Kastamonu’nun en sosyal yerleşimi Cide’dir desek yalan olmaz. Toplumsal hareketlilik, toplumsal tepki, sosyal etkinlikler, festival, kültür ve sanata yönelik eğilimler derken kendisinin olduğu kadar Kastamonu’nun da aydınlık yüzü olup çıkıyor. Bu sosyal haraketliliğe bir de son dönemde “sosyal medyanın” etkin ve doğru kullanımı eklendi. Özellikle Cide Belediyesi’nin bu konudaki girişimleri Cide’yi “kentler üstü” bir statüye kavuşturdu bile.
Bu sosyal hareketliliğin temelinde elbetteki Cide’nin doğası, denizi, konumu, bağrından çıkardığı önemli isimlerin varlığı ve bu isimler üzerinden doğru adımların atılması oldukça etkili. Ancak bir de Cide’nin “insan hamuru” unsuru da var. Geleceğe yüzünü dönmüş, aydınlıktan taraf, her zaman insanlığın iyiliği ve gelişimini düşünen bir öze sahip Cide’nin insan faktörü.Bu insan unsuru, doğanın bahşettiği özellikler ileyegânegerçek iletişimin insanın insana somut, sıcak bir şekilde dokunmasıyla olduğunu bilen bilinçler olarak Cide’yi aydınlık ve sosyal kılıyor.
Hani Rıfat Ilgaz’ı son şiirinin mısralarında “Elim birine değsin / Isıtayım üşüdüyse / Boşa gitmesin son sıcaklığım!” dediği gibi insan sıcaklığına dokunan bir Cide. İnsanı öze alan Cide, insana ve kitlelere dokunarak çok güzel işler yapıyor. Kültürle, sanatla derken bir de sivil toplum ayağı ile bunu yapıyor. İlçedeki doğa, kültür temelli birkaç dernek “mütevazı, yalın ama inançlı” birşekilde ilçenin sosyal dinamiklerinin hiç durmaksızın çalışmasını sağlıyor. İşte bu derneklerden biri belki Cide’nin ruhunun ama aynı zamanda hepimizin ruhunun çiçeği “ÇİÇEK-DER” (Cide Çevre Koruma Kültür ve Turizm Derneği).*** 2005 yılından bu yana hizmet veren derneğin ilk kuruşunda Vildan Usta, Zeliha Erkan, MevlüdeSertkaya, İsmet Uçkan, R. Fevzi Yıldırım, Hüseyin Yılmaz ve Mehmet A. Özdemir gibi ilçenin önemli isimleri var. Hızlı bir şekilde kolları sıvayan ve derneğin bugünlere gelmesini sağlayan bu isimler hala aktif bir şekilde görev alırken belirli bir zaman sonra ise dernek başkanlığında bayrak değişimi oluyor ve mevcut başkan Şermin Hanım göreve geliyor.
Tüzüklerinde, derneğin amaçları şu şekilde tanımlanmış: “Cide’nin ve çevresinin temizliğinin, doğasının ve ekolojik dengesinin korunması, tüm canlıların sağlığını etkileyen her türlü olumsuzluklara karşı mücadele etmek; Cide ve çevresinde bilinçli bir turizm anlayışını yaymak; ilçede turizmin sağlıklı gelişmesini sağlamak; yörenin tarihini, kültürünü, doğal güzelliklerini korumak ve tanıtmak; Cide ilçesi turizm envanterini çıkarmak, turizmi geliştirme planını hayata geçirmek; Cide ilçesini ülkece ve dünyaca tanınan kentler arasına sokmak; kamu ve özel sektör işbirliği ile turizme katkı sağlayacak her türlü faaliyette bulunmak.”Her derneğin tüzüğünde benzeri olan bu metni neden ekledin derseniz, yazmak ayrı, yazdığını yapmak ayrı derim.
Şermin (Kılıç) Hanım emekli bir öğretmen. Kastamonu Kız Öğretmen Okulu’ndan 1974 yılında mezun olduktan sonra Cide’nin Baltacı Köyü’nde göreve başlıyor. Görev yaptığı sırada ise Marmara Eğitim Enstitüsünde (Marmara Üniversitesi) Türkçe Öğretmenli Bölümünde de öğrenimini sürdürüyor. Cide’nin çeşitli köylerinde görevini sürdürürken bu sırada Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışı görev sınavını kazanıyor ve Almanya’da gurbetçi vatandaşlarımızın eğitimi için yıllarca emek veriyor. Almanya günlerini bir araştırma ve geliştirme fırsatı olarak gören Şermin Hanım, burada Alman vatandaşlara da Türkçemizi öğretmeye başlıyor ve burada edindiği Alman misafirlerini her yaz bir eğitim kampı olarak Cide’de ağırlıyor. Daha sonra Türkiye’ye dönem Şermin Öğretmen İstanbul Kartal Anadolu Lisesinden Türkçe Öğretmenliği sonrasında 1997’de emekli oluyor.
Şermin Öğretmenin mesleki öğrenme ve öğretme süreci bitse de bu alandaki yaşam boyu olan koşuşturmacası başlıyor. Cide’ye dönen Şermin Hanım, burada henüz ÇİÇEK-DER ile tanışmamışken ilçe ve köy sakinlerini “atık pillerin” doğaya verdiği zarar konusunda bilinçlendirmek ve geri kazanımı sağlamak için çabalamaya başlamış. Ve bu konuda da epeyi yol almış tabi ki. Bireysel çabaları gözden kaçmayan Şermin Hanım bu sayede dernek ile bir araya gelmiş, kendisi gibi “aydınlık insanların” da el birliğiyle daha güçlü, daha aktif bir şekilde dernek çatısında çalışmaya başlamış.
***
120’ye yaklaşan aktif üyesi ile dernek göz dolduran faaliyetlerine geldiğimizde ise şunlarla karşılaşıyoruz.
Öncelikle dernek bugünlerde son 6 yıldır kullandıkları binasından çıkıp yeni bir yere taşınıyor. Ahmet-Hüsniye Oral’a ait yeni bina bu çiftin torunları olan Güldem Demirel’in büyük katkılarıyla yeni dernek binasına dönüşüyor.
Dernek binası birçok faaliyetin kalbi durumunda. Çünkü burada birçoğu başta İbrahim Eren, Aydın Ilgaz, Atakan Karayel, Erkan Saygı gibi insanların bağışlarıyla toplanmış kitaplardan oluşan ve kütüphaneci Arslan Bey tarafından da sisteme konmuş oldukça büyük bir kütüphane var. Kütüphanenin kitaplıkları, Ayhan Yıldırım tarafından ilçedeki kereste fabrikasından bağışlanmış, Hasan Akdağ tarafından ücretsiz yapılmış. Kütüphanede ayrıca Metin Gürsoy tarafından bağışlanan bir de gazete arşivi bulunmakta. Dernek binasının ilgi çeken bir yönü de sürekli sergi mekânı olması. Çünkü burada önceki yıllarda kaybettiğimiz Nesrin Şahin’in yerel tarih çalışmaları olup, sürekli tematik olarak bu arşivden sergiler yapılarak ziyaretçilere Cide’nin sosyal yaşamı hakkında bilgi aktarılıyor.
Derneğin binası yaz aylarında ise iki önemli faaliyete daha ev sahipliği yapıyor. Bunlardan ilki gönüllü öğretmen ve eğitmenlerle özellikle çocuklara yönelik, okuma, yaratıcı drama, zekâ oyun ve aktivitelerinin yapılması. Bir diğer ise derneğin gelir kalemlerinden de olan yöresel yemeklerin sunulması. Dernek, hem yöresel mutfak ve mutfak kültürünün yaşatılması, kayıt altına alınması hem de turist ya da yerli olması fark etmeksizingelen misafirlere sunularak Cide tanıtımının yapılmasına katkı sunuyor. Sirken, Mıncır, Circivük ya da Kuş Otu gibi otlu börekler yanında yumurtalı köy böreği, kabak böreği gibi börekler, keşkek, ıspıt, ebegümeci gibi yemekler Cide’nin yerel mutfağının seçilerek dernek mutfağına gelen menülerden sadece birkaç örneği. Derneğin açık olduğu günlerde sunulan bu yemeklerin dışında ilçe, il içi ve il dışından gelen gruplara da randevulu şekilde toplu yemek organizasyonları yapılmakta. Bu gruplara aynı zamanda ilçe ve yöre hakkında bilgi ulaştırma ve gezi gibi hizmetlerde veriliyor.
Derneğin yöre mutfağına dair yaptığı faaliyetlerden biri ise oldukça yaratıcı. Bu faaliyet, ilçede oluşturulan gruplar ile civar köylere “kahvaltı” misafiri olmak.Sipahi, Menük, Mencekli, Derebucağı, Kum Köyü gibi şimdilik yakın köylere yapılan bu konuklukta, sadece köyde yetişen ürünler, o köye ait börek vb. ekstralar sunulurken hem köylerin etnografik değerleri yaşatılıp korunuyor hem de köy derneklerinin gelir elde etmesi sağlanıyor.
Derneğin diğer kültür-sanat etkinlikleri arasında Cide’ye ait bir dergi ile hem İstanbul hem de Cide’de sergilenen oyunlarıyla tiyatro gelmekte. İlçenin antik ismi olan “Aigialos”tan isim alan kültür, tarih, halk bilim ve sanat içerikli dergi, tanınmış sahaf Lütfü Seymen yönetiminde, oldukça değerli yazar ve araştırmacıların katkılarıyla çıkıyor. 11. sayısına ulaşan dergi, ülkenin değişik yerlerine kadar ulaştırılarak ulusal bir karaktere kavuşmuş durumda. Dergi, en azından, benim bildiğim kadarıyla son dönemde Kastamonu çapında çıkan en uzun soluklu dergi olması açısından da önemli olduğu kadar Kastamonu’nun kültür ve bilgi hafızasını oluşturmakta büyük bir yer kaplıyor. Dernek çatısı altındaki tiyatro grubu ise 10 yıldır aktif bir şekilde her sezon yeni bir oyunu sahneye koyuyor. Özellikle Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali sırasında seyircilerle buluşan tiyatro ekibi, oyunlarını dünya ve ülkemizin seçkin oyunlarından seçtiği kadar yerel çalışmalara da yer veriyor.
İlçenin tanıması ve özellikle de korunması adına bilinç ve farkındanlık oluşturmak için sık sık doğa-kültür turları da düzenleyen dernek, “korumak için bilmek gerekir” mottosu ile hareket ediyor. Bilinçli bir turizm ve tanıtım anlayışı oluşturmanın yanında çevrenin korunması ve gelecek nesillere temiz bir doğa bırakmak için atık pil ve atık yağ toplama kampanyaları ise derneğin hız kesmeden devam ettirdiği faaliyetler arasında.
***
Görüldüğü üzere doludizgin faaliyetleri, gönüllük esasında Cide insanın birbiri ile insana olan tutkusu, geleceğin dünyasının miras bırakılacak değil ödünç alınmış olduğunun farkındanlığı ile kültür, sanat, çevre ve doğa, kent, kırsal döngüsünde başta Cide’nin sonra da Kastamonu’nun aydınlık yüzü olup çıkıyor ÇİÇEK-DER. Emek verdikleri dünyayı güzelleştirdikleri için ruhumuzda açan bir çiçekten de farksızlar. Umarım her yaptıklarının karşılığını fazlasıyla aldıkları gibi, bir sivil toplum örgütlenmesi olarak öncelikle tüm il çapında örnek alınırlar.
MURAT KARASALİHOĞLU