Gazeteci Saygı Öztürk, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşmaları ve eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan’ın “tehdit” iddiası üzerine siyaset gündeminde öne çıkan “17 Aralık fezlekesi”yle ilgili yeni tartışmaları konu ettiği dünkü yazısında, o dönem kurulan Soruşturma Komisyonu’na başkanlık eden AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’yle yaptığı konuşmaya da yer verdi.
Öztürk’ün sorunlarını yanıtlayan Köylü, söz konusu 4 bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi yönünde karar çıkan komisyondaki oylamayla ilgili vicdanının rahat olduğunu söyledi.
Saygı Öztürk’ün Sözcü’deki yazısı
(…..)
KÖYLÜ: NİÇİN SÖYLEMEMİŞ
Hakkı Köylü, daha önce değişik illerde savcı, başsavcı olarak görev yapmış, AKP’den milletvekili seçilmişti. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde yaşanan sel felaketi sırasında hep oradaydı. Dikkat etmesine rağmen koronavirüs testi pozitif çıktı. Önceki gün karantinadan çıktı. AKP’de saygı duyulan, mütevazılığıyla da öne çıkan Köylü’ye, bakanlarla ilgili soruşturma komisyonu oylaması öncesi neler olduğunu, Babacan’ın tehdit iddialarını da sordum. Şunları söyledi:
“Kararımıza katılırlar katılmazlar ama adil bir soruşturma yaptık. CHP’li iki üye de adil bir çalışma yaptığım için bana teşekkür etti. Adil olmadığımı muhalefetten de söyleyen olmamıştı. Bir karar verdik kimisi beğenir, kimisi beğenmez. Ama, öyle tehdit edilme gibi şeyler yok. Bunları nereden çıkarıyorlar anlamadım.”
AĞZIMDAN KÖTÜ SÖZ ÇIKACAK
“Ali Babacan, madem tehditler olmuşsa niçin bunları daha önce söylememiş? Şimdi kötü bir şeyler söyleyeceğim ama neyse bu kadar söylüyorum. Herkes ucuz kahramanlık yapıyor şimdi. Arkalarında kim var? Boş verin şimdi onu söylemeyeyim.”
Hakkı Köylü’ye oylama yapılacağı gün neden ertelettiğini, bu süreçte ortaya atılan iddiaları sorduğumda şunları söyledi:
“Karar vermiş miyiz? İşte ben onu anlamıyorum. Desek ki ‘Karar verdik, şöyle belirtsek toplantıda şöyle karar vereceğiz diye ondan sonra da biriyle görüşsek de yok vazgeçtik öyle değil de böyle karar vereceğiz’ desek o zaman anlarım yani. Biz bir karar vermedik ki. Soruşturmamız, toplantılarımız devam ediyor. Benim neye karar vereceğimi kimse bilemez.
Yargıdan gelen bir adamım. Sallapati ‘şöyle düşünüyorum, şöyle karar vereceğim, böyle karar vereceğim’ diye söylenmez böyle şeyler. Böyle bir şey de yok zaten. Biri bir yerde bir laf konuştu, onun arkasından ne çıkarabilirim bunun kuyruğundan tuttuk tren diye mi düşünüyorlar ne yapıyorlar bilemem ne çıkarabilirim diye mi düşünüyorlar anlamıyorum. Bundan sonrası, beni ilgilendiren bir tarafı yok. Bir karar verdik Saygı Bey. Onun üstüne nesini tartışacağız. Tartışan tartışsın ama beni ilgilendiren bir tarafı yok.”
DEMİREL DERDİ Kİ.
Savcılığın, “Bakanlarla ilgili dinlemeler usulsüz, deliller usulüne göre toplanmamış kararı verilmemiş olsaydı, komisyondan farkı bir şey çıkar mıydı?” diye sorduğumda Hakkı Köylü’nün cevabı şöyle oldu:
“Öyle konuşulmaz ki. Şimdi ‘Deliller şöyle olsaydı şöyle olurdu’ diye, olmayan şey tartışılmamalı. Rahmetli Süleyman Demirel derdi; ‘Doğmamış çocuğa don biçilmez diye. Varsayımlar üzerinden şimdi niye konuşalım. ‘Şöyle olsa böyle olurdu, hatta böyle olsa da şöyle olurdu’ diye ucu başı gelmez o zaman. Dün olduysa olana göre bir karar verdik bitti yani. ‘Olsaydılara’ göre değerlendirmeye gerek yok.”
VİCDANIM RAHAT
Hakkı Köylü’ye, karardan dolayı vicdanının rahat olup olmadığını sorduğumda “Elbette rahat. Biz, ona göre karar verdik” dedi.
“Cumhurbaşkanı’yla o dönem bu konuyla ilgili görüşmeniz oldu mu?” sorusunu ise şöyle cevaplandırdı:
“Cumhurbaşkanımızla ben başka şeyler de ara ara konuşuyorum. Soruşturma komisyonu ile ilgili konuştuğumu hatırlamıyorum. Sonra biz, sıkıştık mı başbakanlığı döneminde de yanına milletvekilleri olarak giderdik. Memleketle ile ilgili sorunlar olduğu zaman ya da başka önemli sorunlar olduğu zaman gider görüşürdük.”
Bir kez daha sordum “Bakanların oylaması”yla ilgili konuyu görüştünüz mü?” diye. Cevabı, “Yok, yok görüşmedik” oldu.
17/25 Aralık iddiaları da, bu konuda yapılan oylama da tartışılmaya devam edecektir.