Kastamonu gazetemizdeki köşemizde 22 Haziran 2021 tarihinde yayımlanan “Mühendis Vali, Kaymakam” başlıklı yazımızda deprem, heyelan, sel felaketi, orman yangını gibi doğal âfetlere maruz veya ihtimali yüksek ilve ilçelerde mühendis (kaymakamlık kursu vb. kamu yönetimi kurslarından geçmiş) kaymakam ve vali ihtiyacından söz etmiş, bu konuda 16. 20. Dönem Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın hatıralarının yer aldığı son kitabından aktardığımız Başbakan Süleyman Demirel’in mühendis vali atama girişimini anlatmıştık.1980 yılında, 12 Eylül 1980 askerî darbesi sonucu Başbakan Demirel’in bu projesi hayata geçmemişti. Başbakan Demirel “Kalkınmada Öncelikli” Kastamonu dâhil altı ile mühendis vali düşünüyordu. O tarihte doğal âfetler ana nedeni oluşturmuyordu.
1980 yılından sonra Türkiye’de öyle büyük sosyal, ekonomik olaylar, doğal âfetler yaşandı ki ileriyi görmekte zorlandık. 1999 büyük depremlerinden sonra şehirlerimizin birçoğunda kentsel dönüşüm zaruret hâlini aldı. 2000’li yıllarda her yıl bir il veya ilçe depremde yara aldı. Ardından sel felaketleri, heyelanlar, Marmara Denizi’nde müsilaj/deniz salyası, HES, OSB, Termik Santral, Taş Ocağı, Altın Madeni çevre kirliliği derken 30 Temmuz 2021 Büyük Orman Yangını, 11 Ağustos 2021 Kastamonu, Sinop, Bartın sel felaketi Türkiye’nin gündemine oturdu. Mart 2020’de başlayan küresel salgın Koronavirüs 19’la mücadele eden, ekonomik hesapları alt üst olmuş Türkiye’ye bir darbe de doğal âfetlerden geldi. Diken üstünde oturan, kentsel dönüşümünü tamamlayamamış İstanbul ve çevresi hiç aklımızdan çıkmıyor… Kendi sorunlarımıza çare ararken Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, İran ve Afrikalı göçmenlere ev sahipliği yapıp kaynaklarımızın bir bölümünü onlarla paylaşıyoruz. Bütün bu tablonun sonucu; büyük hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, dolar ve avro karşısında eriyen memur ve işçi maaşları, işsizlikte rekor rakamlar…
11 Ağustos 2021 tarihindeki en çok Kastamonu ilçelerinde (Bozkurt, Abana, İnebolu, Şenpazar, Küre) tahribata yol açan, yüze yakın hemşehrimizi kaybettiğimiz sel felaketi sırasında doğal olarak bu ilçelerdeki kamu yönetimi çöktü. İlin imkânları yetersiz kaldı. Cumhurbaşkanlığı hükümeti başta olmak üzere belediye başkanlıkları ilimize, ilçelerimize gelip yoğun çaba gösterdiler. Afyonkarahisar, Kütahya, Sivas ili valileri ilçelerimize gelip çalışmaları koordine etmek zorunda kaldılar. Bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Bozkurt’taki çalışmaların yönetimini üstlendi. Bugüne kadar yaşanan en büyük sel felaketinin Bozkurt’ta yaşandığı Bakan tarafından açıklandı.
Peş peşe yaşadığımız doğal âfetler, il ve ilçelerimizde politik çıkarlar uğruna bilim ve fennin göz ardı edildiğini bir kez daha göstermiştir. Dere yataklarındaki inşaatlar, köprüler, yollar, mühendisliğe ters uygulamalar olarak başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yetkililerce ifade edilmiştir. Bu yanlış uygulamaların sorumlusu aranmış, taranmış ve uzun uğraşlardan sonra bir müteahhit (Bozkurt’ta) bulunup savcılığa verilmiştir. Ne kadar komik bir olay. Millî Parklar dışında orman varlığını mobilya ve kapı, pencere fabrikalarına kaptıran Kastamonu’da bundan böyle sel facialarının arkası gelebilir. Şimdiden bir suçlu yaratmaya çalışalım…Sonra gülünç duruma düşüyoruz.
Ağustos 2021 ayında yaşadığımız büyük orman yangını ve üç ilimizde etkili olan (Samsun, Giresun, Rize, Artvin’indeki daha zayıf felaketler hariç) sel felaketi, heyelan bir kez daha göstermiştir ki; bilim ve fennin dışındaki uygulamalar, vatandaşa kısa süreli yarar sağlayabilirse de uzun vadede büyük zararlara yol açacaktır. Politik baskılarla Ezine Çayı’nın yatağını, çevresini apartman ve dükkânlarla dolduran Bozkurtlular, her şeylerini kaybeden Bozkurtlular şimdi memnunlar mıdır?
Yine Ağustos 2021 ayı felaketleri şu gerçeğin altını bir kez daha çizmiştir. Doğal âfetlerde çeşitli illerden yardıma, hizmete gelenlerle işleri yürütmek için olağanüstü yönetim yeteneğine sahip olmak gerekir. Felaket anında kurulan Kriz Masaları şüphesiz yararlı olmaktadır. Yardıma, hizmete gelenleri sevk, yeme içme, barınma, sağlık ihtiyaçlarını karşılama başlı başına büyük bir iştir. İşi bilmeyeni göreve göndermek fayda yerine zarar sağladığı gibi, o kişinin ölümüne de yol açabilir.
Sözü döndürdük dolaştırdık yine mühendis vali ve kaymakama getirdik. Bazı yerleşim yerleri için artık mühendis vali, kaymakam bir ihtiyaçtır. Ancak, bu görevlilerin İçişleri Bakanlığının kurslarından geçmesi, il ve ilçe yönetimiyle ilgili temel bilgileri edinmeleri, diploma mühendisi olmamaları da gerekir. Mühendislik bilgisini uygularken başta Bakan olmak üzere siyasilerin müdahalelerine karşı cesaretle mesleğini savunmaları, yargının da yanlarında olduğu hissetmeleri şarttır. Aksi takdirde, yüksek mühendis değil Prof.Dr. Mühedis olsanız da vali, kaymakam koltuğunda küçücük kalır, görünmez, kendinizi arar duruma düşersiniz…
Batı ve Doğu ülkeleri arasında iki türlü yönetim anlayışı egemendir. Batıda akıl, bilim, teknoloji, liyakat ön plandadır. Doğuda ise duygu, geleneksel düşünce, kayırma, yandaşlık yönetimin elini ayağını bağlar. Batıda seçimden seçime siyaset gündemi meşgul eder. Doğuda her gün, her dakika iktidar muhalefet mücadelesi mesainin önemli bir bölümünü oluşturur. Biz hangi gruptayız? Batı ve Doğu demokrasilerinden hangisine daha yakınız? Cevabı siz vereceksiniz…
Allah; ülkemizi, devletimizi, milletimizi doğal âfetlerden, salgın hastalıklardan, ekonomik krizlerden korusun.
NAİL TAN