“Millî şair” lakaplı Mehmet Âkif Ersoy’un yazdığı ve TBMM’de 12 Mart 1921 tarihinde millî marş olarak kabul edilen şiirin, “İstiklâl Marşı”mızın 100. Yılı’nı kutlarken, Kastamonu’yu yakından ilgilendiren bir konunun altını çizmek istiyoruz. Öncelikle, daha önceki yazılarımızda “İstiklâl” kelimesini/sözcüğünü “^” işaretsiz yazarken şimdi niye işaretli yazdığımızı açıklamak zorundayız. Devletin yazım kurallarını belirlemekle görevli kuruluşu Türk Dil Kurumu, Yazım Kılavuzu’nda uzun zamandan beri “istiklal”i “^” işaretsiz yazıyor. L harfinden sonra gelen “a”nın, bazı istisnalar dışında (hâlâ gibi) “^” işaretsiz olarak yazıldığı pek çok kelime var. Ancak, TDK’nin Mart 2021 ayında yayımlanan Türk Dili dergisinin 831. Sayısı “Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı Özel Sayısı” olarak yayımlanmış bulunuyor. Bu özel sayıda, yıla mahsus bir ayrıcalık göze çarpıyor. Yediden yetmişe herkesin marşı doğru okuyup söyleyebilmesi için yeni alfabe kabul edildikten sonra yaygınlaşan yazılış biçimi esas alınmıştır. Biz de bu yazılışa bağlı kalmayı uygun gördük.
Mehmet Âkif Ersoy’un (Burdur Milletvekili) “Kahraman Ordumuza” ithaflı daha “Büyük Zafer” kazanılmadan, büyük bir güven ve inançla yazdığı şiirin millî marş kabulünden sonra bu kez Maarif Vekâletince beste yarışması açıldı. Yarışmaya 24 beste gönderildi. Şiir yarışmasına ise 724 şiir gönderilmişti. Besteler ancak İstiklâl Savaşı zaferle sonuçlandırılıp Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923’te kurulduktan sonra değerlendirilebildi. Maarif Vekâletinde (MEB) kurulan bir kurul 1924 yılında Klasik Türk Müziği bestekârı Ali Rifat Çağatay’ın bestesini beğendi. 1924-1930 yılları arasında Ali Rifat Çağatay’ın bestesiyle İstiklâl Marşı çalınıp söylendi. Söylenmesi zor ve melodik değildi. Yaygınlaşmadı. Beğenmeyenler çok oldu. Bunun üzerine, 1930 yılında Maarif Vekâleti Riyaseticumhur Musiki Heyeti (günümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) Şefi Osman Zeki Üngör’ün bestesini kabul etti. Bütün eğitim kurumlarında ve bandolarda marş bu besteyle çalınıp söylendi.
Besteci Osman Zeki Üngör’ün Kastamonu’yla ilgisini Türk Şekerciliğinin Öncüsü Araçlı Hacı Bekir Ailesi (2005-2008 yılları arasında genişletilerek üç defa basıldı) kitabımızda ve rahmetli ağabeyim Özdemir Tan’la birlikte kaleme aldığımız Gurur Kaynağımız Kastamonulular kitabımızda (Ankara 2005, C V, s.64-65) geniş şekilde açıklamıştık. Ayrıca Kastamonu ve Araç Haber gazetelerindeki bazı köşe yazılarımızda da yeri geldikçe hatırlatmıştık. “İstiklâl Marşı Yılı” dolayısıyla kısaca Osman Zeki Üngör’ü tekrar hatırlatmakta yarar görüyoruz. Kimdir Osman Zeki Üngör?
1880 yılında İstanbul’da doğdu. Babası, Araçlı ünlü şekerci Hacı Bekir’in oğlu Ali Şevki Bey’den torunu Hüseyin Bey, annesi ise bestekâr, santurî, Alb. Hilmi Bey’in torunu Nazmiye Hanım’dır.
Beşiktaş Askerî Rüştiyesinden sonra Muzıka-yıHümayun’da (kuruluşu 1826) öğrenim gördü. Dedesinin de desteğiyle çok iyi yetişti. Keman çalmayı öğrendi. Tosyalı SafvetAtabinen’den de ders alarak yeteneğini geliştirdi. Vondra Bey’den sonra Muzıka-yıHümayun’da (saray orkestrası) başkemancılığa yükseldi. Saray orkestrasında uzun yıllar başkemancılık yaptı. Bu görevine ek olarak İstanbul Erkek Öğretmen Okulunda müzik dersleri verdi. SafvetAtabinen’in 1917 yılında orkestra şefliğinden ayrılması üzerine bu göreve getirildi. Saray Orkestrası ile Berlin, Dresden, Münih, Budapeşte ve Sofya’da konserler verdi. Şubat 1918’den itibaren İstanbul’da halka her hafta senfonik konser verme geleneğini başlattı.
1923 yılnda T.C. kurulup başkent Ankara olunca saray orkestrası başkente nakledilip Riyaseticumhur Musiki Heyeti adını aldı. Osman Zeki Bey, şeflik görevine ek olarak 1924 yılında Ankara Cebeci’de kurulan Musiki Muallim Mektebinin de müdürlüğüne atandı. Emekliye ayrıldığı 1934 yılına kadar bu iki görevi başarıyla yerine getirdi. Musiki Muallim Mektebi 1936’da Konservatuvar olurken müzik öğretmeni yetiştiren bölümü Gazi Eğitim Enstitüsüne devredildi.
Emekliye ayrılınca İstanbul’a yerleşti. İstiklâl Marşı’nın bestesi yanında başka marş ve çocuk şarkısı besteleri vardır. 28 Şubat 1958 tarihinde İstanbul’da öldü. Cenaze töreninle özel izinle İstiklâl Marşı çalındı. Oğlu Ekrem Zeki Ün de (1910-1987) kemancı ve besteciydi. Ünlü piyanist, Devlet Sanatçısı Verda Ün’le evlenmişti.
Osman Zeki Üngör’ün İstiklâl Marşı bestesi, prozodi hataları (şiirle melodinin uyuşmaması) yüzünden çok eleştirildi. Ancak, Ali Rifat Çağatay’ın bestesi yanında kat be kat üstündü. Bando ve orkestrayla çalındığında etkisi büyüktü. Kendine güvenip bazı marş bestesi yapan besteciler çıktıysa da Üngör’ün bestesini aşamadılar.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde görev yaptığımız dönemde (1984-1997) İstiklâl Marşı bestesini eleştirenler daha iyisini besteleyip önümüze koyamadılar. Rahmetli Şef Hikmet Şimşek, en çok eleştirenlerden biriydi. Çok çırpındı. Saygun’u, Akses’i, Sun’u ve daha birçok besteciyi zorlamıştı. Sonunda vazgeçip bazı müzikçilerle (Aykal, Gökmen gibi) bir araya gelip prozodi hatalarını düzeltici bir İstiklâl Marşı icrası yaptılar. Çalıp söylettiler. Kültür ve Turim Bakanlığı plağını, kasetini Türkiye’ye dağıttı. Bu icranın yaygınlaşmasına çalışıldı. Gelin görün ki şimdi yine eski hamam eski tas. Yapılanlar unutuldu gitti. Devlette iktidarlarla birliktebazen iyi işler de değişebiliyor.
İstiklâl Marşı Yılı’nda Mehmet Âkif Ersoy’la birlikte (tabii onun kadar olmasa bile) Araç kökenli besteci Osman Zeki Üngör’ü de saygıyla, rahmetle anmak gerekiyor… Ruhu şad, mekânı cennet olsun!
NAİL TAN