Kaldırıma düşürdüğü gölgesini dallarına tekrar takacağımız zamanları kaçırdık, bahar aylarında yağan kar misali caddeyi kaplayan beyaz çiçeklerinin ne kokusu kaldı ne de hayali, doğanın şehrimize insan emeğiyle kattığı “kültür” mirasıydı “akasya”…
“Yitirdik.”
Göze renkti…
Burna koku.
Fikre ilhamdı…
Şehre kültürdü.
Akasya üzerine metinler okudum, fotoğraflar inceledim, şarkılar dinledim, elbet “dışından” bakınca ağaç, “içinden” bakınca kültür…
“Külliyat”.
Caddelerini akasya ile çevreleyen şehirlere ne mutlu…
Katbekat gökyüzü bile akasya kokar.
Kastamonu’da akasya devrini yaşayanlara da ne mutlu…
Katbekat ciğerlerinde hala saklıdır kokusu.
(Kıymetli hemşerimiz Metin Boyacıoğlu’nun paylaştığı fotoğraf “1958” yılına dair; top top akasya ağaçları, (eski) Adliye binası, Şehir Kulübü…
Yakın tarihimize ilişkin bence “emsalsiz” bir kayıt.
1950’li yıllarda belediye başkanlığı yapan “Muzaffer Esen” tarafından akasya ağaçlarının dikildiği ifade ediliyor…
1930’lu yıllardaki fotoğraflarda bu güzergahta akasya yok.
Diken nur olsun…
İsmi tarihe yadigar kalsın.)
Not: Akasya tesadüfen dikilmiş değil cadde boyuna…
Akasyayı diken “kültür”, hemen yanı başına “Şehir Kulübü” de dikmiş çünkü.
Şehrin iş dünyasını, bürokrasisini, dışarıdan gelen aynı minvaldeki ziyaretçileri “üye” statüsü ile bir araya getiren ve iş harici zamanlarına mekan olan “Şehir Kulübü”…
“Kastamonu Şehir Kulübü” yakın zamana vardı.
Günümüzde “Vakıflar Bölge Müdürlüğü” olarak bilinen Çayboyu’ndaki bina, evvel zaman “Zirai Donatım Kurumu” ve öncesinde de Şehir Kulübü idi…
İki katlı binanın alt katı “lokal”, üst katı ise şehir dışından gelen misafirler için “otel” hizmeti sunuyordu.
Nasıl ki “Şehir Kulübü” şehre bir “kimlik” katıyorduysa, üyeleri namına da kıymetli bir “referans” sunuyordu…
“Kastamonu Şehir Kulübü” tarihini yazmak şehre bir borç.
Akasya ağaçları misali…
“Şehir kulüplü geceler” hatırlanmaya layık.
Keşke geri getirilebilse…
İmkansız mı?
(“Adliye” binası…
Günümüzde “Müftülük” olarak ev sahipliğini sürdürüyor emektar bina.
Tabelası değişse de…
Elde kalan tek yadigar.)
Not: Yazının başlığını bir “akasya” şarkısından aldım…
Sözleri Nuri Ercan’a, bestesi Derya Köroğlu’na ait olan Yeni Türkü’nün “Akasya Kokulu Sabahlar” şarkısı.
MUSTAFA AFACAN