Selamlar; kendimi bildim bileli bir şeye takıldım mı hemen karşımdakine derdimi anlatma peşine düşerim. Kimi zaman bu karnında tutamama olayım yüzünden başım derde de girer. Yine de azimle problemimi dışa vururum. Belki de “demir tavında dövülür” deyimini fazlaca içselleştirdim, yaşam felsefem haline getirdim ondan. Bilemiyorum. Bir süredir bazı şahıslara da fena sinirliyim. Aslında derdimi kişilerin kendi ile çözerim ama bazen muhatap olmaktansa “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” durumu daha fizibıl oluyor. Hazır bir köşem var… Hasbelkader derdimi okuyan da var. O halde ben de problemimi buradan paylaşayım.
Bakın sayın abilerim, arkadaşlarım. İnsanı bir şeye alıştırıp alıştırıp sonra elinden alamazsınız! Sizin yaptığınız bildiğiniz ayıp. Yaptığınız şey insanlığa ters… Hayatımızı bu hale getirirken bize sormadınız. Kendi bildiğinizin peşinden gittiniz. Yapma diyenleri görmezden geldiniz. Yapamazsın diyenlere kulaklarınızı tıkadınız. Kendi burnunuzun dikine gittiniz, bildiğinizi okudunuz. İstemediğimiz hediyeyi verdiniz.
Misal Henry Ford’a da gıcığım. Neymiş efendim; insanlara sorsaymış onlar daha hızlı bir at isterlermiş de o yüzden sormayıp arabayı yapmışmış… Bak sen adama… Arkadaş bu Ford şahsının yüzünden mesafeler kısalmaya başladı güzel, ama şimdi verdiği o T Model’e bağımlı olduk… Benim asıl kızdığım ve sinirimi bozanlar ise başka. Buradan isimlerini vereyim de kendilerini bilsinler. Belki biraz utanma, mahcubiyet duyguları vardır da bizi ne hale düşürdüklerini anlarlar.
Şimdi de öyle zırt diye elimizden gidince sudan çıkmış balığa döndük. Beş dakikada bir kurcalayamadıktan sonra,hele hele düşman çatlatamadıktan sonra ne anlamı var ki günlük hayatımızın. İşe git, dikkatin bölünmeden çalışmak zorunda kal, beş on dakikada bir işten kaytarama. Rahat rahat önüne gelenle didişeme… Eee, ne yapacağız biz? Şimdi tüm basit ve sıradan alışkanlıklarımızı ters yüz ettiniz ondan sonra da rahat rahat yatın. Bakın hepinize çok kızgın ve kırgınım ama yine de Sezar’ın hakkı Sezar’a. Size rahat batıp da bir şeyler yapma, icat etme tutkunuz çok da işimize yaradı.
Zaten sorun orada bu kadar işimize yarayan şeyleri verirken bize mi sordunuz? Henry Ford’u hatırlatırım tekrar…
GrahamBell, bana mı sordun telefonu bulurken? Marconi, dostum o radyo dalgaları havada kendi kendilerine dolanıyorlardı zaten. Sana mı düştü onları iletişim için, haberleşme için kullanmaya kalkmak? Alan Turing abim, bak seni çok beğenirim bilirsin.Tamam Enigma’yı da çözdün. Nazi belasınısavmada harika işler yaptın da daha ne kurcalarsın modern bilgisayarın atası olmak için?Donald Davies ve Tim Berners Lee size mi kaldı arkadaş internet denen şeyi sistematiğe oturtmak. Bir de üstüne hayatımızın zorunlu kısaltmasını bize ezberletmek. Neymiş? World Wide Web… “www” Ben hayatımda sevgilimin ismini bile bu kadar çok yazmadım yahu! Bak Martin Cooper, GrahamBell amcamız telefonu bulmuş zaten. Biz ankesörlü telefonlara büyük jeton atıp onu iple geri çekmenin yolunu yeni bulmuşuz, beleş beleş konuşuyoruz Almanya’daki hala oğluyla. Sen tut o koca ankesörlü telefonu cebimize sokmanın yolunu bul. Pek iyi ettin! Steve Jobs denen şahsiyet sana diyecek söz bulamıyorum. Daha kör topal ankesörden devşirme telefonlarımızla uğraşırken öyle dokunmalı bir alet çıkar. Üstüne üstlük içine fotoğraf makinasını, müzik çalarları falan sok. Eee, eskiden vesikalık için stüdyoya giderdik. Şimdi beyaz bir duvarın önüne geç al sana vesikalık. Hiç mi düşünmedin o fotoğraf stüdyolarındaki emekçileri… Cebime bin tane, on bin tane kaseti, plağı, cd’yi de koydun. Koca koca Japon “yürüyenadam” firmalarını batırdın. Onca adam işsiz kaldı… Hadi onlar Japon çalışkanlar, bir yolunu bulup işlerini çözerler eyvallah, ama biz ne olacağız? Evdeki bütün ansiklopedileri attık o Google’ı kuran iki kafadar yüzünden. Ne güzel postacı gelip kapımızı çalsın diye beklerdik. Bir silgi almak için bile evden çıkıp yürürdük. İşimizi çözmek için illa ki sözel iletişim kurardık. Bak Steve senin bu açtığın yol yüzünden tuttular Whatsapp’ı, Facebook’u, Instagram’ı, Twitter’ı daha da fenası Tik Tok’u icat ettiler. Hadi diğerleri olmadan bir yere kadar ama Tik Tok olmadan hayatımız bildiğin pert…
Vallahi de billahi de fena canım sıkkın dostlar. Bildiğiniz hayatım kilitlendi bu adamlar yüzünden. Daha elektriği bulan, geliştiren Tesla ve Edison’a, hatta o Arşimed denen adamdan hırsımı alamamışken. Bir de bunlar çıktı. Sonra da tüm sosyal medya çöktü… BenInstagram’a fotoğraf koyamadıktan sonra, Whatsapp’tan durum bildiremedikten sonra,Twitter’da 140 karaktere sıkışıp kalmadıktan, hele hele YouTube’dandilediğimi izleyemedikten sonra ne anlamı var ki yaşamımın?
Bugünlük de bu kadar. Hepinize güzellikler diliyorum.
ZEKİ GÜRDAL KARAOĞLU