İlimiz yanı sıra ülkemizi “şiir” yapan “şair” kahramanlardan, sahadaki hekimlik emeği yanı sıra akademik kariyeri ile ülkemizin tıp dünyasındaki “yüz akı” bilim insanı, aydın ve vatansever kimliği ile ilelebet “rehber”…
2 dönem milletvekilliğini yaptığı “Kastamonu” ismini yıldız misali gökyüzüne asan kıymetli “hemşerimiz”.
Kastamonu şehrini İnebolu’ya bağlayan “Ecevit” geçidini kendisine soy ismi alacak kadar…
“Kastamonu aşığı”.
1896 yılında İstanbul’da doğdu, o dönemki ismi “Darülfünûn-ı Şahane” olan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1918’de mezun oldu, “adli tıp” ve “adli psikiyatri” alanında ihtisas yaptı, çeşitli illerde hekimlik görevinde bulundu, kültürünün çok yönlü olması ve içindeki derin vatan sevdası eline kalem aldırdı, çeşitli gazetelerde yazdı, Ankara Halkevi’nde “adli tıp” söyleşileri v radyo programları gerçekleştirdi, İnebolu, Taşköprü ve Merkez ilçede hekimlik yaparak Kastamonu’yla etle tırnak haine geldi, “adli tıp hekimi” olarak Ankara’ya gitti, akademiye geçti, Ankara Hukuk Fakültesi’nde “profesör” oldu, “Adli Tıp Dersleri” kitabını yazdı, jandarma ve polis enstitülerinde derslere girdi…
“Adli tıp” alanında “duayen” oldu.
Memlekete her alanda hizmet etti…
TBMM’nin “8 Mart 1943 ile 14 Haziran 1946” tarihleri arasındaki 7’nci döneminde ve “5 Ağustos 1946 ile 24 Mart 1950” tarihleri arasındaki 8’inci döneminde Kastamonu Milletvekili olarak ilimizi temsil etti, Kastamonu’ya bir kez daha “şan” kattı.
Meclis zabıtlarını okudum…
“Medeni kanun” ve “çocuk hakları” üzerine konuşmaları yanı sıra “adli tıp hekimliği” üzerine tespit ve talepleri “yol açıcı”.
Ressam “Fatma Nazlı Ecevit” ile evlendi…
Oğlu “Bülent Ecevit” gazeteci ve siyasetçi olarak memlekete hizmet etti.
Nüfustaki ismiyle “Mehmet Fahrettin Ecevit” Cumhuriyet’in yıldönümünde ebediyete intikal etti…
“29 Ekim 1951”.
Mekanı cennet…
Rahmet olsun.
Not: Daday İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü web sayfasında Ecevit ailesinin Daday ile irtibatı izah ediliyor…
“1800’lü yıllarda Fahri Ecevit’in dedeleri Erzurum dolaylarından kalkarak Daday ilçemiz Sarıçam Köyü’ne yerleşmişlerdir. Dede Mehmet Ali Efendi Dadaylı bir hanımla evleniyor ve bu evlilikten Fahri Ecevit’in babaları olan Mustafa Şükrü Efendi ile Hoca Ahmet Efendi dünyaya gelmiştir. Mustafa Şükrü Efendi II. Abdülhamit döneminde din bilgini olarak devletin çeşitli kademelerinde görev yapmıştır.”
Aile konağı var Daday Sarıçam köyünde…
Epey zaman onarıma muhtaç kaldı, restore edildiğini umuyorum.
(Aslında bu yazıya eklemeyecektim…
Ancak saklamanın da alemi yok.
Daday’da “Prof. Dr. Fahri Ecevit YİBO” vardı…
“Kapandı”.
Şu an “atıl”…
Bir umut, aynı binada açılması hedeflenen “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı Alanı Seyislik ve Nalbantlık Dalı” sayesinde binanın hayata geri döndürülmesinde, “tabela” yerinde kalır mı bilinmez.
Okullar kapanır, isimleri yaşamalı ama…
Bu sorumluluk da devlet yetkililerinden önce halkın omzunda olsa gerek.)
(Bir parantez daha açmak farz…
Okul da kapanmaz aslında.
Hiçbir sebep izah edemez…
Eğitim-öğretim binasının kapısına kilit vurmayı ve atıl halde bekletmeyi.)
MUSTAFA AFACAN