Kastamonu Sağlık Tarihi içinde Cumhuriyet sonrasında kimileri hala aramızda kimilerinin ise isimleri hala günümüzde yaşayan bazı tıp emekçilerini de anmak gerekir. Çünkü bu tıp insanları, bilgisi, insancıllığı, gariban babası olması gibi özellikleri ile Kastamonu halkının dimağında yer edinmişlerdir. Bazı isimler ise modern tıbbın yerleşmesi, olanakların çoğaltılması, hastanelerin kurulması ve gelişmesi için bütün ömürlerini harcamışlardır.
Kastamonu Sağlık Tarihi içinde Cumhuriyete geçiş Osmanlı Döneminden kalan kurumların devri ile başlar. Bu kurumlardan bir tanesi Kastamonu Hastanesi temelleri üzerine 1900 yılında yapılan Genel Hastane bulunmaktadır. Frengi ve Gurabe Hastanesi olarak da bilinen bu hastane magazin şeklinde 5 bloğa sahip olup yüzyılın başından itibaren Verem Hastanesi olarak da hizmet vermiş ve 1925 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir. Hastane o dönemde aynı zamanda Memleket Hastanesi ismi ile de bilinip, yapı zaman içerisinde çeşitli inşaa müdahalelerle günümüzdeki Rehabilitasyon Hastanesi olarak ulaşacaktır. 1930’lu yıllarda bu Verem Hastanesi’nin Başhekimi Dr. Seyfi Eryılmaz’dır (Topal Seyfi). Bu dönem hastanenin önemli isimleri arasında Dr. Mustafa Dağlar da yer alır. Geçirdiği değişimler sonrasında 1975’te yeni binasına kavuşan Göğüs Hastalıkları Hastanesi 1979’da kapatılıp aynı yılın Ağustos’unda, Sağlık Bakanı olan Dr. Münif İslamoğlu’nun bir hizmeti olarak Kastamonu Rehabilitasyon Merkezine dönüşüyor. Dr. RezaDişlioğlu kurucu başhekim olarak göreve yapar.
1940-50’li yıllara ilişkin sözlü tarih çalışması ile Kastamonu’da görev yapan ve iz bırakan bazı hekim isimleri ise şu şekilde:
Devlet Hastanesinde görev yapan Dahiliye Uzmanı Dr. Ferdi Bey (Hocaoğlu?), 1949-1950 yılları arasında Belediye Başkanlığı da yapan Dr. Rusuhi Akalın, KBB Uzmanı Dr. Ahmet Ziya Barudi ve Rıfkı Babalık, Diş Hekimi Osman Akkaya, Kadın Hastalıkları Uzmanı Dr. Şükriye Akkaya ve daha sonradan bakan olacak Dr. Münif İslamoğlu, Göz Doktoru Ertuğrul Arat, Gölköylü eşi Güverhan Arat, Dr. Lürfü Alkan, Dr. Mümtaz Bey, Dr. Akif Kütükoğlu, Dr. Ertuğrul Bey bu yıllarda Kastamonu’ya hizmet veren hekimler arasında. Her ne kadar ilk bakışta hekim sayısı çokmuş gibi olsa da bu yıllarda devam bulmak amacıyla Ankara’ya taşınan Kastamonulu sayısı da hiç azımsanmayacak ölçüdeymiş. Öte yandan hem hekimliğin önemine binaen hem de kendini insanlığa adamış bu isimlerden Dr. Ferdi Bey 1940’lı yıllarda uzmanlıkları dışında her hastalığa şifa bulmak için çırpınan önemli isimler arasında hafızaya kazananlardan biri olmuştur.
KASTAMONU’DA İZ BIRAKAN BAZI İSİMLER:
Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu Kastamonulu olmamasına karşın özellikle Milli Mücadele Döneminde, Kastamonu’nun Kuvayı Milliye saflarına katılmasından hemen önce ve elbette hemen sonrasında Kastamonu Tıp ve Özgürlük Tarihinde çok önemli bir rol oynamıştır. 1907-1913/14 tarihleri arasında eğitimini aldıktan sonra tıp hekimi olarak mezun olan Dr. Ayoğlu, 18 Mayıs 1919 yılında Kastamonu Sağlık Müdürü olarak atanmıştır. Kendisi, Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluş ve çalışmalarına katılmış, Kuvayı Milliyeci Gençlerle birlikte Gençler Kulübü adında bir örgüt kurmuş ve başkanlığını yapmış; eşi Saime Hanım, Kastamonu’da ilk Müdafaa-i Hukuk Kadınlar Cemiyeti’nin kuruculuğunu ve genel sekreterliğini yapmıştır. Dr. F. Niyazi Ayoğlu ayrıca bölge gazetelerinde hem sağlık hem de Milli Mücadele’ye çağrı şeklinde yazılar yazmış, Hilafet Ordularının Safranbolu’ya yürüyüşünde direnişe katılmış ve 1920 yılında Sivas’a görevlendirilmiştir.
Dr. Osman Fevzi Topkar, efsane olmuş Kastamonulu tıp insanlarından biridir. 1948 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu. Mezun olduğunda sınıfında sadece 5 öğrenci varmış. Alman Nazi zulmünden kaçan bilim insanlarına Türkiye kucak açtığı için Alman profesörlerden çok iyi bir eğitim almış. Askerlik eğitimi sonrasında kayınpederi vefat ettiği için ihtisasını yapmamış ancak kendisin, çok iyi yetiştirip Kastamonu için çok önemli olmuş bir isimdir. Kendisi 2 yıl boyunca Sanat Mektebinde ücretsiz hekimlik yapmıştır.
Kendisinin tanı ve tedavi konusunda il dışına kadar yayılan bir ünü bulunmaktadır. Dr. Topkar aynı zamanda majistral reçete konusunda da uzmanlaşmıştır. Fakir, gariban hastalarından asla para almaz, tedaviyi bu şekilde sürdürürmüş. Ancak kendisi oldukça kibar, giyim-kuşamına dikkat eden tam bir asilzade olup, kentte fötr şapkası ile de tanınmakta imiş. Mustafa Kemal Atatürk’ün araçlarından birini satın almış, bu klasik otomobil oldukça uzun yıllar günümüzdeki Müftülük Binası’nın yanında bulunan Topkar Eczanesi önünde 1990’lı yıllara kadar adeta tüm kente sergilenmiştir.
Dr. Osman Topkar’ın tanı-teşhis konusundaki efsanevi ününe dair çok önemli bir anektod Dr. Ahmet Zafer Ergün tarafından şu şekilde aktarılmıştır: “Dr. Ahmet Zafer Ergün henüz tıp fakültesi öğrencisi iken, Kastamonu’da Cahit Darende ile birlikte baş başa yemek yerlerken, Cahit Darende aniden rahatsızlanır. Bu esnada Dr. Osman Topkar’a haber verilir ve olay yerinde gelen Dr. Topkar, el ile muayenesi sonrasında, Cahit Darende’de taş olduğunu tespit eder. Olay akabinde henüz Kastamonu’da o tarihlerde röntgen cihazı olmadığı için sorunu tam olarak tespit edilmesi için Ankara’ya giden Cahit Darende’nin tetkikleri sonucunda böbreklerinde taş olduğu tespit edilir ve Dr. Osman Topkar’ın gerçekten de uzmanlığı bir kez daha kanıtlanmış olur.
Doktor Osman Topkar’ın görev yaptığı yıllarda Kastamonu’da iki tıpçı da Osman adını taşımaktadır. Bu isimler Dişçi Osman (Akkaya) ve Eczacı Osman (İlhan)’dır. Bu üç “Osman” döneminde Kastamonu’da tıp hayatının sembol isimleri olmuştur.
TIP LİTERATÜRÜNE BÜYÜK KATKILAR SUNAN ESEN AİLESİ
Çağdaş ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sonrasında modern tıp kurumları ile Kastamonulu tıp hekimi sayısı oldukça hızlanmıştır. Bu isimlerin her biri alanlarında önemli başarılara imza atmıştır. Bazı isimler ise hem Türkiye’de hem de Kastamonu bazı “ilk”leri gerçekleştirmişler, hem hekim kimlikleri hem de siyasi ve sosyal kimlikleri ile Kastamonu dimağında önemli yerler edinmişlerdir.
Bu isimlerden bir tanesi Opr. Dr. Şükrü Esen’dir (1917-2017). Kendisi, Kastamonu tarihine yön veren oldukça köklü bir aileden gelmekle birlikte Kastamonu devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniğinin açılması, Türkiye’de de estetik cerrahinin getirilmesinde öncü bir rol oynamıştır. Aynı şekilde Dr. Şükrü Esen’in kız kardeşi Dr. Münire Esen Akdeniz’de zeka özürlü çocuklar üzerine ihtisasını yapan ilk Türk hekimdir ve New York Bilimler Akademisinin de üyesidir. Opr. Dr. Şükrü Esen 1938 yılında Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden mezun olmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ne yazılmış, Atatürk’ün getirdiği dünyaca ünlü Musevi kökenli Alman hekimlerden ders almıştır. 1944 yılında tıp fakültesinden mezun olmuştur. Daha sonra Amerika’ya geçecek dünyaca ünlü patalog Prof. Dr. PhilippSchwarzt’ın notlarını bir arkadaşıyla birlikte çevirmiş ve Türkçe tıp literatürüne kazandırmıştır
Uzmanlık eğitiminin son bölümünü İsviçre, Zürich’te ve Frankfurt’ta yapmıştır. 1952 yılında uzman KBB hekimi olarak Balıkesir’e tayini çıkan Opr. Dr. Şükrü Esen Kastamonu’ya tayin edilen bir hekimle becayiş ederek hemşehrilerine hizmet etmek üzere Kastamonu Devlet Hastanesi’ne gelmiştir. 1952 – 1957 yılları arasında Kastamonu Devlet Hastanesi’nde Kulak Burun Boğaz Kliniğini kurmuş ve tek başına bildiği bütün ameliyatları bu klinikte uygulamıştır. 1957’de halkın talebiyle Demokrat Parti’den milletvekili olarak Ankara’ya gitmiştir. 1996 yılında rahatsızlanıncaya değin kendisi her yıl yaz tatillerinde Kastamonu, Mehran Köyüne gelmiş ve kendilerine büyük dedesi Salim Efendi’den intikal eden konağında her gün hasta tedavi etmeye devam etmiştir.
Dr. Münire Esen (1919) Akdeniz Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne devam etmiş ve dünyaca ünlü Prof. Dr. Schwazt’ın asistanı olmuştur. Dr. Münire Esen Akdeniz zeka özürlü çocuklar üzerine ihtisasını yapan ilk Türk hekimdir, dünyada da bu alanda çalışan ilk kadın doktorlardan biridir. Kendisi daha sonra Boston kentinde 250 hastanın bulunduğu bir çiftlik kliniğin başına geçmiştir. Aynı zamanda New York Bilimler Akademisinin de üyesi bulunan Dr. Münire Esen Akdeniz’e Amerikan vatandaşlığı teklif edilmiş ancak kendisi Türkiye’de de zeka özürlüler için bir merkez açılması için hükümette DP yetkilileri ile görüşmüş ve vatandaşlığı geri çevirmiştir.
CUMHURİYETLE AÇILAN İLK HASTANE: KASTAMONU DEVLET HASTANESİ
Kastamonu Devlet Hastanesi 1939 yılında o dönemde Memleket Hastaneleri olarak adlandırılan yapılanma çerçevesinde 50 yataklı olarak toplum sağlığı ve sağlığın yükseltilmesi amacıyla Saraçlar Mahallesi’nde kurulmuştur. Daha sonra bir kompleks haline gelecek olan hastanenin ilk binası 3 katlı olarak yapılmış, 1965 yılında 4 katlı yeni bir blok, 1975 yılında 2 katlı bir başka blok ve 1980 ile 1986’da da iki blok daha eklenmiştir. Tüm bu bloklar ana bina ile yapılan koridorlarla birbirine bağlanarak organik bir yapıya dönüştürülmüştür. 1965 yılında yapılan bloğun müteahhit ve mühendisleri merhum Osman Keserci ve Necati Abayoğlu’dur. Bu bloğun inşasına dair bir fotoğrafın arkasında inşaatın 20.08.1963 yılında başlayıp 13.08.1965 tarihinde bittiği not edilmiştir. Bu binayı yapanlar arasında olan İnşaat Mühendisi Necati AbayoğluKastamonuspor’un Balıkesir’de oynayacağı deplasman maçına giderken geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. Hastane 1987’de Vali Kamil Demircioğlu’nun Özel İdare kaynaklarını kullanarak yaptırttığı ek binayla 200 yatak olan kapasitesini 250 yatağa yükseltti. 1980’li yıllara kadar Devlet Hastanesinde laboratuvar, elektro, kardiyogram gibi elzem birçok şey yoktur. 1980’li yılların başında hekimler için tam gün yasası çıkarılınca birçok doktor hastanedeki görevinden ayrılırlar. İşte tam bu sıralarda da Dr. Mikail Bey ve Dr. Ahmet Bey hemen ardından da Dr. Metin Bak ve Dr. İlhami Beyler, Dr. Mehmet Binici Devlet Hastanesinden göreve başlarlar. Kastamonu Devlet Hastanesinde 1960’lı yıllara doğru Dr. Şükrü Esen, 1975-79 arası Dr. Necati Koşan, Op. Dr. Behiç Sarıyalçın ve Dr. Hamza Karagöz başhekimlik yapmışlardır. 1979-81 Op. Dr. Mikail Kaya, daha sonra bir dönem 1986-87 Dr. Mustafa Tuncay başhekim olmuştur. Hastanenin yükselişe geçtiği ve bölge hastanesi konumuna geldiği Kaya dönemindeki ekibin önemli bir ayağı da 1982-2011 yılları arasında görev yapan hastane Müdürü Kayhan Yaman’dır.
Hastanede 1988’de bölgenin ilk diyaliz merkezi, 1990’da bölgedeki ilk yoğun bakım ünitesi açılarak Batı Karadeniz Bölgesinin sağlık alanındaki dinamolarından biri olmuş ve 1993’te bölgedeki ilk laporoskobik (kapalı) ameliyatı gerçekleştirerek bir ilke de imza atmıştı. (SÜRECEK)
MURAT KARASALİHOĞLU