Ülkemizde 2020 yılı Mart ayında başlamış olan korona virüs (COVİD-19) süreci halen ciddi tehdit olarak etkisini sürdürmektedir. Mutasyonlarla birlikte devam etmekte olan COVİD-19 sarmalından bir taraftan maske, mesafe, temizlik, öbür taraftan aşılanma yoluyla çıkacağımız izahtan varestedir.
1-)Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2021 yılı nüfusumuz 83.614.362 olup, bunun %25.9’u (21.645.165 kişi) 0 – 17 yaş grubunda, %74.1’i (61.969.197 kişi) de 18 ve üzeri yaş grubundadır.Sağlık Bakanlığı verilerine göre 20.10.2021 tarihi itibariyle;
1.1-)55.013.831 kişiye 1. doz aşı uygulanmış olduğu ve bu sayının 18 yaş ve üstü nüfusa oranının %88.63 olduğu (toplam nüfusa göre %65.8),
1.2-)47.704.431 kişiye 2. doz aşı uygulanmış olduğu ve bu sayının 18 yaş ve üstü nüfusa oranının %76.86 olduğu (toplam nüfusa göre %57.1),
1.3-)10.908.902 kişiye 3. doz aşı uygulanmış olduğu,
belirtilmektedir.
2-)Korona virüs (COVİD-19) sürecinde çalışma hayatı yönünden 3 uygulama hayata geçirilmiştir.alınmıştır.
Birincisi, 29.02.2020 tarihinde başlayıp, yapılan uzatmalarla birlikte 30.06.2021 tarihinde sona eren kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği,
İkincisi, 17.04.2020 tarihinde başlayan ve yapılan uzatmalarla 30.06.2021 tarihinde sona eren ücretsiz izin ve bunun karşılığında ödenen nakdi ücret desteği,
Üçüncüsü, 17.04.2020 tarihinde başlayan ve yapılan uzatmalarla 30.06.2021 tarihinde sona eren iş sözleşmesini/hizmet akdini fesih/sonlandırma, diğer bir deyişle işten çıkarma yasağı,
Uygulamalarıdır. 01.07.2021 tarihi itibariyle başlanılmış olan normalleşme, çalışma hayatında da aynen devam etmektedir.
3-)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine “İşyerlerinde COVİD-19 Tedbirleri” konulu ve 02.09.2021 tarihli, 99 sayılı bir yazı gönderilmiştir. Bakanlık bu yazısında;
COVID-19 aşısı tamamlanmamış çalışanların (bilimsel olarak COVID-19 hastalığı sonrası bağışıklık kabul edilen süre içerisinde olanlar hariç) varlığının, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını güçleştirdiği, diğer çalışanların mevcut sağlık ve güvenlik şartlarını kötüleştirerek çalışma barışını bozduğu,
İşverenlerin, işyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında çalışanları bilgilendirmekle yükümlü bulunduğu, bu kapsamda;
3.1-) COVID-19 aşısı tamamlanmamış işçilerin, işyerinde karşılaşılabilecekleri söz konusu risk ve tedbirler konusunda ayrıca yazılı olarak bilgilendirilecekleri,
3.2-) Bu bilgilendirme sonrasında aşı olmayan işçilere, kesin COVID-19 tanısı konulması durumunun iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından olası sonuçlarının da ayrıca bildirileceği,
3.3-) COVID-19 aşısı olmayan işçilerden 6 Eylül 2021 tarihi itibariyle zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmalarının işyeri/işveren tarafından istenebileceği, test sonuçlarının gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulacağı,
bildirilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yazısında, işçilerin karşılaşabilecekleri risk ve tedbirler konusunda yazılı olarak bilgilendirilecekleri belirtilmiş olmakla birlikte, bilgilendirme içeriğine örnek olay(lar)’a yer verilmemesi, ayrıca aşı yaptırmayan işçinin işverence yazılı bilgilendirilmesi sonrasında kesin COVİD-19 tanısı konulması durumunda, tanı konulan işçi için iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından olası sonuçlarının neler olduğuna yer verilmemesi bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir.
Bakanlık yazısı ile ilgili olarak tartışmalı bir diğer konu, COVİD-19 aşısı yaptırmamış olan işçilerden haftada bir istenecek olan PCR testinin özel hastanelerde ücretli yapıldığı, Devlet üniversitesi hastanelerinde ve Devlet hastanelerinde ise birincisinin ücretsiz yapılıp, sonrakilerinin ise doktorun uygun görmesi halinde yapılabildiği yaptığımız saha çalışmasında öğrenilmiştir. PCR testinin ücretli yaptırılması durumunda ücretinin kim tarafından karşılanacağının tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde bildirilmemiş olması da yine bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir.
PCR testi için zorunlu olarak ücret ödenmesi durumunda, bu ücret kim tarafından karşılanacaktır. İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamayacağı (6331 Kanun-Madde 4/4) ve Sağlık gözetiminden doğan maliyet ve ek maliyetin çalışana yansıtılmayacağı, işverence karşılanacağı (6331 Kanun, Madde 15/4) hüküm altına alınmıştır.
Buradan, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ve bu tedbirlerden olan sağlık gözetimini de yerine getirmekle yükümlü bulunan işverenin, bu tedbirlerle ve özellikle sağlık gözetiminden doğan maliyetleri karşılaması gerektiği, herhangi bir maliyeti işçiye yansıtamayacağı, dolayısıyla tarafımızca, işçinin zorunlu olarak yaptığı PCR testi harcamalarının belgelendirmesi koşuluyla işveren tarafından karşılanması gerektiği değerlendirilmektedir..
4-) İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (6331); İşverenin, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamayacağı (Madde 4/4), İşverenin, işyerinde çalışanların maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlayacağı (Madde 15/1-a), Sağlık gözetiminden doğan maliyet ve ek maliyetin çalışana yansıtılmayacağı, işverence karşılanacağı (Madde 15/4), Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü bulunduğu (Madde 19/1),
Hükümlerini taşımaktadır.
İşveren COVİD-19 aşısı olmayan işçiyi işten çıkarabilir mi? Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, salgın hastalıkları taşıyan kişilerin bulunmasını yasaklarken (Madde 74), salgın hastalıkları taşıma riski kesin olan kişiler iş ve mesleklerini geçici olarak yapmaktan yasaklanabileceklerdir (Madde 76). Ülkemizde COVİD-19 aşısı yaptırmayan kişilerin, iş ve mesleklerini geçici olarak yapmaktan yasaklanabilmelerine ilişkin olarak alınmış bir hıfzıssıhha kurul kararı bulunmamaktadır. Bunun yanında, bu konuda kanun veya Cumhurbaşkanı kararnamesi şeklinde yasal bir düzenleme de mevcut değildir.
Yüksek Yargı organlarının aşı yaptırmamış kişilerle/çalışanlarla ilgili farklı farklı kararlar verebildiği, bu konuda oluşmuş bir içtihadın bulunmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca, COVİD-19 aşısı yaptırmamış işçilerin işten çıkarılıp çıkarılamayacakları konusunda görüş ayrılıkları yaşanmaktadır. Kimi yazarlar 30’un üzerinde belirsiz süreli iş özleşmesiyle çalışan işyerlerinde çalışan işçilerin olduğu yerde işçiden kaynaklanan nedenlerle ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yukarıda yer verilen 19/1 maddesi gereğince işten çıkartılabileceğini savunurken, bazı yazarlar da çalışma hayatında işyerlerinin yalnızca 30’un üzerinde çalışanı olan işyerlerinden oluşmadığını, kaldı ki 30’un üzerinde çalışanı olsa bile başka işçileri tehlikeye atmayacak ve bir arada olmayacak şekilde bir çalışma ortamı ya da uzaktan çalışma yöntemiyle bu işçilerin çalıştırılabileceklerini (ta ki bir aşı yaptırmayan kişilerin aşı yaptırmadan iş ve mesleklerini icra edemeyeceklerine dair bir hıfzıssıhha kurul kararı alınması ya da buna ilişkin bir kanun düzenlemesi veya Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkmasına kadar) ve işten haklı gerekçelerle çıkartılamayacaklarını savunmaktadırlar. Bu yazının yazarı da ikinci görüşte olan yazarlardandır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı duyurusunda bulunan yukarıda yer verilen eksikliklerin giderilmesi, ayrıca COVİD-19 aşısı yaptırmadan çalışanlarla ilgili tartışmaların sonlanması açısından konuya ilişkin olarak ya bir hıfzıssıhha kurul kararı alınması veya kanun/ Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması yoluna gidilmesi dilek ve beklentimizle…
İş, Sosyal Güvenlik ve İşkur konularındaki sorularınız beklenmektedir.
[email protected] 0(532)406 87 79
Raşit ULUBEY
İş, Sosyal Güvenlik,
İşkur Uzmanı ve Danışmanı