Avrupa kıtası uzun zamandan beri dünyanın merkezi olma özelliğini taşıyor.Keşifleri başlatan Avrupalılardır. Bunun sonunda sömürgecilik gelişti ve etkileri günümüze kadar geldi. Rönesans, Reform, Sanayi Devrimi Avrupa’da başladı. Bilim, sanayi, teknoloji ve demokrasialanındaki atılımlar buradan dünyaya yayıldı. Bunu avantaj olarak kullanan Avrupalılar, uzun süre dünyaya yön verdiler. Sömürgecilikten sağladıkları gelirle ülkelerini geliştirdiler. Bu üstünlüğün bir bedeli de oldu. Kendi aralarındaki çatışmalar hariç, son yüz yıl içinde üç kıta üzerindeiki büyük savaş yaşadılar.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra durum değişmeye başladı; dünya sahnesine önce ABD ve Rusya, sonra Çin çıktı. Bu üçünün öncülüğünde ayrı ayrı paktlar kuruldu. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Soğuk Savaş döneminin kapanmasıyla birlikte,ekonominin ekseni doğuya, yani Asya’ya kaydı. Bu durum,Pasifik bölgesinde yeni ittifakların kurulmasını sağladı.
Klasik haritamızın değişmesi gerekiyor. İlkokula giderken hem tarih, hem de coğrafya atlasımız vardı. Öğretmenler harita kullanmaya önem verirlerdi.Bize öğretilen basit bilgileri hatırlayalım; haritaya yüzümüzü döndüğümüzde sağımız doğu, solumuz batı, başımız kuzeyi, ayaklarımız da güneyi gösterir. Her yerde karşımıza çıkan klasik bir dünya haritası var. Bu haritaya göre Avrupa kıtası ortada, Amerikabatıda, Asya doğuda. Harita üzerinde Çin doğuda, ABD batıda durur ve iki büyük devlet arasında coğrafî bir yakınlık görülmez.Gerçek durum böyle değil.Mevcut harita, yanlış algıya neden oluyor.
Yakın tarihlerdeki gelişmelere bakılırsa, önümüzdeki yıllarda dünyamızın siyasî, askerî ve ekonomik yönden yeni bir şekil alacağı anlaşılıyor. Bunu görerekBüyük Okyanus’u ortaya alan bir harita yapmalıyız. O zaman göreceğiz ki, ABD ile Çin birbirinden uzak değil tam aksine Büyük Okyanus’un iki tarafında duran karşı komşulardır.Bu coğrafî özelliğe dayanarak, Çin’in yükselişi karşısında yeni stratejiler belirlemeliyiz.
Büyük Okyanus çevresindeki devletlerin nüfusları ortalama bir hesapla beş milyardan fazla. ABD, Çin, Hindistan, Japonya, G.Kore gibi ülkeler yüksek teknolojiye sahip. Yüz yıl önce sanayi denince Avrupa akla geliyordu. Avrupa’nın, dolayısıyla AB’ninağırlığı yavaş yavaş azalıyor.İngiltere bunu fark ettiği için AB’den ayrıldı. Nüfus yoğunluğu, yüksek teknoloji ve ucuz iş gücü, okyanus bölgesine önemli bir üstünlük sağlıyor.Hatta sanayileşmiş bazı ülkeler, ucuz iş gücü nedeniyle üretimlerini Çin’e kaydırdı.
ABD,Çin’i kendisine rakip ve tehlike olarak görüyor. Haksız da sayılmaz.Büyük Okyanus’u ortaya alan bir haritaya bakınca dünyanın geleceğini daha iyi görmek mümkün.Yeni duruma göre ittifaklar kuruluyor. Batıda Varşova Paktı ve COMECON dağılıp gitti ama NATO, NAFTA, AB devam ediyor. Buna karşılık doğuda Rusya, Çin, İran, Pakistan, Hindistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın katıldığı Şanghay İşbirliği Örgütü hatırı sayılır bir yükseliş içinde, şu an 9 üyesi var.
Birkaç yıldan beri Büyük Okyanus’ta ABD’nin başını çektiği yeni ittifaklar meydana geliyor.2007’de ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya kendi aralarında bir diyalog grubu oluşturdu. Grup 2017’den itibaren daha aktif hâle geldi. 2020’de ortak deniz tatbikatı, 12 Mart 2021’de liderler düzeyinde toplantı düzenlediler.Çin’in yayılmacı politikası bu dört ülkeyi de endişelendiriyor.
ABD, İngiltere ve Avustralya kendi aralarında AUKUS (Australia+ United Kingdom+ United State) güvenlik anlaşmasını imzaladılar; bundan sonra nükleer enerjili denizaltı teknolojisini paylaşacaklar.Bu paylaşım daha önce ABD ile İngiltere arasında yapılmıştı. Avustralya teknik işbirliğine dâhil edilmekle askerî açıdan daha önemli hale geliyor. Diğer yandan dünyada nükleer reaktörle çalışan denizaltılara sahip yedinci ülke olacak. Bu işbirliği ile ABD ve Avustralya, Hint-Pasifik bölgesinde Çin’i kuşatmayı amaçlıyor.
İngiltere, Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra küresel siyasete dönmeye çalışıyor. Zira İngiltere, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, etkili bir görünümde değildi. Avustralya ile Fransa arasındaki denizaltı anlaşmasının iptalinde İngiltere’nin etkisini hesaba katmalıyız. Ayrıca Avustralya’nın, İngiltere’nin bir uzantısı olduğu gerçeğini de unutmayalım.
Rusya bu konuyla yakından ilgilenmiyor, en azından öyle görünüyor. Daha ziyade Orta Doğu ve iç Asya’da gücünü korumaya çalışıyor. Almanya şimdilik kendi çevresiyle meşgul. Fransa, Pasifik bölgesinde olmayı arzu etmekle beraber, İngiltere tarafından istenmediği gayet açık. Bu iki ülkenin Avrupa coğrafyasında da yıldızları hiçbir zaman barışmamıştır.
1945 – 1990 arasındaki Soğuk Savaş, bir başka coğrafyada yeniden başlıyor. Bu kez Rusya biraz gerilerde. Çin’in yayılmacı politikasına karşılık ABD önlem alıyor.AUKUS’a gelecek günlerde Japonya, G.Kore ve Yeni Zelanda da katılabilir. Görüldüğü kadarıyla Çin, sadece kendi bölgesinde değil iç Asya, Orta Doğu ve Afrika’da etkili olmak istiyor.
ABD uzun zamandır Hindistan ile yakın ilişkiler içinde. Zira Asya’da Çin’in rakibi Hindistan’dır ve Çin ile ilişkileri iyi değildir. Aralarında Tibet ve Nepal gibi sorunlar vardır.Hint – Pasifik bölgesinde,mutlaka başka gelişmeler deolacaktır, bekleyip göreceğiz.
Anlatmaya çalıştığımız siyasal gelişmeler ekonomilere de yansıyor. Söz gelimi Avustralya’nın Fransa ile olan denizaltı anlaşmasını iptal etmesi 60 milyar Dolar civarında bir para kaybına sebep olmuştur ki, Fransa,ABD’ye büyük tepki göstermiştir. Ancak şunu unutmayalım, aynı paktın içinde bulunmak, her şeyde beraber olmak anlamına gelmiyor. Ülkeler arasındaki ilişkiler tamamen menfaate dayanır. Türkiye ABD’ye kızıyor ama menfaat işin içine girince aynı Amerika, Fransa’yı dışlayıverdi.
Bizim toplumun haritayla pek ilgisi yok.En azından Orta Doğu haritasını önümüze koysak,bölgeselilişkileri daha iyi kavrayacağız. Kendi çevremizde çok önemli gelişmeler oluyor. Rusya, tarihte olmadığı kadar Akdeniz’e yerleşti. ABD Irak’tan çekilmediği gibi, Suriye’nin doğusuna yerleşti. Fransa bu bölgede rol kapmaya çalışıyor. Kıbrıs, Malta ve Cebelitarık’ta üs sahibiİngiltere sessiz duruyor. Ancak geçenlerde, İngiltere ve Rusya savaş gemileri arasında Karadeniz’de yaşanan kriziunutmayalım.
Dışarıda bunlar olurken biz ne yapıyoruz? Türkiye, dış politikada uzun vadeli analizler yapamıyor. Ortak akıl kullanılmadığı için sürekli bocalıyor, gelişmelerin arkasında kalıyor.Unutmayalım, büyük devlet oyun kurar, başaramazsaoyunu bozar. Bugün ABD ile Rusya arasında kaldık, çıkış yolu arıyoruz. Vaziyet fizikteki Newton beşiğinebenziyor.Akıllı hareket edelim, uzun vadeli plan yapalım, en önemlisi de birlik içinde olalım.
Atatürk’e ait anlamlı bir sözle yazıyı bitirelim:“Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lâzımdır.”
MUSTAFA ESKİ