı. Bize diyor ‘20 küsur milyon satış yaptın’. Ya sorsaydın söylerdim diyorum. ‘Bilgiyi nereden aldın?’ diyorum, ‘Belediye’nin içinde köstebek mi arıyorsun?’ diyor. Bunlar internet sitemizde var. Sadece 6 arsanın satışı gerçekleşti. 2 milyon 950 bin TL’si borca karşılık mahsuplaştırıldı. Bu satışlardan 5 milyon 332 bin TL Belediye’nin kasasına nakit akış sağlandı. Her yetki aldığımız yeri sattık mı zannediyorsun? Öyle söylediğin gibi 20 milyon falan yok. Sen sayı saymasını da bilmiyorsun anlaşılan.
İLLER BANKASI KREDİ KONUSU
“Hikmet Bey siz Belediye Meclis üyelerinize davrandığınız gibi herkese davranmak istiyorsanız, o iş öyle olmaz. İradeye pranga vurmak doğru değil. Bizlerin iradesi zaten size çok ağır gelir. Bilmiyor muyum zannediyorsun? Eğer bir meclis üyenize Acem Hanı’yla ilgili olumlu oy kullandığı için sergilediğiniz tavrı bilmiyor muyum zannediyorsunuz? Hani herkes özgür iradesiyle hareket ediyordu. O gün onun için karşı çıktım. Hem diyorsunuz ki, ‘bizim altyapıyla ilgili çalışmalarımız projemiz de vardı’. Asbest boruların değişimiyle ilgili çalışmayı başlattığımızı da söylemiştim. Çok maliyetli bir iş. Bir süre sonra CHP Meclis üyesi Sayın Sibel Hanım bizim projemizi bize öneri olarak getirdi. Dedim ki, ‘Sağ olun, bizim projelerimizi okuyup bize öneri olarak getiriyorsunuz’ dedim.
BUDAMIŞ İÇİN KULLANACAĞIMIZ
KREDİLERE CHP ÜYELERİ RET OYU VERDİ
“Şimdi Budamış için kredi kullanıyoruz, ama ret oyu veriyorsunuz. Üç gün sonra gidip Budamış’tan nasıl oy isteyeceksiniz? Buranın hem altyapı, hem üstyapı çalışması yapacağız. 10 Milyon alt yapı 8 Milyon üst yapı için kredi istedik. İller Bankası’ndan biz 13,5 Milyon kredi kullanacağız. Budamış mahallemizin altyapı ve üstyapısı için kullanılacak. Biz bu altyapıyı değiştireceğiz, ama siz tutuyorsunuz Budamış’ın altyapısı için alınacak krediye ret oyu veriyorsunuz. İller Bankası kredileri çok uzun vade ve düşük faizli kredilerdi. Kolay kolay bu kredileri alamıyorsunuz. Hadi alsınlar da göreyim. Bu itibarın göstergesidir.
Belediye bütçesini kendi aile bütçeniz gibi düşünün. Herkes kredi kullanarak eşya alabiliyor. Belediye de yaptığı bazı işleri kredi alarak tamamlıyor. Biz de bunları şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Aklıma gelmişken paylaşayım büyükşehir belediye başkanları, ‘Türkiye’deki bankalardan kredi kullanamıyoruz, yurtdışı fonlardan kredi kullanmak istiyoruz’ dediler. Buna ne diyeceksiniz? Demek ki belediyecilikte bu var. Yani kredi kullanmak durumunda kalırsınız.
“NEDEN KENDİNE SORULAN
SORULARA CEVAP VEREMİYORSUN?”
“Sosyal medyada ‘Doğruyu dimdik savunmak boynumun borcu’ diyen Hikmet Bey, neden kendisine sorulan sorulara cevap veremiyor? Mesela geçen TV366 yayınında eski milletvekilimiz bir iddiada bulundu. Meclis’te görevli olması gereken Hasan Bey’in sekreter danışmanının kim olduğunu sordu. Ben de soruyorum, hadi cevap verin. Doğruyu kamuoyunun bilmesini istemiyor musun?
Bir ilçenizde partinizin gençlik kollarının neredeyse hepsinin Belediye’ye işe alındığı konuşuluyor. Bu doğru mu? Sonra bu ülkenin liyakatli gençlerinin gözünün içine bakarak ‘sizin hakkınızı savunuyorum’ diyorsun. Öyle değil mi?
Yanlışların olduğu yerler arıyorsan yola çık tek tek kendi bahçenin ağaçlarına uğra. Oralarda yanlış bulursun, doğruyu savunmak için de vaktin olursa savunursun!
MECLİS’TE YAŞANANLAR
“Burada bir konuda haklılar. Dört önerge vermişler. Ancak Meclis’e üç önerge geldi. Biriyle ilgili neden Meclis’e gelmediğini sordum ve gerekeni de yapacağım. Teleferik ile ilgili açıklamam tamamlandı daha devam edecektim, bir anda arsa satışına geldik. Kaseti geri sarmaya gerek yok. Necati Bey bir önceki oturumda sordu, konuştuk. Aradan iki oturum geçti sonra tekrar gündeme getirme çabası. ‘Yazılı önerge verin’ diyorum, ‘Sözlü önerge vereceğim’ diyorsun. Bugüne kadar düzgün sözlü önerge verdiğinizi duymadım. Bizim yapmak istediğimiz icraatın hepsini bize öneri olarak getiriyorsunuz. Bir de bana ‘Başkanım hep satıyorsunuz, orayı kültürel merkez yapalım mı?’ diyen de Sibel Hanım’ın kendisiydi. Öneriyi her zaman getirebilirsiniz ama orası şov alanı değil. Gündeme almadığımız bir yerle ilgili bir öneri getir. Ne getirdiniz? Orada tartışma çıkarma arzusuyla ha bire ‘Ama Başkanım, ama Başkanım diye söze girdiler. Şimdi kendi belediye meclislerini bir takip etsinler. Kim kime söz hakkı veriyor. Gündem dışı başkan izin verirse konuşursunuz. Yazılı önergenizi zaten kabul edeceğiz. ‘O bana gelmemiş’ diyorum. Orada ortam iyice gerildiği için etten kemiktenim belki de tavır biraz sert bulunmuş olabilir. Ama ben hiçbir meclis üyesi arkadaşımı üzmek, kırmak istemem. Hele karşımdaki hanımken böyle bir şey yapmam mümkün değil.
Teleferikle ilgili belki kredi kullanabiliriz. Tabii buna cevap verebilirim. Teleferik ile ilgili, o gün özellikle Meclis’te de söyledim, Doğan Ünlü Başkan’ın da bir açıklaması vardı. Bir defa şu bilinsin, asla ve katiyen Kastamonu Belediyesi’nin 1 kuruş parasını bile boşa harcamam, kendi param gibi değerlendiririm. Benim boşa verecek param yok. Şimdi orada olay şu: Kastamonu’da 100 kişiyi çevirseniz teleferik deseniz 95 kişi de ‘Tahsin Bey’ der. Tahsin Bey ile bir sıkıntım yok, bu bir hizmet yarışı, bu bir nöbet değişimi. KUZKA teleferik için 2 milyon ödeme yaptı,2 milyon civarında ödemeyi de Tahsin Bey, 3 milyon 300 lira da ben ödeme yaptım. Tahsin Bey ödediğinin ben yüzde 50-60 daha fazla miktarı teleferik firmasına ödedim. Toplamda ödenen miktar 7 milyon 300 bin lira oldu. Teleferiğin bitmesi için sözleşme gereği gereken para 7 milyon 800 bin liraydı,500 bin lira kaldı. Fakat teleferik firmasının dediği şu oldu: ‘Tahsin Bey bize günü gününe ödeme yapmadı, bize bu ödedikleri çerez parası gibi oldu. Bizim o gün 2 buçuk milyon liraydı, bugün 7 buçuk milyon lira. Ben kur farkından dolayı çok zarardayım, bunu karşılama şansım yok’ dedi. Dedim ki, ‘Güzel kardeşim, bu seçimden önce bitmesi gereken bir şeydi; bitmemiş bugüne kadar gelmiş. E sen Tahsin Bey’e bir dilekçe verdin mi? Vermedin. Şimdi ‘ödemedi, ben bunu ne yapacağım?’ diyorsun. Sözleşmenin bedeli belli,7 milyon 800 lira. Benim sana ödeyebileceğim 500 bin lira rakam var, daha fazlasını nasıl ödeyeceğim? Dedim ki, siz bir hesap kitap yapın da, hele bir gelin bunu kaça bitirebiliriz? İhsan Bey’di taşeron firma. Bir süre sonra geldi, dedim ki, ‘Bak güzel kardeşim, bitirmen gereken bir şeydi buraya kadar geldin madem, ben bana kalsa teleferiği Kastamonu’nun kapısından içeri sokmam. Ama madem başladın bunu bitirelim. Dedim ki, kendinden birazcık vereceksin, başka türlü bu iş olmaz. ‘Biz totalde 2 milyon civarında rakama tamamlayalım’ dedik. 500 bin lira zaten alacakları vardı, 1 buçuk milyon daha üstüne eklenecekti. Fakat taşeron firma İhsan Bey, yurtdışında mapushaneye düştü, bu sefer ana firma geldi. Dedik ki bu işi ne yapacağız? Dedim ki İhsan Bey ile biz böyle konuşmuştuk, ama içerde… Ne yapacağız şimdi? Biz de bitirmek istiyoruz, pürüz kalsın istemiyoruz.15 gün sonra bir geldiler, 4 milyon civarında bir rakama bitiyor… Dedim ki, ben 4 milyon lirayı veremem zaten, mümkün değil. Senin içeriden alabileceğin 500 bin lira rakam varken, ben sana 3 buçuk milyon lirayı nasıl muhasebeleştirip vereceğim? Olur, olmaz derken, dedim ki, bak biz böyle konuştuk, siz gidin bir hesabınızı kitabınızı yapın da ona göre tekrar gelin, ne yapabilirsiniz diye elinizi taşın altına koyun. 15 -20 gün geçti tekrar geldiler, ‘Biz hesabı yanlış yapmışız; kur farkı öyle falan değil, bu 4 milyon liraya falan da bitmiyor; buna 6 milyon lira lazım’ dediler. Bir de ayrıca hariçten dış donamını falan var, o da 4 milyon civarı bir rakam tutuyor. Ben şu anda gelin yapın desem, teleferiği yapmam için 10 milyon lira para lazım. Bu benim projem değildi, 10 milyon lira deli para. Ondan sonra firma ‘yapamıyorum’ dedi. ‘Ben zaten bu şartlarda yapamam” dedim ve mecburen karşılıklı sözleşmeler gitti, biz de 500 bin liraya el koyduk. Bundan sonraki süreçte ‘500 bin liram içeride kaldı’ diye bizi mahkemeye verdiler. Aslında her şey tastamam ödenmiş olsaydı, teleferik 2018’de bitecekti. Turizm Bakan Yardımcımız geçen geldiğinde o zaman da konuşmuştuk, geçenlerde Doğan Başkan da bunu dile getirdi. Ben o konuda seve ve o konuda Kültür ve Turizm Bakanlığına gitmeye, görüşmeye, belli bir rakam bulmaya ve bizim de verebileceğimiz bir şey varsa vermeye hazırız, eyvallah. Ama bunun için bizim Ankara’ya gitmemiz ve bir fon bulmamız lazım, yoksa 10 milyon para çok ciddi bir paradır, o paraları çıkartmak da mümkün değil, yaptığınızla kalırsınız. Teleferiğin akıbeti bu.
Bir defa hemşerilerim bir şeyden emin olun; ben Kastamonu Belediyesi’nin bir kör kurşununu bile hesapsız kitapsız harcayamam, siz bana bu yetkiyi verdiniz. Siz bu şehri yönetmek üzere beş sene bana yetki verdiniz, ben her kör kurşunun hesabını size vermek zorundayım. Sizi geçtim, mahşerde ben bu hesabı vereceğim. Bu konuda tezvirata da gerek yok. Ben seçim döneminde de dedim, hatta ben o dönemde bile yanlış yönlendirme olmasın diye teleferik ile ilgili görüşümü bile dile getirmedim. Ben ‘referandum edilsin’ dedim. Ben ‘referandum’ derken genel kamuoyunun genel bakış açısıyla ilgili kararımı vereceğim anlamında dedim, yani halk oylaması gibi. Referandum derken sözlerim yanlış anlaşıldı. Referandum derken yanlış anlaşıldıysa da kelimemde belki maksadını aşan kullanımından oluşmuştur. Fakat hukukçular ile görüştüğümde hepsinin ortak söylediği şey: Böyle bir referandum örneği yok. Hukuken referandum mümkün değil. Yani belki yapılabilir de önümüzde hiç örnek yok, halk oylaması var anketler gibi vatandaşa tek tek sorabilirsiniz. Kastamonu’da 125 bin insan yaşıyor, 124 bin dokuz yüz doksan dokuzuna sordunuz, hepsi ‘hayır’ dedi; siz de teleferikten vazgeçtiniz. Geri kalan bir tanesi ‘kardeşim ben bu teleferiği istiyordum, bu da kamu zararı ’derse, mahkum oluyorum ben. Böyle bir durum söz konusu. Onun için bunu bir şekilde bitireceğiz. Ha işlermi, işlemez mi? Ben işleyeceği kanaatinde değilim, ama bunu bitireceğim. Teleferik de teleferik! Kardeşim bu teleferik zaten 2018’de bitmesi gereken bir şeydi. Ben 2019’da belediye başkanı oldum, bugüne kadar bitmemiş, ortada da ciddi bir rakam gerekiyor. Dolayısıyla ben her kör kuşunun hesabını yaprak ilerliyorum, yazık günah. Bu herkesin parası.
YAPILAN İŞLER
“Önümüzdeki günlerde bizim yapmış olduğumuz proje ve çalışmalarla ilgili geniş bir basın toplantısı düzenleyeceğiz, ama ‘ne yaptınız?’ derseniz, o kadar çok şey yaptık ki… Araç parkurumuza dünyayı kazandırdık, parklar yaptık, şehrin 25 yıllık hayali olan 120 milyon lira değerindeki atık su arıtma projesinin yüzde 85’ine geldik. Millet Bahçesi’ne başladık. Yaşlı bakımı evimizin mantolamasına başlandı. Kreş oyuncak kütüphanesini tamamladık. Çok şey yaptık, az buz iş yapmadık. Şimdi Toklu Tepe ile ilgili çalışmaları yapıyoruz, AR-GE birimimiz çok şey yapıyor. Özellikle, geçmiş dönemlerden olan Valimiz Enis Yeter zamanında konak restorasyonlarıyla ilgili yol alma ve daha ucuza mal etme adına belediye bünyesinde bir ahşap birimi kurduk ve restorasyonları kendimiz yapıyoruz. Yine Türkiye’de ilktir, el sanatları anlamında belediye bünyesinde taş baskının yapıldığı Kadın Marangozhanesi’ni kurduk. Yine aynı şekilde belediyemiz bünyesinde internet portalını kurduk, yöresel, ahşap ürünleri ve elişleri 3 ayrı kategoride satışa sunuluyor. Belediye olarak sadece geçen ay 3 tane ödül aldık. Şimdi her taraftan şehrimizi temsil ediyoruz. Geçen hafta YÖREX Fuarı’ndaydık. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Kastamonu’muzu tanıtım günlerinde temsil ettik. Önümüzdeki hafta Ankara ve Bursa’da bu şekilde etkinlikler düzenlenecek. Şehrin tanıtımı için ne yapmamız gerekiyorsa onu yapıyoruz. Sokak sağlıklaştırma çalışmalarının ihalesi bitti. Kuzeykent’te 5 tane itfaiye aracıyla birlikte itfaiye binasının ihalesi olacak. Sosyal markette 270 aileye yardımlarımız devam ediyor. Muhtarlık hizmetleriyle ilgili bir sürü çalışmalarımız var. Şimdi birçok hazırlık aşamasında olduğumuz, fizibilite çalışmalarının olduğu projeler var ama henüz başlamadan paylaşmak çok doğru değil. Gerçekleştireceğimiz basın toplantısında yapacağımız ve yapmakta olduğumuz projeleri kamuoyu ile paylaşacağız.
Kentsel dönüşüm ile ilgili Nasrullah Meydanı ile Kastamonu Kalesi arasındaki alanı Çevre ve Şehircilik Bakanımızla beraber kentsel dönüşüm alanı olarak ilan ettik. İlk etapta Sinan Bey Parkı’nın oradan, eski belediye binasını da içine alan 80 dönümlük alan için biz rezerv alanımızı gösterdik, o alan kentsel dönüşümün yapılacağı alandır.
Atık su arıtma çalışması çok önemli 10 yıl öncesine kadar şehirde yaşayanlar bilir, bu proje Süleyman Yücel zamanının yani 1994’ün projesidir ve altı ayın içerisinde ihalesini hızlandırdık, bitirdik ve Allah’ın izniyle Nisan ayında bitmiş olacak. Şu anda yapım durumu yüzde 85’lerde. Tabii bunun bir de içme suyu altyapısı vardı, içme suyu ve altyapı ile ilgili Bozkurt’ta yaşadığımız afetten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza dedim ki, ‘Sayın Bakanım pandemiden dolayı atık ve su artıma projemizin temelini birlikte atamadık. İnşallah aşılışı birlikte yaparız. O arada bir telefon görüşmesi yaptı, ‘Ya Başkan yüzde 85’ini geçmişsini’z dedi. ‘İnşallah açılışı birlikte yaparız’ dedim. ‘Artık Millet Bahçesi’ne başladık, onu da temel atma dönemine denk getiririz inşallah’ dedi. Dedim ki, ‘Sayın Bakanım bu atık su ve arıtmanın bir de içme suyu ve altyapısı vardı, maliyet çok yüksek diye o çıkarılmıştı; biz onu da projelendirdik Bakanlığımıza başvurumuzu yaptık. Muhtemelen İl Bank nazarında o işi de halledeceğiz dedim. 15 dakika içinde benim için de sürpriz oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Sayın Genel Müdürümüz beni aradı. Dedi ki, ‘Bakan Bey sizin projenizle ilgili talimat verdi, inşallah hızlandıracağız. Ben İl Bank Genel Müdürümüzle görüştüm, inşallah o müjdeyi veririz’ dedi. ‘O müjdeyi veririz’ dediği rakam ne kadar biliyor musunuz? 15 milyon Euro…
“BİRLİKTE HAREKET EDERSEK GÜÇLÜYÜZ”
“Biz birlikte hareket edersek güçlüyüz. Eğer siyasetin tahterevallisine biner de kayıkçı kavgasına düşersek Kastamonu’da bir adım yol alamayız. ‘Sen yaptın, ben yaptım’ değil kardeşim. Biz yaptık. Ben çok rahat söylüyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanımız söylemeseydi Genel Müdürümüz beni aramazdı. Bu sadece benim değil ki, bu aslında Cumhur İttifakının bir başarısı, birlikte hareket etmemin getirdiği bir başarı. Onun için kavgaya, gürültüye gerek yok. Bunda muhalefete de çok şey düşer. ‘Kastamonu’ya bir şey kazandırdınız; eline sağlık, emeğinize sağlık’ deseler, bu işte onlar da prim yapar. Neyin kavgasını ediyorsunuz? Her şeyimiz şeffaf. Bizim insanımız mütedeyyindir, Kastamonu’da çok aşırı bulamazsınız. Dolayısıyla bir takım şeylerde bırakın bu kadim şehri yakışır davranışlar içerinde olalım. Hiç gerek yok, muhalefet yapacağım diye ortamı gerdirmenin gereği yok. Ben de, ‘iktidarda kalacağım’ diye zaten gerdirmem. Niye gerdireyim ki? Seçim zamanı yaklaştıkça ferdi hesap kitaplar artıyor. Böyle zannediyorum. Muhalefetin olmasından da doğal bir şey yok. Hayali olmayan insan, gelecek üzerine hayal kurmayan insan olur mu? Elbette ki kursunlar, ama şimdi şehirde bir tane belediye başkanı oluyor, milletvekili sayımız da üç. Sonuçta kimin nasibindeyse o olacak, çok da ortamı germeye gerek yok. Özellikle son dönemde CHP’de yaşanan siyasi çıkışlar, öyle zannediyorum ki Sayın İl Başkanı da göz önünde olmak istiyor, görünmek istiyor. Tabii hakkıdır, bir şey demiyorum da keşke böyle bir şey olsa. Ben severim kendisiyle mücadele etmeyi, yarışa girmeyi. Gerginliği vatandaş da sevmiyor, ben hiç sevmiyorum. Bana ‘Bazen çok sinirleniyorsun” diyorlar. Ee kardeşim ben de etten kemiktenim, sinirlendiğim oluyor. Eleştirilmekten hoşlanırım, ama haklı eleştirilmekten hoşlanırım. Bir şeyi eksik yaptıysam, bir önerin varsa söyleyebilirsin. Şunu daha iyi yaptın yaptın dese eyvallah. Samimi ve yapıcı eleştiriye her zaman açığım. Fakat karşıma geçip bile bile yalan üzerine yapılan bina edilmiş eleştirilir de bulunursan da ben olabildiğince sert tepki veren birisiyim. Çünkü ben haksızlığı kabullenemem. Yalan üzerine yapılan eleştirileri hak ettiğimi düşünmüyorum, ki yaptığım her şey meydanda. Ben bu şehir için çabalıyorum. Ben 35 gün Bozkurt’ta sel felaketinde 2 gün hariç her gün sabah saat 6’da Bozkurt’a gittim. Kastamonu büyükşehir değil, bütünşehir zaten yok. Dolayısıyla Bozkurt ve Kastamonu belediyeleri birbirinden apayrı belediyeler, ha onu bile farklı yorumladılar. Ben dedim ki müdahil olursanız tabiat bir şekilde intikam alıyor. Günah çıkarıyor dediler. Bozkurt’un imar durumuyla benim ne durumum var da ben günah çıkaracağım. Ben belediye başkanı olarak hemşerilerimin yanında olmak istedim ve bunu da ben bir beklenti içerisinde olmak için yapmadım. O insanlar o haldeyken ben rahat edemezdim, gittim yanlarında oldum. Tabii Sayın Bakanımızın da İçişleri Bakanımızın da dikkatini çekti. Ben hiçbir şey istemedim. Dediler ki, ‘Ya başkan çok emeğin geçti, bir saat bile bizi yalnız bırakmadın, Allah senden razı olsun. Bir tane ekskavatör verildi, bir tane itfaiye verildi. Bunlar Kastamonu Belediyesi’ne verildi, benim şahsıma verilmedi. Allah bir daha böyle bir afet vermesin, bu kadar bakanı bir arada görmezdik. Ama sağ olsunlar hepsi de Bozkurt’ta, Kastamonu’ya her türlü yardımı yaptılar.
İdari makamdaki insanlar daha fazla eleştiriye muhatap olabiliyor, yapılacak bir şey yok. Makamda oturuyorsanız bir kısım insan tarafından ‘belediyeden çıkmıyor’, eğer dışarıdaysanız ‘makama gitmiyor’ ve eğer bir fuar için il dışına giderseniz de ‘şehirde de durmuyor’ şeklinde eleştiriler yöneltiliyor. Bunun önüne geçme şansınız yok. Geçen gün İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu buradaydı, elime aldım telefonu 50 tane cevapsız arama gelmiş. Bakan Bey’in yanında telefona bakamadım, bu benim kabahatim değil ki. Ama bazen özel kalemdeki arkadaşlara telefonu veriyorum. Bana bir şey söyleyecek olanı ben unutuyorum. Onun için bazen bu şekildeki kopukluklar oluyor, ama sonuçta hiç kimsenin telefonuna bile bile çıkmama veya benle irtibata geçmek isteyen insanlara cevap vermeme gibi bir tutumumuz yok. Bir ara üçer beşer vatandaşı dinleyeyim dedim, o şekilde hiç olmuyor. Bu sefer de ben derdimi anlatamadım şeklinde sonuçlar doğuyor ve maksada hasıl olmuyor. Sadece bugün Özel Kalem’in bana getirdiği listede 20 kişi vardı. Bir saat ara ile randevu verilse bile süre yetmez. Tabii ki herkes görüşmek isteyecek. Ben de elbette ki herkesin derdine çare olmak durumunda kalacağım. Nasıl yetişeceksiniz? Yetişemiyorsunuz.
Bozkurt’ta Bakan Bey bana defaten teşekkür etti. Neden teşekkür etti? Bu tarz afetlerden sonra en çok karşılaşılan şey salgın hastalıklardır. İlk gün her sene ilaç aldığımız firmadan üç tane daha makine kiraladım, 4 tanesini de sevgili kardeşim Prof. Yaşar Tatar, 4 tane hibe makineyi de o ayarladı; 8 tane makine ile sadece Bozkurt değil diğer ilçelerimiz ve köylerde sineği ayrı, haşereyi ayrı ve kemirgenleri ayrı olmak üzere iki günde bir her tarafı ilaçlattım, onun için salgın hastalık olmadı. Bunu Kastamonu Belediyesi yaptı. Bazı şeylerin konuşulması çok kolay. Sağ olsun Kütahya Belediye Başkanımızın bir dostu, çok da büyük bir tekstil firması beni aradılar, ‘Bozkurt’ta mağdur olan her insanımızın perdesini yapmak istiyoruz, 500 tane oturulabilir evin perdesini yapmak istiyoruz’ dediler. Perdeler yapıldı, yapılıyor. Önümüzdeki sene bu zamanlarda yapılacak olan 700 adet evin perdesi de önümüzdeki sene teslim edilecek. Bin 200 tane evin ölçüleri de alınmış vaziyette Kastamonu Belediyesi aracılığıyla çözülüyor.
Tosya yolunun sağ tarafı altyapı çalışması bitti, üstyapı çalışmaları da yüzde 80’lerde; yolun sol tarafıyla birlikte tüm çalışmalar 2022 yılının yaz ayına kadar hepsi birmiş olacak. Yapılan altyapı ve üstyapı çalışmalarının maliyeti 30 milyon lira. Menfezler olmasaydı Bozkurt’ta yaşanan seli Tosya yolunda yaşardık.
Pandeminin başlangıcından hemen hemen 2 sene geçti, pandemi bir sürü işin askıda kalmasına sebep oldu. Ekonomik olarak bütün dünya sıkıntı yaşıyor. Geçen bir arkadaşım Almanya’dan geldi, ‘100 bin Euro olan ev, şu anda 600 bin Euro; bir su 1 Euro’ydu 3 Euro oldu’ diyor. Ekonomik kriz sadece Türkiye’ye mahsus bir şey değil. Rahmetli Demirel, ‘Yağmur yağarken ben ıslanamam diyemezsiniz’ diyor. Biz ıslandık, ıslanıyoruz. Merkezi hükümet orada ıslanıyor, biz yerel idare olarak da burada ıslanıyoruz. Yapılan çalışmaları 3 gün sonra elbette tamamlarız. Herkesin, özveriyle çalışıldığından emin olması lazım.
FETÖ KONUSU
“1980 sonrasının sosyolojik yapısının sosyologların, toplum psikolojisini toplum sosyologlarının mutlaka incelemesi gereken bir dönem. Türkiye’de bazı şeylerin dengesinin değiştiği dönemdir. Bu FETÖ ve tayfasının da o dönemde ortaya çıktığı zamandır. Ben o dönemde onlara dedim ki, ‘ Biz, sizinle aynı Allah’a inanmıyoruz. Sizinki ile benimki farklı. ‘Nasıl yani’ dediler. ‘Siz ete kemiğe büründüreceğiniz somutlaştıracağınız bir tanrı inancına sahipsiniz. Siz, arılar petekle Allah yazdı diye inanıyorsunuz ben yazmasa da inanıyorum. Sizin inancınız şarjlı pil gibi, bataryanız bitince inancınız da bitiyor. O yüzden sizinle bizim yolumuz aynı değil, biz yolunuza biz yolumuza’ dedim. O gündür bugündür bizim yolumuz hiç kesişmedi. Ben memleketin samimi evlatlarına bir şey diyemem. İyi niyetle onların içerisinde yer alanlara bir şey diyemem, fakat ‘asla ve kati surette dikkati bir an olsun üzerlerinden ayırmamamızın gerekiyor’ diyorum. Arkasında bu kadar güçlü bir yapı varken, bu kadar akıl hocası var iken, bizim bitti dememizle bu bitmez. Beni sevmediklerini bildiğim için diyorum ki, üç aydan beri bir kıpırdanma seziyorum. Benimle alakası olmayan konularda bile eleştiri okları üzerime doğru geliyor. Bir yerlerden düğmeye basıldı. Öyle zannediyorum. Bu FETÖ taktiğidir. Bize yargı yolunu gösteren Hikmet Bey’e, bizler kaç defa yargı yolu açık demedik mi? CHP’nin Genel Başkanı siyasi cinayetler ibaresini kullandı. Kendi genel başkanına yargı yolunu göstersene o zaman. Ben, ‘FETÖ’de kıpırdanma seziyorum’ deyince, ‘Bildiklerini aktar, yargı yoluna git diyorsun. O zaman kendi genel başkanına da çağrıda bulun. Bugüne kadar ipe sapa gelmeyen iddialarda bulundun, ben hepsine de ‘yargıya git’ dedim. Hangisi için gittin yargıya? Gitmedin. ‘Nikahta kurdelesini kestiğin adamlara bak’ diyorsun Hikmet Bey. Vay vay vay! Tüm insanları zan altında bırakmaya utanmıyor musun? Benden nikahlarını kıymamı isteyen birileri olursa gidiyorum, nikahlarını kıyıveriyorum. Ben ayıramam ki. Burada olmayınca da katılamıyorum. Bu yüzden gönül koyunlar da oluyor. Hikmet Bey’in bu insanların hepsine bir özür borcu bulunuyor. Üç gün sonra nikahını kıydığım birileri gidip Hikmet Bey’in karşısına çıksa, ‘Benim nikahımı Galip Bey kıydı, sen şimdi bize FETÖ’cü mü diyorsun?’ dese, ne cevap vereceksin Hikmet Bey? Yüzlerine nasıl bakacaksın? Bunlar nasıl ifadeler? Ben gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Benim sorduğum hiçbir soruya cevap vermiyor.
KASTAMONUSPOR
“Cengiz Aygün’den Allah razı olsun elini taşın altına koydu ve Kastamonuspor’a destek verdi. Sosyal medyadan yazıyorlar, ‘Başkan Kastamonuspor’a sahip çık’ Biz, geçtiğimiz yıl Kastamonuspor’a harcadığımız rakam 1,5 milyon lira civarındadır. Formasından tutun da topuna ve diğer giderlerine kadar, kiralarına, aylık iaşelerine kadar harcama yaptık. ‘Belediyeler, profesyonel spor kulüplerine destek olamaz’ şeklinde ibare olmasına rağmen ben, elimi taşın altına koyuyorum ve destek oluyorum. Daha fazlasını beklerseniz imkanım yok, bu kadarını yapabiliyorum. Kastamonuspor’un anonim şirketi olması noktasında meclisi bilgilendirdim, bu konuda İyi Parti ve CHP’den destek geldi ,fakat CHP sonradan desteğini çekti. Şimdi ne düşünürler bilmiyorum. Kastamonuspor’un alanı 20 dönümlük yer. Burasını Kastamonu’da spor için kullanalım, burada açık ihale olacak ben bunu nasıl yandaşa vereyim? Hangi kafayı yaşıyorlar bilmiyorum. Örneğin 20 dönümlük alan için anlaştınız ve bir proje yaptırdınız. Örneğin yüzde 40 ile anlaşma sağladınız. Orada yapılan aktivitelerin yüzde 40’ı Belediyenin mülkü olduğu için Kastamonu Belediyesi’nin olacak. Ben de sponsorluk anlaşması yapacağım ve ‘Bu parayı da Kastamonuspor için kullanıyorum’ diyeceğim. Kira geliri Kastamonuspor’a gelecek, sponsorluk anlaşması gereği diğer kulüplere, okul takımlarına vb. yerlere de yardımlar gelecek. Şimdi Belediye’nin yerini peşkeş mi çekmiş oluyorum? Bu, Kastamonu’da sporu canlandıracak bir adım. Daha konuşulurken, ihaleye bile çıkmamışken ‘yandaşa verilecek’ diye konuşuluyor. Ben, bunu sadece Meclis ile paylaştım, verilmiş bir karar yok. Sadece istişare ettim, o konuda bile dünya kadar laf oldu. Bu lafları çıkaranlara birileri de çıkıp tepki göstersin, ben de arkamda kimler var onları bileyim. Herkes geri duruyor, ben bir laf söylüyorum eleştiri okları bana geliyor. Kimsenin sesi çıkmıyor. Bir taraf ‘Kastamonuspor’a sahip çık’ diyor, bir taraf da eleştiriyor, ama kimse de çıkıp ‘Bu yaptığın iyi bir iş, gel biz sana destek çıkalım’ demiyor. Biz de iyi olsun istiyoruz.”