Orta Asya’daki Türk kültürünü inceliyordum, karşıma Ön Asya’daki “Orhun Anıtı” çıktı, Kastamonu Botanik Park’ında, harap vaziyette, yıkıldı yıkılacak…
Her şeyimizin “lafta” olduğunu bir kez daha anladım.
(Ne “devlette devamlılık”…
Ne “toplumsal hassasiyet”.
“Sinir ucu” hak getire…
“Sinir sistemi” kalmamış.)
İlimizin önceki valilerinden Enis Yeter (İsmine “Hakkı Ödenmez” dense yeridir aslına bakarsanız) şehrin yeşille olan ilişkisini “kültür” bağlamıyla sıkılaştırmak için “Botanik Park” projesine başladı döneminde, şehrin doğusunda, o vakit “şehir ormanı” misali Bakanlık projeleri henüz yoktu, şehir hayatı içine “doğa” mekanının “kültür” öğeleri ile katılmasının ülkemizdeki ilk örneklerinden biriydi…
“Doğa Kültür Köyü” örneğinde olduğu gibi, yerel kültürü yansıtan “bağ evi, serender, çeşme, kır kahvesi” misali öğeler bir bir yerleştirilmeye başlandı, kültür yürüyüşlerine öncülük edildi. Anadolu’nun “Türk yurdu” olmasındaki “öncü” rolüne istinaden olsa gerek, Vali Yeter “Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı” (TİKA) ile işbirliğine giderek park içine Orhun Anıtları’nı “sembolize” eden bir anıt dikilmesini sağladı. Çevre düzenlemesi ve ışıklandırması ile görülmeye değer bir anıt oldu.“Kastamonu Valiliği” ve “TİKA” işbirliğinde örnek bir “kültür” ve “vefa” projesine imza atılmış oldu.
Vali Yeter’in ilimizdeki görevinden ayrılmasıyla birlikte “Botanik Park” projesi rafa kalktı…
“Orhun Anıtı” da kaderine terk edildi.
Ne “yeşil”…
Ne “vefa”.
(Daha da trajikomik olan…
Hiç dilden düşürmediğimiz “Kültür Şehri Kastamonu”, “Türk Yurdu Kastamonu” söylemleri 2018 yılında “Türk Dünyası Kültür Başkenti” unvanı ile taçlandırıldı ve yıl boyu bu yönde etkinlikler yapıldı ancak “Orhun Anıtı” hiç akla gelmedi.
Vatandaş unuttu…
Devlet unuttu.)
Kastamonu Botanik Parkı’nın girişinde, kapının hemen solunda, çevre düzenlemesi “yerle bir”, taşı “harap” bir anıt göreceksiniz bugün…
Gözlerinize inanamayacaksınız.
“Harap”…
“Bitap”.
Ne “tüyü bitmemiş yetim hakkı”…
Ne “milli değer”.
Nutuk atmaya gelince…
Üstümüze yok.
Söz uçuyor…
Taş yerli yerinde duruyor.
Not: “İnsan bazen ne diyeceğini bilemiyor”…
Kastamonu’yu tanımlamak için kullanılacak tariflerden biri bu olsa gerek.
Madem onaramıyoruz…
Kaldıralım.
“Maddi” değeri anlam taşımıyor gözümüzde besbelli…
“Mana” değerine halel getirmeyelim bari.
Yazık etmeyelim…
Ne devletteki ne de kültürdeki “devamlılık” ilkesine.
MUSTAFA AFACAN