Kastamonu, Bozkurt, Cide, Azdavay ilçeleriyle Bartın ve Sinop illerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle hepimiz hüzne boğulduk. Devlet kurumları ve Türkiye’nin her yerinden yardım etmek için insanlar seferber oldu ve yardım eli uzatıldı. Yüze yakın can kaybedildi, kendilerine rahmet yakınlarına sabır diliyorum. Olayın nedenleri ve önlemlerle ilgili birçok tartışma yapıldı, sebep gösterildi. Yine sonuç olarak bilimsel bilgininyeterince kullanılmadığı için böyle bir sonucun ortaya çıktığı sabitleşti. Bundan sonra yapılması gerekenlerle ilgili çalışmalar ve projeksiyonlarda bulunuldu. Devlet yetkilileri hiç kimsenin mağdur edilmeyeceğini beyan ettiler. Temizlik çalışmaları, seyyar köprüler sağlık dahil birçok yardım yapılmaya başlandı. Yöre halkına geçici konaklama ve barınma hizmeti verilmeye başlandı ve bölge afet alanı ilan edildi. Bundan sonra ne olacak, ne yapılmalı? İlin mülki amirleri ve siyasiler bu sorulara cevap aramaktadırlar. Bu soruların tek bir cevabı vardır: İlçeye hiçbir şey yapmamak ve “Ortak Akıl ve Ortak Eylem Planı yaparak karar almak. Ortak Akıl bu konuda çalışan bilim insanlarının görüşlerini de tüm paydaşları da kapsamaktadır. Benim bu konudaki fikrim şöyledir: Bozkurt İlçesi’nin mevcut durumu için hiçbir şey yapmamak ve afet bölgesinin bir daha imara izin verilmeyecek kısımlarını aynen olduğu gibi kamulaştırıp o bölgeyi Hüzün Turizmi Destinasyon Merkezi haline getirmek. Zaten yeni Bozkurt’u yıkılan binaların bulunduğu heyelan bölgesine yeniden inşa etmek kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordur.
Peki nedir bu ‘Hüzün Turizmi’?
Hüzün Turizmi – Tarihte yaşanmış savaşların gurur ve duygusallığının yoğun etkisiyle kişilerin savaş alanlarına yaptıkları seyahatleri, hüzün turizmi kapsamına girmektedir. (Kılıç ve Sop, 2011). Şiddet, acı ve ölüm içeren hüzün turizminin turistik bir ürün olabilmesi ve turistlerin ilgisini çekebilmesi için beş temel unsur bulunmaktadır. Bu unsurlar:
– Alışılmadık ve büyük çapta gerçekleşmiş olay olmalıdır.
– Günümüze kadar yaşanmış olaylarla ilgili yerler, kalıntılar veya izler kalmış olmalıdır.
– Yaşanmış olaylar görülebilir şekilde olmalıdır.
– Olayın kurbanları masum ve yoruma açık kişiler olmalıdır.
– Suçlu kişiler kurbanlardan ayırt edilebilir ve açık olarak tanımlanabilir olmalıdır.
– Toplu veya bireysel ölümlerden sonraki zamanlarda yapılan seyahatler olmalıdır.
– Sembolik kalıntıları görmek için yapılan seyahatler olmalıdır.
Yukarıdaki unsurların çoğunu Bozkurt Sel Felaketi olayı taşımaktadır. Ayrıca, zaten İstiklal Yolu ve o dönemde yaşananlar da hem gurur verici olaylar olup hüzün turizmi kapsamında da değerlendirilebilir. Dünyada bu turizm türüne örnek olarak şunlar sayılabilir: Çernobil /Ukrayna, Terör Müzesi / Macaristan, Oradour-sur-Glane / Fransa,CostaConcordia Batığı / İtalya, Auschwitz Toplama Kampı / Polonya, Pompei / İtalya,Berlin Duvarı / Almanya.
Türkiye’deki Hüzün Turizmi Destinasyonları olarak ise: Sinop Cezaevi, Anıtkabir, Çanakkale sayılabilir. Şerife Bacı Anıtı, Ilgaz Derbent Şehitler Anıtı ve Bozkurt ilçesi sel felaketi kalıntıları korunarak ziyarete açılabilir. Bunun için şehir plancılarının ve konuyla ilgili alan uzmanlarının bir araya gelerek ortak akıl arama toplantısı düzenlemelerinde yarar vardır.
Doç. Dr. İrfan MISIRLI
Kastamonu Üniversitesi Turizm
Fakültesi Öğretim Üyesi