Öncelikle şu son günlerde gerçekleşen ve içimizi yakan orman yangınları için ülkemize ve etkilenen yöre halkına geçmiş olsun; ölen yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum…
Bunun bir afetten öte, bir kasıt olduğundan şüphemiz yok. Zira bu kadar farklı noktalarda ve aniden oluşması mümkün değil. Dolayısıyla da ilk günden itibaren sosyal medyada; terör örgütünün uzantılarının ormanlarımızı yaktığına dair paylaşımlar yapılıyor. Ancak bu konuda hükümet sözcülerinden henüz bir açıklama gelmedi. Ama ne yazık ki (kendilerini duyarlı zanneden) bazı kişiler bunu abartarak ittifaklara kadar indirgeyerek karşılıklı sataşmalara, söylemlere geçtiler… Oysa vicdanı olan kimse böyle bir şeye göz yummaz. Yumuyorsa da zaten vicdanı da haysiyeti de yoktur…
Karşılıklı sataşmalar, söylemler sadece bunda değil!
Ne yazık ki dünya görüşü, kendi görüşümüze uymayan kim varsa düşmanımız gibi son günlerde. Ne eleştirilere tahammülümüz var ne tartışmayı biliyoruz. Ne dostluklar kalmış ne akraba, komşu, arkadaş ilişkileri. Ne varsa ‘ben doğruyu biliyorum – sen yanlışı savunuyorsun’ ne varsa ‘benim tarafım dürüst – senin tarafın yalandı” olmuş. Hatta zaman zaman bu hakaretlere, aşağılamalara kadar gidiyor…
Kısacası: Her şeyden nem kapan tahammülsüz insanlar olduk! Vesselam…
Ortak bir noktada buluşanın zor olduğu ve fikir/düşünce bazlı mesleklerin başında gazetecilik ve yazarlık gelir. Dolayısıyla da her yazarın ve her gazetenin kendi okuyucu kitlesi vardır. Bu ulusal basında da bu şekildedir, yerel basında da. Yerel basının farkı ise (hele ki Kastamonu gibi küçük bir şehirde) yazıların yazarının inisiyatifinde olduğuna dair olup beğenmeseniz bile eleştiride üslubunuz; haddinizdir. Burası küçük bir şehir ve çoğunluk birbirini tanır. “Ben bilirim, ben yazarım, ben yaparım, benim arkamda şu var, şu kitle var, şu parti, şu STK vs.. var, ben işime gelmeyene sataşırım” diyemezsiniz…
Hoşunuza gider – gitmez. Okumazsınız olur biter… Yok, okumuşsanız ve hoşlanmamışsanız makalesinde, onun bile eleştirisinde adap olmalı. (Tabii ki de bu kişisel hak ve hürriyetinize temas etmemişse geçerlidir.)
Siyasilerimizi de bir genellemenin içine almak istiyorum. Lütfen tabanlarınıza sakinliği önerin… Sizler açıklamalarınızda, basın bildirilerinizde, basın toplantılarınızda vs.. karşıt görüşü eleştiriyorsunuz. Tabii ki de bunda yerden göğe kadar haklısınız. Siyaset de budur aslında… Ancak Kastamonu’muzda Plevne Caddesi’ne, Cumhuriyet Meydanı’nda, Azdavay’da, İnebolu’da, orada burada yani her yerde karşılaştığınızda selamlaşıyorsunuz; bir toplantıda aynı masada oluyorsunuz; bir törende yan yanasınız. Ama tabanınız sosyal medyada birbirini yemekte, bilesiniz…
Şahabettin Mert