1950’li yıllarda Nasrullah Camisi’ne sırtınızı verdiğinizde karşınızda 3 katlı, çatısında dört tarafı pencereli şık bir cihannüması olan, taş mimari bir bina görürdünüz, içinde onlarca çırak, kalfa, usta, üretimin şen şakrak sesleri…
Ata Yaman’ın “Şık Kundura” fabrikası.
(Fotoğrafına bakmaya doyulmuyor, nasıl bir muhteşem yapı, mimari özelliklerinin izini sürmek ve izah sanat tarihi uzmanlarının işi…
Bize kalan sadece “dizlerimizi dövmek”.)
Eğitim ve kültür alanında olduğu gibi “iş” dünyasında da “yamandı” Yaman ailesi…
Değerli kültür ve eğitim insanı hemşerimiz Talat Mümtaz Yaman’ın kardeşi Ata Yaman iş hayatına “deri ve saya” alanında atıldı, 1940’lar ve 50’liler, Nasrullah Meydanı’nda “Şık Kundura” ismiyle deri kösele ayakkabı imalatı ve satışı yaptı, hammadde halinde üst kattan atölyeye (fabrika) giren “deri”, alt kattan “deri kösele” ayakkabı olarak çıkar ve dükkan bölümünde satışa sunulurdu.
Şık Kundura, ayakkabı fabrikası olması yanı sıra “usta” fabrikasıydı aynı zamanda; çırak giren, kalfa ve usta çıkar, kendi işini kurardı zamanla…
“Okuldu”.
Şık Kundura’nın ünü kısa sürede Kastamonu sınırlarını aştı…
Ankara’nın Kızılay’daki en şatafatlı dükkanlarında “Şık Kundura” markalı ayakkabılar satılır oldu.
1960’da ihtilal oldu, Kastamonu’ya Necdet Yalçın vali olarak atandı, ihtilal valileri yetki namına her dönem güçlü olmuştur, Vali Yalçın’ın ilk işi şehir içinde meydan ve yol merkezli “imar” faaliyetine girişmek oldu, projelerinden biri de Nasrullah’ta meydan “açmaktı”…
Meydanın göbeğinde “Şık Kundura”.
(Nasrullah civarında o devir “350” civarı dükkan/atölye olduğu iddia ediliyor…
Ayrı bir yazının konusu olarak şimdilik ayırıyorum bu mevzuyu.)
Bölgedeki diğer esnaflarla birlikte Ata Yaman’a Şık Kundura’yı başka bir yere taşımasını, binanın meydan düzenlemesi kapsamında 3 ay sonunda yıkılacağını (günümüzde Frenkşah Hamamı’nın bitişiğindeki merdivenlere denk gelen alan) tebliğ eder Vali Yalçın…
İddia odur ki ne binanın taşınacağı yeni bir yer gösterilir Ata Yaman’a, ne de derdine yanması için yeterli süre.
1961 yılının Temmuz ayında bir yaz gecesi ansızın iş makineleri alana girer ve diğer dükkanlarla birlikte Şık Kundura binası da yerle bir edilir…
Kavurur Temmuz sıcağı.
3 katlı binada ayakkabı üreten ve satışa sunan, çatısındaki cihannümadan “dünyanın dört bir tarafını” gören, ürünleri Kastamonu sınırlarını aşıp büyükşehirlerdeki en “şık” dükkanlarda aranan, geleceğin ihracatçısı olması kuvvetle ihtimal Ata Yaman “umutsuzluk” denizinde yelkensiz bırakılır…
“Küser”.
Ata Yaman’ın hayaline dozerle girildi o gece…
Kastamonu bir “meydan” kazandı kazanmasına ama “Şık Kundura” başta olmak üzere “üretim” merkezini kaybetti şehir.
Ruhu şad olsun Ata Yaman’ın…
“Şık Kundura” unutulmaz.
Not: İstanbul’da yaşamını sürdüren kıymetli hemşerimiz Mehmet Yaman, dedesi Talat Mümtaz Yaman’ın kardeşi olan Ata Yaman’ın Şık Kundura’sını “hatırlattı” ve anlattı…
Ata Yaman’ın Fahri Özbek arşivinde yer alan portre fotoğrafını gönderen Mehmet Yaman, Şık Kundura binasının fotoğraflarının ise Hüseyin Üster’de olabileceğini söyledi.
Zengin arşivinden Şık Kundura fotoğraflarını bir bir paylaştı ve Şık Kundura’yı ayrıntısıyla anlattı Hüseyin Üster…
Nasrullah etrafındaki dükkanların yıkılmasının fecaatini “Hepsi üreticiydi, gözlerim yaşarıyor” şeklinde izah etti ki, kederi harflerden okunuyordu.
(Devam edeceğiz…
Üretim aklının, fikrinin, heyecanının nasıl yok edildiğini birlikte yazacağız ve okuyacağız.)
MUSTAFA AFACAN