Bölgemizde yaşanan sele ilişkin olarak İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri tarafından ön değerlendirme raporu hazırlandı.
Raporda, yıkık ve hasarlı yapıların tamamı dere kenarında ve taşkın yatağında olduğuna, iri blok ve çakıl içerikli kumlu dere alüvyonu üzerine inşa edilmiş olduğuna işaret edildi ve “taşkın erken uyarı sistemi” kurulmasının önem taşıdığı vurgulandı.
Raporda, 11 Ağustos 2021 tarihli yağışların 100 yıllık tekerrür aralığına sahip yağış miktarının üzerinde olduğu değerlendirildiğinde, gerçekleşen taşkın debisi için köprülerin hidrolik kesitlerinin yetersiz kaldığı değerlendirilmektedir” ifadesi dikkat çekti.
Batı Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sele ilişkin İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri tarafından ön değerlendirme raporu hazırlandı. Raporda, “Yağış değerleri tipik 100 yıllık tekerrür aralığına sahip yağış miktarının üzerindedir. Dere kenarlarına inşa edilen yapıların bir kısmında temel taban kotlarının, olası bir taşkın sırasında yükselecek su seviyesine göre hesaplanan, dere kret (üst) kotu seviyesinde ve hatta altında olduğu görülmektedir. İncelenen yıkık ve hasarlı yapıların tamamı dere kenarında ve taşkın yatağında olup, iri blok ve çakıl içerikli kumlu dere alüvyonu üzerine inşa edilmiştir” denildi.
11 Ağustos’ta Batı Karadeniz Bölgesinde başlayan yağışlar sonucunda meydana gelen sel afetinin ardından, 16-17 Ağustos tarihlerinde İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. M. Kubilay Keleşoğlu ve Doç. Dr. Rasim Temür tarafından saha ziyaretleri yapılarak teknik incelemelerde bulunulmuştu. Ziyaretler, Kastamonu’ya bağlı Abana, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçeleri ile Sinop iline bağlı Ayancık ilçesini kapsarken bulgular neticesinde Prof. Dr. Cevza Melek KazezyılmazAlhan, Prof. Dr. İlknur Bozbey, Prof. Dr. Nurdan Memişoğlu Apaydın ve Doç. Dr. Sezar Gülbaz’ın da katılımıyla ön değerlendirme raporu hazırlandı.
“Yıkık ve hasarlı yapıların tamamı dere kenarında ve taşkın yatağında”
Raporda, “Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, 11 Ağustos 2021 tarihinde Kastamonu Küre’ye 198 mm, Pınarbaşı’na 167 mm, Azdavay’a 145 mm, İnebolu’ya 123 mm, Abana’ya 122 mm, Bozkurt’a 117 mm yağış düşmüştür. Ölçülen bu yağış değerleri tipik 100 yıllık tekerrür aralığına sahip yağış miktarının üzerindedir. Alanın topoğrafyası incelendiğinde, Bozkurt ilçesinde yer alan ve taşkına maruz kalan yerleşim alanlarının eski dere yatağında ve taşkın yatağında olduğu görülmektedir. Sinop ili Ayancık ilçesinde meydana gelen sel afeti ise Ayancık Çayı’nın taşması sonucu Islah edilen Bozkurt Ezine Çayı’nın (yaklaşık 32 m genişliğinde) yeni yatağının şiddetli yağış sonucunda oluşan akışı taşıyamadığı görülmektedir. Dere kenarlarına inşa edilen yapıların bir kısmında temel taban kotlarının, olası bir taşkın sırasında yükselecek su seviyesine göre hesaplanan, dere kret (üst) kotu seviyesinde ve hatta altında olduğu görülmektedir. İncelenen yıkık ve hasarlı yapıların tamamı dere kenarında ve taşkın yatağında olup, iri blok ve çakıl içerikli kumlu dere alüvyonu üzerine inşa edilmiştir. DSİ’nin mevcut mevzuatına göre meskun mahaller içindeki köprüler 500 yıllık taşkın debisine karşılık gelen su yüksekliği dikkate alınarak boyutlandırılmaktadır. Bu selde zarar gören köprülerin büyük çoğunluğunun, daha önceki mevzuata göre, yaklaşık 40 sene önce ve 100 yıllık taşkın verisine göre tasarlandığı göz önüne alındığında ve ilaveten 11 Ağustos 2021 tarihli yağışların 100 yıllık tekerrür aralığına sahip yağış miktarının üzerinde olduğu değerlendirildiğinde, gerçekleşen taşkın debisi için köprülerin hidrolik kesitlerinin yetersiz kaldığı değerlendirilmektedir” ifadeleri dikkat çekti.
“Taşkın erken uyarı sistemi kurulması önem arz etmektedir”
Bölgelerin incelenmesinin ardından çözüm önerilerinin de sıralandığı raporda, “Yine yüksek su seviyeleri nedeniyle temel seviyesinde zeminde efektif gerilme değerlerinde büyük miktarda azalma oluştuğu ve bu nedenle temel zemininin mukavemetini ve rijitliğini kaybetmiş olduğu değerlendirilmektedir. Ülkemizde aşırı yağış alan ve taşkın yaşanması muhtemel bölgelerde, özellikle meskun mahallerdeki mevcut tüm köprülerin hidrolik boyutlarının 500 yıl tekerrürlü taşkın debisine göre gözden geçirilmesi daha sonra karşılaşılacak hasarları azaltması açısından önem arz etmektedir. Taşkın tehlikesi olan bölgelerde dere ve taşkın yatağındaki tüm yapılar için risk değerlendirme çalışması ivedilikle başlatılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Taşkın riski yüksek olan bölgelerde taşkın erken uyarı sistemi kurulması önem arz etmektedir. Öncelikle meskun mahallerdeki köprülerden başlamak üzere köprü ayak ve temellerinde oyulmayı önleyici tedbirlerin artırılması gerekmektedir. Özellikle sel riski yüksek olan bölgelerde, dere yatağı ıslahı amacıyla inşa edilen istinat yapılarının temel tasarımlarında derin temellerin tercih edilmesi değerlendirilmelidir. Taşkın tehlikesi yüksek olan bölgelerden başlanacak şekilde yol altında kalan menfezlerin boyutlarının yeterliliğinin kontrol edilmesi ve menfez içi temizliklerinin düzenli olarak yapılması gereklidir” denildi.