LGS’ye girmenin “isteğe bağlı” olması gösterdi ki ilk 8 yıl sonunda öğrenciler “yol ayrımı” denebilecek bir kavşağa geliyorlar, öyle ki, sınava girmeleri bile “nazik” bir üslup ile istenmiyor…
Toplum ise “duyarsız”, herkes ya kendi çocuğunun derdine düşmüş ya da dertsiz başının.
Eğitim sistemimizdeki “engelli koşu” ya da “elek” sistemini az buçuk tarif edeyim…
Tüm aşamaları bir bir geçen çocuklar yüksek öğretim kapısına varıyorlar; sosyal ve ekonomi yönünden dezavantajlılar ise aynı hedef uğrunda çok daha büyük emek ortaya koyuyorlar illa ki.
“Okul öncesi”…
Öğrencinin önünde iki seçenek var, “kamu” anaokulu ve “özel” anaokulu, ekonomisi güçlü olan ailenin çocuğu doğal olarak özel anaokulu seçeneğini değerlendirebiliyor, dezavantajlı ailenin seçeceği kamu anaokulu kendi içinde ikiye ayrılıyor, “müstakil” anaokulu ve herhangi bir okulun bünyesindeki “anasınıfı” olmak üzere, anaokulu kendi içinde “fiilen” yeniden ikiye ayrılıyor, “altyapı” ve “eğitim” olarak “tercihli” anaokulu ve “az tercihli” anaokulu, “tercihli” anaokulunun kayıtlarının çok daha önceden dolacak olmasını tahmin edebilirsiniz, (“kamu anaokulu” dediysem o da “paralı”, özel anaokulunu aratmayacak seviyede yerine göre, kulüptü, servisti el veriyor aylık ödemesi.
(Kastamonu’da okulöncesi halimizi yaz babam yazdım…
Ancak “sosyal ve ekonomi” açılarından adaletsizliği ilk defa yazıyorum.)
Öğrenciler “adil” olmayan okulöncesi eğitim sonrası “ilkokul” seviyesine geldiler mi geldiler…
Sosyal ve ekonomi yönünden durumu iyi olan ailenin çocuğu doğal olarak “özel” ilkokulun yolunu tutarken, kamu okulları yine kendi içinde ikiye ayrılıyor, altyapı ve eğitim tecrübesi olarak daha “tercihli” ilkokullar ve diğerine nazaran “az tercihli” ilkokullar, kamu ilkokulları kendi içlerinden yeniden ikiye ayrılıyor, “seçilmiş” sınıflar ve “diğer” sınıflar.
Okulöncesi ve ilkokul parkurların “adil” olmayan şartlarda eğitime tabi tutulan öğrenciler “ortaokul” kapısına geliyorlar…
İlkokul için geçerli koşullar ortaokul için de söz konusu, özel ve kamu okulları arasındaki ayrımı geçtim kamu ortaokulları arasındaki “fark” arşa değiyor, “sosyal ve ekonomi” şartları belirleyici, Kastamonu Merkez’de birbirine “beş benzemez” ortaokullar var mı var?
Ortaokul son sınıfta “gerçekler” su yüzüne çıkıyor…
Adil olmayan eğitim sürecinin faili olduğu “eleme” sonucunda öğrencilere “istersen sınava girme” denebiliyor, “hedefi” olan öğrenciler kamuoyunda “nitelikli okul” olarak ifade edilen okullara girmek için yarışırken, “elenmiş” öğrenciler “ikametgah” ile girebilecekleri okulların yolunu tutuyorlar.
(Köy okulları ile şehir okulları arasındaki farka hiç girmiyorum…
Yerine göre kapısında kaç farklı okul tabelasının yan yana sığdırılmaya çalışıldığı binalarda eğitim görmek için çırpınıyor öğrenciler.)
Çocuğun ileriki yaşamı bir anlamda ortaokul bitiminde çizilmiş oluyor…
Maçı geri çevirmek çok ama çok zor.
(Bir ortaokul için bile yetersiz binaya farklı kulvardaki ikinci bir ortaokul daha yerleştirip, her iki ortaokuldaki öğrencileri “mekan” anlamında mağdur etmek de garabetin ayrı boyutları…
“Sosyal ve ekonomik” etkenlere “siyasi popülizm” de ekleniyor bu safhada.)
Lise…
“Kalan sağlar” ile çıkılan lise yolculuğu da kamu ve özel okullarda ayrı yürüyor, tüm dezavantaj belirleyicileri yetmezmiş gibi bir de “coğrafya kaderdir” ekleniyor, Kuzeydoğu Anadolu’da birbirinden kopan “Kars, Ardahan, Iğdır” illerinin her birinde olan “spor lisesi” varken Kastamonu’da olmuyor misal, her neyse, “eğitmek ve öğretmek” yerine “test becerisi” üzerine kurgulu lise eğitimi sonucu öğrenciler yüksek öğretim kapısına geliyorlar, kimi gerektiği kadar kimiyse çok daha fazla emek sonucunda akademik kariyerlerine başlama olanağı yakalıyorlar, e tabii kamu yada özel üniversitelerde.
Sosyal, ekonomik, coğrafi şartlar ne kadar aleyhte olursa olsun başarıya ulaşanlar olmuyor mu oluyor…
“Kahraman” diyoruz onlara.
Anlaşılacağı üzere ülkemizde eğitime dair olan sorun tamamıyla bir “sistem” sorunu…
Eleştirmek ve değiştirmek için çaba sarf etmek yerine alkış tutanlar ise “şahsi” sorun.
Not: Kastamonu genelinde LGS’ye katılım oranı kaç oldu?…
Umarım “inadına” girmiştir öğrenciler sınava.
Düşerse düşsün ilin başarı ortalaması…
“Kel görünür” en azından.
MUSTAFA AFACAN