Bozkurt’ta yaşanan “yüzyılların felaketi” ardından bölgede soluğu alan cümle siyasiler, bürokratlar, meslek odaları, üniversiteler “öğüt” yarışına girdiler…
“Toplasam o öğütleri burdan köye yol olur”.
Sanırsınız uzayda yeni keşfedilmiş bir “şehir” Bozkurt…
Öğütçü zevat gördükleri “dere içi şehirleşme” ve coğrafya karşında kulak arkası edilen “felaket tedbirleri” külliyatı karşısında ne kadar da şaşkın.
“Ulusal” medyanın “dertleri dağ” olan “Kastamonu” vilayetini nihayet fark etmiş olması da ne kadar “geç”…
“Geç bunları”.
(Genel itibarıyla “Türk, sunni, uysal, yoksul, turizm harici, dağ başı” olmasının eseri muhakkak ki “büyük” medyanın bihaber kalması Kastamonu’ya…
Taşköprü’de orman yandı, Ilgaz’ın ötesi tınmadı.)
Nasıl bir hayret…
Cümlesinin ağzı açık.
Ülkemizde sel ve heyelan tehdidi altında şehirleşen yerleşimler sıralansa “ilk 5” hadi bilemedin “10” arasında kendine yer bulan Bozkurt’u felaket ertesine kadar görmeyen bilim dünyasına “pes”…
Bu saatten sonra rapor yazmak “abes”.
Tarım ve Orman Bakanlığı uzmanlarının henüz birkaç sene önce kaleme aldığı ve Bozkurt için özel başlık açtığı afet raporunu sahaya uygulamayan yerel yönetimler, es geçen meslek odaları, denetlemeyen idareciler, popülist siyasiler en azından bugün “sus”…
Vicdanınla “konuş”.
(Bozkurt, ilimizde zaman zaman düzenlenen “dostlar alışverişte görsün” afet toplantılarında dahi daima “felaket namzeti” yerleşim olarak gösterilirdi…
“Lafta kalırdı”.
Yerel yöneticiler dere içi yerleşimi ve yüksek katlı binaları “göz yaşartıcı” bir gayretle savunurlardı…
Bugünse kabahati başka kurumların üzerine atmakla meşguller.)
Bozkurt’ta yaşanan yüzyılların felaketi ilimizde “6 bakan”, “7 vali” ve sayısız “ek” kadro ile savuşturulma gayretinde, devlet “üzerine titriyor” Kastamonu’nun, daha fazlası olamazdı, fiilen “seferberlik”…
Gün gün ülke gündeminden düşecek ne var ki.
Yara sarıldıktan sonra yeniden “baş başa” kalacağız…
Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye başlayacağız.
Felaketlerin göz göre göre gelmesine en azından bundan sonra izin vermeyelim…
“Ses verelim”.
Bozkurt’u unutmayalım…
Unutuldukça geri döner felaketler.
(Mülki idareciler kararnamesi yayımlandı, ilimize atanan 10 kaymakamdan 5’i “aday kaymakam”…
Kırsaldaki şehirleşmesi “handikap” dolusu Kastamonu’nun her ilçesi “uzman” kaymakam hak etmiyor mu?.
Hele felaket ertesi şu dönemde…
“Eski normal” atama anlayışını anlamak mümkün değil.)
Not: Gazi Mustafa Kemal Atatürk 96 yıl önce bugün Kastamonu’ya geldi…
9 gün kaldığı ilimizde Turkiye Cumhuriyeti’ne “kimlik” veren devrime imza attı.
“Uygarlık, üretim, bilim”…
“Zihniyet Devrimi”.
“Şapka ve Kıyafet”, devrimin “tali” yoluydu…
Kafanın “içi” idi devrimin ana güzergahı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu ziyareti kapsamında dile getirdiği her “kelime” aslında “ansiklopedi” derinliğinde…
Nicelikte “kısa”, nitelikte “uzun”.
“Kod” yazdı…
Sistemi kurmaya ömrü yetmedi.
“Zihniyet Devrimi” yolumuzu aydınlatsın…
“Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet Devrimi” kutlu olsun.
MUSTAFA AFACAN