Epey senedir belediye meclis toplantılarını takip ederim. Nasıl etmezsin? Yerel demokrasinin kalbi… Ama ilk kez bir üyenin çatır çatır muhalefet ettiğine şahit oldum belediye yönetimine…
Üstelik “kadın”.
Son belediye meclis toplantısında…
Yerel tabirle “durdan sustan” anlamadı.
Meclis salonu “çınladı”…
Kadın sesinden demokrasi nağmeleriyle.
Geri çekilmedi…
Eteğindeki tüm taşları döktü.
Sesi titremedi bile…
“Cesaret dersi” verdi.
Belediye yönetiminin hangi kararına yahut niyetine itiraz ettiği hiç önemli değil…
Mevzubahis olan “karşı çıkabilmek”.
Sözünün defalarca kesilmesine rağmen…
Tüm mesele yeniden, yeniden, yeniden “söz söyleyebilmek”.
Partisinden, siyasetinden, niyetinden azade…
Aslolan fikrini “ayan beyan edebilmek”.
(“İçinden geçeni söyleyebilmek”…
Günümüzde en büyük haslet.
Korkulacaksa konuşandan değil susanlardan korkulmalı…
Kapı arkasında fısıldaşıp yüze gülenlerden çekinilmeli.
Cesur insanların siyasi cephesi olmaz…
Neyse odur.)
Velev ki söylediklerinin tek kelimesi bile doğru olmasa ne çıkar?…
Her kafadan ses çıkmadıktan sonra oranın ismi ne diye “meclis”?
“Dünya yuvarlak değil” dese ne olur, oylamada nasılsa aklıselim galip gelir, “oy çokluğu” ile reddedilir…
Bırakalım her üye savunsun iddiasını.
Hele hele iktidar bloku karşısında meclisin kararlarına en ufak etki yapması “matematik dışı” olan muhalefet üyeleriyse konuşanlar…
Bırakalım sabaha kadar onların olsun sahne.
Hele “kadın” ise konuşan…
Demokrasi, usul, yönetmelik, kanun vesaireden evvel, nezaket gereği bırakalım konuşsun.
Kadına dair “pozitif ayrımcılık” için değil…
“İnsani bir refleks” olduğu için.
Atasözü “söz uçar, yazı kalır” der demesine ama bu sefer sanırım tersi geçerli…
Sibel Karakaş’ın sözü uçmaz, kalır.
Not: Belediye meclislerinde partilerin “grup” halinde hareket etmeleri aslına bakarsanız “yerel demokrasi” kavramının doğasına aykırı…
Nasıl ki belediye başkanının seçildiğinde parti rozetini çıkarıp tüm kentin belediye başkanı olması arzu ediliyorsa, aynı sorumluluğu meclis üyelerinden de beklemek yurttaş hakkı olsa gerek.
Toplum, meclis üyelerinden parti siyaseti değil şehrin yekununu kucaklayacak emek bekliyor…
En yalın ifadeyle “su aksın, çöp toplansın”.
“Grup kararı” ile eller inip kalkacaksa…
O kadar kalabalığa ne gerek var?
Belediye meclislerinde ne kadar çok ses çıkarsa…
Şehir o kadar kalkınır.
Sessizlik hakim oldukça…
Şehir kaybeder.
MUSTAFA AFACAN