CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, dün düzenlediği basın toplantısında, İstiklal Yolu Yürüyüşü’nün başlama tarihi ve Ak Parti Milletvekili Metin Çelik’in bu törendeki konuşmasıyla ilgili eleştirilerini İGM Başkanı Parçal’ı, AK Parti İl Başkanı Ünlü’yü, Belediye Başkanı Vidinlioğlu ve Yardımcısı Yurt ile Belediye Meclis Üyesi Atak’ı da kapsayacak biçimde genişletti.
Eleştiri konusu yaptığı konuşmasında Çelik’in programın ismi dışında bir kez bile Atatürk adını kullanmadığını belirtip, bunun tersi açıklamasından dolayı kendisinden özür dilemeye davet eden Erbilgin, AK Partililerin birbirlerinden haberi olmadığını savundu, yürüyüşte bu partinin seçim müziğinin çalınmasının yanlışlığına işaret etti ve KastaMall projesiyle ilgili araştırma önergesinin kabul edilmeyişine tepki gösterdi.
“32 bin metrekare nereden geldi?” sorusunu yönelten CHP İl Başkanı, “Kamuya ait bir arsanın 5-6 milyon bedellerle satılıp, önce kamuoyuna farklı bir görsel gösterilip, bittiğinde farklı bir tablo ortaya çıkıyorsa, kamuoyu adına bu soruyu sormak bize helaldir. Bunun peşine düşmek de Belediye Başkanı’nın görevidir. Halkın oyuyla seçilmiş Başkan’ın seçimden önce söyledikleri konusunda dik durmasını talep ediyoruz” dedi.
CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin dün düzenlediği basın toplantısında Kastamonu gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İki bölüm halinde gerçekleşen basın toplantısında ele aldığı konularla ilgili görselleri de gazetecilerle paylaşan Hikmet Erbilgin, ilk bölümde şunları söyledi:
“ Türkiye Cumhuriyeti, bir 100 yılı devirmek üzere. Cumhuriyet’imizin o şanlı yüz yılını geride bırakıp ikinci yüzyılımızı karşılamaya hazırlanıyoruz. Daha önceki basın açıklamalarımızda söylediğimiz gibi, Cumhuriyetimizin inşasında Kastamonu’nun ayak izleri çok fazla ve dün İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’nün, yüzüncü yılını yaşadık. Ancak, İnebolu’da ilk kez 9 Haziran’dan önce bir program düzenlendiğini, bir şehrin tarihine ayak uydurması gereken Bakan’ın kaprisleri nedeniyle tarih konusunda Bakan’a ayak uydurulduğunu hep birlikte gördük. Yine ilimiz Milletvekillerinden Metin Çelik, ‘Atatürk demeden kürsüden indi’ şeklindeki açıklamam üzerine bizi hem haysiyetsizlik, hem yalan söylemekle itham etti, kürsüde Atatürk dediğini sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla paylaştı. Ancak Metin Çelik, İl Başkanı olarak beni ve Milletvekilimizi seviyesizlik ve yalancılıkla itham etmişti. Programın ismi dışında, ‘Atatürk ve İstiklal Yolu Yürüyüşü’ demek dışında program boyunca bir kez Mustafa Kemal ve Atatürk demedi. Buradan kendisini müfteri ilan ediyorum. Ancak burada iyi olan bir şey var Metin Çelik, ben Atatürk dedim diyebilmek için sosyal medyada yaptığı açıklamada tam 13 kez Atatürk ifadesini kullandı. Bundan memnun olduğumuzu kendisine de iletmek isterim.
“BİRBİRLERİNDEN HABERLERİ YOK”
“Bir ülkenin tarihi birkaç biçim ile çarpıtılır. 9 Haziran’ı 8 Haziran’a çekerek bu çarpıtmayı gerçekleştirebilirsiniz. İlginç bir şekilde AKP kaynakları İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’nü Atatürk ve İstiklal Yolu Yürüyüşü’nü, ulus düzeyinde kutlanacağını ilan ederken İl Genel Meclis Başkanı da bunun aslında bir yerel kutlama olduğunu, 8 Haziran’ın farklı 9 Haziran’ın farklı olduğunu ifade etmeye çalışmış. Biz AKP İl Genel Meclis Başkanı’nın, İl Başkanı’nın, Milletvekili’nin hiçbir zaman uyumlu bir açıklama yapamadığını kaymakam polemiğinden hatırlıyoruz. Bunlar sabah kalkıp akıllarına ne gelirse o açıklamayı yapıyorlar. Bunların daha birbirlerinden haberi yok. İl Genel Meclisi Başkanı’nın da Bakanı’nı dinlemediğini anlıyoruz.”
“AKP’NİN SEÇİM MÜZİĞİ ÇALINDI”
Hikmet Erbilgin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buradan bizleri üzen daha çarpıcı olan başak bir şey yaşandı. Şeref ve Kahramanlık gününde yürüyüşün işaret verilmesiyle birlikte yürüyüş güzergâhı boyunca sadece AK Parti’nin seçim müziği olan Dombra çalındı. Bu ülkenin hiçbir marşı yokmuş gibi, bu ülkenin hafızaya nakşedilmiş hiçbir marşı yokmuş gibi, bir siyasi partinin seçim propagandasını sağlayan müziği çaldılar. İl Başkanı olarak yadırgadım mı? Kesinlikle yadırgamadım. Çünkü AKP, kendi seçim müziğini, bir ülkenin tarihine entegre etmekte ne kadar mahirse, kendi il ve ilçe başkanları Yargıtay’a hakim ve savcı yapmakta da o kadar mahir. Bunu AKP’de geçmişte yönetim kurulu üyelerinde yer almış il ve ilçe başkanlığı yapmışları Yargıtay’a hâkim ve savcı yapmalarından biliyoruz. Yargı sistemini zehirlemelerinden biliyoruz. Şimdi bir ülkenin tarihini zehirlemeye çalışıyorlar. Diğer taraftan kendilerini milletvekilliğini yapmış, ancak bugün itibariyle meclis dışında kalmış olanları da bizlerin çocukları açken 4-5 ballı maaşla kitlenin yönetim kurullarına atadığını biliyoruz. AKP bu yönüyle ülkenin değerlerini zehirlemeye devam etmektedir. Keşke o yürüyüşte bütün ulusu bütün Türkiye’yi bütün Kastamonu’yu birleştirecek marşlarla çocuklarımızı yürütselerdi. AKP zehirli bir propaganda aracıdır.
“İL BAŞKANI BAKANIN GELDİĞİNDEN HABERSİZ”
Hal buyken dün akşam saatlerinde aslında başkanlık sisteminin ne kadar sıkıntılı olduğunu, başkanlık sisteminde seçilmişlerin saf dışı bırakıldığını bir kez daha yaşadık. Bu şehir, mekânları cennet olsun Mustafa Sarımsakçı gibi İl Başkanlarını gördü. Bu şehir Mehmet Seydibeyoğlu gibi İl Başkanlarını gördü, Bu şehir Şaban Küçükoğlu gibi İl Başkanlarını gördü. Ahmet Urgancıları Refik Aslanları unutmadık. İl Başkanları hükümetin İl Başkanları olduklarında, orada yapılan her faaliyetten, her icraattan müdahil oldukları gibi haberleri olurdu. Bir ülkenin atanmış Bakanı ilimize geliyor, Doğan Ünlü’nün haberi yok. Bakan’ın yanında değil. Mecliste bizi temsil etsin diye seçip gönderdiğimiz iktidarın Milletvekili’nin Bakan’dan haberi yok varsa da yanında değil. Bakan seçilmişleri istememiş. Bakanın Başkanı istememiş. Bakan kendi milletvekilini istememiş. Sessiz sedasız gelmiş Pınarbaşı’na ziyaretini yapmış. Şu saate kadar iktidarın İl Başkanı’nın ve Milletvekili’nin ve diğer ilçe başkanlarının sosyal medyada bakan şehrimizde diye bir tane açıklaması yok. Bu nasıl bir acziyettir. Bu nasıl Kastamonu’yu savunmaktır. Bu nasıl siyaset yapma halidir. Bu, biraz önce saydığım İl Başkanlarını örnek almıyorsa Doğan Ünlü bir an önce görevi bırakması gerekir. Metin Çelik, milli iradenin tecellisi, atanmış bakanın şehre geldiğinden haberi yok. Bunu da Kastamonuluların takdirine sunuyorum.
“ÖZÜR DİLEMEYE DAVET EDİYORUM”
“Dolayısıyla bizler bütün basın açıklamalarımızda söylediğimiz gibi, AKP’li makul ailelerin çocuklarını; ailelere, büyüklere ve özellikle gençlere bu ülkenin milli değerlerine ortak değerlerine savunmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi’ne davet ediyorum. Kendisini milliyetçi görenleri, kendisini muhafazakâr görenleri, bu partinin çatısı altında hem Kastamonu’yu hem ülkemizi hem de kendi geleceğimizi savunmaya davet ediyorum. Metin Çelik’i de şahsımdan ve bizlerden özür dilemeye davet ediyorum. Kendi kamera kaydını kendi basın toplantısını muhtemelen dinlememiş. Buradan bütün Kastamonululara yeniden bunları ifade etmek isterim”
İKİNCİ BÖLÜM
Hikmet Erbilgin, basın toplantısının ikinci bölümüne CHP’li Belediye Meclis üyelerinin KastaMall hakkında inceleme komisyonu kurulması talebinin gündeme alınmamasını eleştirerek şöyle başladı:
KASTAMALL
“KastaMall ile konuların araştırılması için bir komisyon kurulmasını talep etmiştik. Hem İGM’de hem de Belediye Meclisi’nde sizlerin oyuyla, millet iradesiyle seçilmiş olan muhalefet temsilcilerinin temsiliyetini sınırlandırma, sözlerini kısma gayretlerini hala görüyorum ve üzülüyorum. Belediye Meclis üyelerimizin bugüne kadar Belediye Meclisi’ne sunduğu hiçbir önergeye cevap verilmedi. Belediye Meclis üyelerimiz o gün verdikleri önergenin Belediye Meclisi’nde oylanmasını talep ettiler. Yüzyıllardır demokrasi geleneği halkın seçilmişleri tarafından gerek TBMM’ye, gerek, İGM’ye, gerekse Belediye Meclisi’ne sunulan her önerge en azından gündeme alınıp, alınmaması noktasında oylanır. Şaşkın bir Belediye Başkanı gördüğümü, şaşkın bir Şehr-i Emini gördüğümü, ne yapacağını bilmez bir Belediye Başkanı gördüğümü üzülerek ifade ediyorum. Kastamonu’nun başına gelen her musibetten, Kastamonu’nun yaşadığı her sıkıntıdan AKP Belediye Meclis üyesi Necati Atak’ın neden olduğunu, altında imzası olduğunu anlarım. Rant ilişkilerin bir parçası olduğunu anlarım. Haram yiyenlere göz yumduğunu anlarım. Ancak bu şehrin bir eğitimcisinin, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yurt’un tavrını anlamakta güçlük çektiğimi, o tablodan üzüldüğümü bilinmesini isterim. Meclis üyeleri halktan aldığı yetkiyle bir konuyu Belediye Meclisi’ne taşımış, Belediye Meclisi’nden bir inceleme komisyonu kurulup, kurulmaması noktasında bir oylama talep etmiştir. Ancak geçmişte verdikleri sözleri unutanlar, bugünde Cumhur İttifakı’nın bir parçası kaygısıyla buralardan kaçanların tarihin vicdanında, halkın vicdanında mahkum olduklarının bilinmesini isterim”.
KASTAMALL PROJESİ
Belediye hakkında eleştirilerine devam eden Erbilgin, şunları söyledi:
“7 bin 570 metrekarelik alan oradaki cami ve diğer alanların birleştirilmesi ile beraber toplamda 9 bin 522 metrekarelik bir alana ulaşmıştır. Beyt-ül Mal’a dokundurmayız diye geldiler, bugün kulaklarını kapattılar, gözlerini kapattılar, bilmiyorum, görmüyorum, duymuyorum… Bu halkın vicdanına mahkum olduğunuzda, bu halk size ‘Bu şehrin hakkını neden savunmadın’ dediklerinde, ‘O gün Cumhur İttifakı vardı, seçimden önce bir ak dedik ama sonra kara dedik. Gak dedik, Guk dedik’ demeyin. Halkın oyuyla seçilmiş Belediye Başkanı’nın seçimden önce söyledikleri konusunda dik durmasını talep ediyoruz. Kararlı olmalarını talep ediyoruz. Halkın hakkını savunmalarını talep ediyoruz. Halkın vicdanına sahip çıkmalarını talep ediyoruz.
“32 BİN METREKARE NEREDEN GELDİ?”
“KastaMall konusundaki eleştirilerine devam eden Erbilgin, şunları dile getirdi:
“Buranın emsal durumu 3’tür. Emsal 3 olunca 9 bin 500 metrekarelik bir alan olsa olsa 40 bin metrekare olur. Şu an neyi görüyoruz 77 bin metrekare inşaatı alanı olduğunu firma ilan etmiş. Yapı Denetim Firması yerinde inceleyecek. Belediye iskân vermek için inceleyecek. Rant için camiinin yerine değiştirmişler, hatta ihale sürecinde kamuoyu yararı gerekçesi oluşturmuşlar. Buranın inşaat alanı olsa olsa 45 bin metrekare olur ama 77 bin metrekare. 32 bin metrekare nereden geldi? Projeleri yan yana getirildiğinde ne yapılmak istendiğine belediye cevap verecek. Bunun araştırılması gerekiyor. Buranın Belediye eliyle kamu yararı anlamında incelemesinde fayda var. Sayın Belediye Başkanı ‘Ben belediyecilikten anlamam, bana bir yol yordam göster’ diyorsa, bakması gereken yer bunlar olabilir. İmar dışına çıkarılan alanların, dükkâna katılma ihtimali olabilir. Bu ihtimalleri belediyenin incelemesi gerekiyor. Biz bunları Ankara’da, İstanbul’da gördük. Şimdi sözlerinin arkasında durabilecekler mi? Önümüzdeki süreçte göreceğiz. Kastamonu’nun çocuğu asgari ücretle de olsa bir iş ararken, bir gecede trilyonları götürecek rantlar elde edemezsin. Biz bunun peşindeyiz. Kastamonu’da otel olmasından biz mutlu oluruz. Fakat kamuya ait bir arsanın 5-6 milyon bedellerle satılıp, önce kamuoyuna farklı bir görsel gösterip, bittiğinde farklı bir tablo ortaya çıkıyorsa, kamuoyu adına bu soruyu sormak bize helaldir. Bunun peşine düşmek de Belediye Başkanı’nın görevidir. Bizim Hakk’ın, haklının yanında olmamız gerekiyor. Kim bu memleketin hakkına sahip çıkıyor göreceğiz. Elbette ittifakına sahip ol, ama zalimliğe neden sadık oluyorsun? Usulsüzlüğe, haksızlığa neden sadık oluyorsunuz.”
CENGİZ MUHZİROĞLU