Covid 19 belası iyice azıttı. Artık nefesini tam ensemizde hissettiriyor. Dünyada ülkemiz, ülkede ilimiz maalesef ilk beşin içinde.
Bu virüs mü çok iyi biz mi çok kötüyüz?
Bu sorunun cevabını almak için babası baba dostum, kendisi benim dostum Ecz. İhsan Orkun Yılmaz ile bir söyleşi yaptık. Bu hafta sizinle onu paylaşmak istiyorum.
F.T. : Orkun bey kendinizi ve odanızı tanıtır mısınız?
İ.O.Y: Odamız Türkiye’de ki 54 Eczacı odasından biri olan ve 1980 yılında kurulan Kastamonu-Çankırı-Karabük illerine hizmet eden 288 üyesi ve 236 toplum eczanesi olan 26. Bölge Kastamonu Eczacı Odasıdır. 2015 yılından beride başkanlığını ben yürütmekteyim.
F.T. : Orkun bey genel olarak Pandemi ile mücadelede ülke ve il olarak durumumuz nedir? Biz bu sınavı geçebilecek miyiz?
İ.O.Y : 2019 yılının son çeyreğinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan kısa sürede dünyayı ve ülkemizi esir alan Covid 19 virüsü hayatımızı her anlamda etkilemiştir. Ülkemizde ilk vaka 11 Mart 2020 yılında görülmüş olup maalesef ilk kaybımız 17 Mart 2020 tarihinde bir Eczacı meslek büyüğüm olmuştur. İlk meslek şehidimiz Ecz. İhsan Giray’arahmet diliyorum. Covid 19 pandemisine tüm dünya gibi bizde hazırlıksız yakalandık. Yüzyılda bir görünen felaketlerden bizim neslimize de bu Covid 19 düştü.
F.T. : Türkiye’nin bu pandemi mücadelesinde eczacıların konumu nedir?
İ.O.Y : 31 Mayıs 2019 yılında eczacılar birinci sınıf sağlık kurulu statüsüne kavuşmuştur. Eczacılar halkın en yakın sağlık danışmanı olup hem hastalıkta hem sağlıkta halkın yanında olan sağlık kuruluşlarıdır. Pandemi süreci başladığında tüm sağlık birimleri, devlet otoriteleri, siyasi erkler nasıl mücadele edileceği konusunda ilk başta zorluklar yaşasa da DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) de telkini ile Maske-Mesafe-Hijyen üçlüsü öne çıktı.
F.T. : Peki biz bu maske-mesafe-hijyen kuralına tam uyuyor muyuz?
İ.O.Y: Virüs hava kabarcıklarının ağız ve burun yolu ile vücuda girmesi ile bulaşıyor. Maske bu bulaşı önlemede çok önem arz etmektedir. Pandeminin ilk aylarında talep fazlalığı ile arzda sıkıntı yaşansa da şu an maske ihtiyacı rahatça karşılanmaktadır.
Maske bir sağlık ürünüdür. Üretilmesi, özellikleri belli yönetmelikler ile belirlenmiş bazı şartlara bağlıdır. Ülkemizde insanlarımızı bu pandemiden koruyacak kalitedeki maskeler eczanelerde mevcuttur. Maalesef koruyucu özelliği olmayan maskelerin merdiven altı şeklinde tabir edilen yasal olmayan yollarla üretilerek satıldığına da şahit oluyoruz.
Eczanelerde sadece sağlık bakanlığı yönetmeliklerine uygun Meltblown’lu yani filtreli maskeler mevcut iken kırtasiyeci, market, benzin istasyonu yol üstü tezgâh v.b yerlerde satılan maskelerin menşei belli değildir.
Yani Sağlık Bakanlığı yönetmeliğine göre üretilmemiş bir maske bez parçasından öteye geçmez. Maske bir sağlık ürünüdür ve tedarik yeri eczanelerdir. Hatta bir maskenin kullanım süresi dört saattir. Dört saatte bir yenilenmesi gerekir.
F.T. : Birde tek kullanımlık olmayan yıkanabilen maskeler var onların korucuyu özelliği nedir?
İ.O.Y : Yıkanan maske olmaz, yıkanan bez olur. Hiçbir koruyuculuğu yoktur.
F.T. : Hijyen ve mesafe konusunda kriterler nedir?
İ.O.Y : Kalabalık ortamlara, kapalı mekanlara mümkün olduğunca girmeyerek mecbur kaldığımızda maskeli bir şekilde en az 1,5 metre mesafeden 10 dakikayı geçmeyecek bir süre içinde hayatımızı idame ettirecek ihtiyaçlarımızı karşılayacağız.
Hijyen için ise en önemlisi el temizliği. Sabun ile en az 20 saniye ellerimizin yıkanmalı buna imkân yoksa kaliteli bir dezenfektan ile eller sık sık temizlenmelidir. Dezenfektan Antiseptik özellikli olmalıdır. Güvenilir dezenfektanlarda yine eczanelerden temin edilebilir.
Bu pandemi mücadelesinde maske-mesafe-hijyenden taviz vermeden biran önce toplumun %70’nin aşılanması ile bilimsel bağışıklık sağlanmalı yoksa sürü bağışıklığı ile biz bu savaşı kazanamayız.
Eczacı dostum Orkun beye teşekkürlerimi iletiyorum.
Şuan sağlık sektörüne her birimiz destek vermek zorundayız. Çokta zor değil maskeni tak, kalabalığa girme, elini, kolunu yıka hepsi bu. Özellikle maske takmak artık kişisel korunmaktan ziyade bir vatandaşlık görevi haline geldi. Maskesini takmayan insan bırak konuşmayı selamı bile hak etmiyor.
Ama maskede maske olmalı, Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören’nın yaptığı bir araştırmadapandeminin başında, hiçbir filtreleme özelliği olmayan maske oranın yüzde 75 olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 95’e çıktığını belirlendi.Söz konusu raporda günlük üretilen 35 milyon maskenin yüzde 90’ının hijyen koşullarına uymadığı, yüzde 75’inin ise hiçbir filtreleme özelliği olmayan kumaşla üretildiği ifade edildi.
Hadi bakalım burdan yak.
Arkadaş, biz maske takıp virüsten mi korunuyoruz? Yoksa hiçbir işe yaramayan maskelerle bir maskeli baloda mıgeziyoruz?
Allah sonumuzu hayır etsin.
Feza TİRYAKİ