Bozkurt’ta ülke tarihimizin en acı felaketlerinden birini yaşadık, kaybımız büyük, kolumuz kanadımız kırıldı, kalbimiz kanadı, hem kaybettiklerimize “vefa” hem de geleceğe “ders” olması için “somut” bir “hatıra” kalmalı yarına…
“Afet müzesi”.
Kalpleri her daim kanatmak için değil…
Anıları taze tutmak için.
Farklı da olsa Trabzon’da bir örneği DSİ tarafından geçtiğimiz yıl kuruldu, “Taşkın müzesi”, doğal afetlere karşı halkı bilinçlendirmek amaçlı “didaktik” ve “interaktif” bir müze…
“Rüsubat kontrol tesis tipleri, şehir taşkını modelleri, heyelan-taşkın etkileşim modelleri taşkın sinema salonu, taşkın müdahale odası, erken uyarı sistemi ve mobil taşkın koordinasyon merkezi” gibi 25 ayrı bölüm yer alıyor, sanal gerçeklik odasında ise taşkın anı ziyaretçilere yaşatılıyor.
Müzeyi kuran DSİ Trabzon 22’nci Bölge’nin müdürü Dr. Emre Akçalı, bölgede ve ülkede yaşanan taşkınların çoğunun insan kaynaklı olduğunun altını çizdikten sonra “Biz bu anlamda bir farkındalık yaratmak istedik. İnsanlarımıza taşkına sebebiyet vermeme, bir taşkından korunmak temalı bir farkındalık müzesi oluşturmak istedik. Türkiye ve dünyadaki ilk interaktif taşkın müzesi oldu. Burada insanlara taşkına nasıl sebep olunmaz ve taşkından nasıl korunmalı bilgileri veriyoruz” açıklamasında bulundu…
Doğa afetlerinin temeline su veren “insani” kaynağı kurutma yollarından biri de müzeden geçiyor.
“İnsani” afetlere dair dünyanın farklı coğrafyalarından envai temalı müzeler var…
Tüm dert “vefa” ve “ders”.
Elbette bugünün işi evvela “yaraları sarmak”, Bozkurt başta olmak üzere afetten etkilenen 7 ilçeyi ayağa kaldırmak, hayatın seyrini “normal” akışına çevirmek…
Müze sonranın işi.
Gerek Trabzon’daki müze misali “sanal” gerekse de bölgeden toplanan somut anılar ile Bozkurt’a bir afet müzesi kurulabilir…
“Yanlış şehirleşmenin belgelerinden tutun da sel anındaki görüntülere, kaybettiklerimizin isimlerinden geride kalanların anlatımlarına kadar” geçmişten geleceğe köprü olur.
“Unutmayalım”…
Başımıza geleni ve gelecek olanı.
Not: Ağustos ayının ikinci yarısı hem ülke tarihimiz hem de yerel tarihimiz namına şan, şeref ve “ders” ile dolu…
Ülke tarihinde “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”, yerel tarihimizde “Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet Devrimi”.
Her ikisinin de sonu o gün “zafer”…
Bugün “ders”.
Bozkurt’ta yaşanana felaket dolayısıyla yerel bayramımız bu yıl “çelenk sunma töreni” haricinde etkinlikle kutlanmayacak…
Doğru bir karar.
Yastayız…
Bayramları şen şakrak kutlayacağımız gün değil.
Ancak…
Felaket bölgesine dair çalışmalarda yer almayan Merkez ilçedeki kamu kurumlarının ve sivil kuruluşların temsilcilerinin en azından on dakikalarını çelenk sunma törenine ayırmaları gerekmez miydi? Davul zurna eşliğinde değil; gözyaşlarıyla. Mensuplarını törene yönlendirmeyi geçtik, resmi web sayfalarına iki kelime mesaj koymaktan bihaber kamu kurumlarımız var.
İki buçuk sıra toplandık…
Saygı duruşumuzu yaptık.
MUSTAFA AFACAN