Siyasetçilerimize müteşekkiriz…
Cumhurbaşkanımızdan bakanlara, partilerin genel başkanlarından milletvekillerine, büyükşehir belediye başkanlarından ilçe belediye başkanlarına, partilerin il ve ilçe başkanlarından yöneticilerine kadar şu zor günlerimizde hep yanımızda oldular; birileri gitti, birileri geldi. Hiç boş bırakmadılar. Hem de seçim falan yokken…
Yerelimizden tutun da, Ankara’dan akın akın geldiler. Yok, olmadı çok uzak yerlerden acımızı paylaştılar. Medyada sık sık telaffuz ettiler, sosyal medyada durumumuzu gösterdiler. Sağ olsunlar, var olsunlar…
Kötü gün dostu olmak budur. Onlar siyaset gözetmediler; karşılaştıkları diğer partililerle ayaküstü hasbıhalde bulundular. (Ama ne yazık ki yine bizim klavye şövalyelerimizin, tarafı olmayanlara ağza alınmayacak yorumlarıyla başları göğe erdi.)
Ama şu da bir gerçek ki;
“Anadolu’nun kuzeyinde, Karadeniz’in batısında, Ankara’dan 243, İstanbul’dan 510 kilometre ötedeki Kastamonu’ya gelmek için bir afet mi olmalıydı?” sorusu aklımıza da gelmiyor değil hani.
Seçimden seçime gördüğümüz simalar bile çizmelerini çekip fosforlu yelekleriyle balçıklı yollarda yürüdüler, çalışanlarla fotoğraf çektirdiler…
Kötü mü oldu? Elbette değil… En azından yanımızda oldular…
Kastamonu’da her yıl 11 Ağustos’ta felakete kurban verdiğimiz yurttaşlarımızı anma günü düzenlememiz ve bu anma gününe yine aynı şekilde katılımların olması için gündem oluşturmamız gerekiyor. Ateş düştüğü yeri yakmasın ve bu afet gün geçtikçe unutulmasın…
Festivaller, kutlamalar, anmalar zamanla yine olacak tabii ki de. Ancak bu kötü gün de hiçbir zaman unutulmasın. En azından mağdur olan diğer ilçelerimizle birlikte başta Bozkurt’un etkinlik takviminde 11 Ağustos yerini alsın…
Şahabettin Mert