Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, dün düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi, eleştirilere cevap verdi.
“BAKANLIKTAN ONAY GELDİ, BAŞLIYORUZ”
Deprem konusunda en öncelikli şeyin kentsel dönüşüm olduğunu ve bunun şehrin yeni yerleşim yerlerinden değil merkezinden başlamasının doğru olduğunu ancak bina sahiplerinin ve müteahhitlerin bu konuda gayret göstermediğine işaret edenVidinlioğlu, “Bunun mutlaka ve mutlaka ele alınması lazım. Biz diğer kurumlarla işbirliği içerisine vatandaşlarımızı depremle ilgili bilgilendirme yönünde çalışmaları başlattık” dedi; Nasrullah’la Kale arasındaki kentsel dönüşümün startını verdiklerini, bununla ilgili Bakanlık onayının geldiğini, çalışmalara hemen başlanacağınıaçıkladı.
CHP ve AK PARTİ’YE SİYASİ NEZAKET ÇAĞRISI
İttifakın ruhuna sadık olduğunu belirten Vidinlioğlu, su kesintileri ve karla mücadele konusunda yöneltilen eleştirilere cevap verirken, “Kavga, gürültü kimseye bir şey kazandırmaz. Herkesi siyasi nezakete davet ediyorum. CHP İl Başkanı’na, AK Parti yöneticilerine ve sempatizanlarına sesleniyorum, üsluplarınıza lütfen dikkat edin. Hele hele AK Parti ittifak ortağımız, sözlerine daha çok dikkat etmeli. Çünkü bu yolu birlikte yürüyeceğiz. Kastamonu için birlikte bir şey yapacağız. Ben o noktada gerekli hassasiyeti gösteriyorum. Aynı hassasiyeti ben de bekliyorum.” diye konuştu.
Kastamonu Belediye Başkanı Opr. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, dün düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi, açıklamalarda bulundu.
Başkanvekili Mehmet Yurt, Başkan Yardımcıları Necdet Karahasanoğlu ve Serkan Bahçacoğlu’nun katılımı ile makam odasında gerçekleşentoplantısında sözlerine üç ayların tüm vatandaşlara hayırlı olması temennisi ile başlayan Başkan Vidinlioğlu, “Üç aylar hepimiz için hayırlı olsun. Cenab-ı Allah bizi Ramazan’a ulaştırsın; bayramı birlikte eda edelim.Daha sağlıklı günlerde kucaklaşarak inşallah eskiden olduğu gibi bayramlaşırız. Fakat pandemi sürecinden dolayı öyle zannediyorum tedbirleri birazcık gevşetmekle birlikte aynı şekilde devam edeceğiz” dedi.
“Askerlerimize ne kadar
minnet uysak azdır”
Garaharekatına da değinen Vidinlioğlu, “13 şehit verdik. Cenab-ı Allah’tan şehitlerimize rahmet diliyorum. Şehitler bizim gönlümüzün bir köşesinde müstesna yerinde her zaman yaşayacaklar. Cenab-ı Allah da kutsal kitabımızda ‘Siz onları ölüler sanmayın onlar diridirler’ diyor. Vatanımızın her köşesi şehit kanları ile sulanmış özellikle Kastamonu bu anlamda çok özel bir yere sahip. Şehitler diyarı, evliyalar kenti. Hiç işgal görmediği halde en fazla şehit veren ilimiz. Onun için, şehitlik Kastamonu için çok ayrı anlam ifade eden bir kavram. Bizler sıcacık yataklarımızda yatarken vatan savunmasında can, kan verenler bizim bu rahatımızı sağlamak için oradalar. Onun için askerlerimize ne kadar minnet duysak, ne kadar şükranlarımızı ifade etsek yetmez. Tüm şehitlerimize böyle bir mübarek günde Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum” diye konuştu.
“Deprem için en öncelikli
şeylerden biri dönüşüm”
Vidinlioğlu, geçen hafta yaşanan deprem konusunda şunları söyledi:
“Şehirde kentsel dönüşüm çalışmalarını sürdürüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir deprem gerçeği yaşadık. Ölü fay dediğimiz inaktif durumdaki bir fayın aktif olması ile bir deprem meydana geldi. Artçı sarsıntılar da hala devam ediyormuş. Tabii deprem ülkenin gerçeği; bu noktada siz basın mensupları tarafından depremle ilgili bazı şeyler dile getirildi. Bu konuda bizim yaptığımız en önemli şeylerden bir tanesi Çevre Şehircilik Bakanımız da geldiğinde hemen Nasrullah’laKale arasındaki kentsel dönüşümün startını verdik. Ve ilk etapta da Sinanbey Parkı’ndan başlayıp eski belediye binasını da içine alan 80 küsur dönümlük yerin kentsel dönüşümle ilgili olarak çalışmalarını Bakanlığımıza sunmuştuk. Dün itibari ile onun kabulü ve onayı geldi. Rezerv alanını da TOKİ değerlendiriyor. ‘Bismillah’ deyip başlayacağız. Bu yeterli mi?Tabii bu elbette yeterli gelmez. Deprem için en öncelikli şeylerden bir tanesi bu dönüşüm. Biz belediye olarak her gelen projeyi deprem yönetmeliği açısından değerlendiriyoruz. Ve buna uygun olması da bir zaruret. Kanunun emri de böyle. Buradaki en önemli şeylerden bir tanesi hem vatandaşlarımız açısından hem bina yapan müteahhitler açısından hem de belediyemiz açısından hep en kolayı, boş bir arazide ya da para getirecek yerlerde müteahhitle anlaşılarak yapılan binalar. Şimdi kentin en son yerleşim yeri Mehmet Akif Mahallesi’nden önce Kuzeykent’ti.En son binaların yapıldığı yerdi,ama ilk kentsel dönüşüm oradan başladı. Aslında şehrin merkezinde o kadar çok yerimiz var ki. Buradan başlaması lazımdı. Mesela İsfendiyarbey Mahallesi. Neredeyse iki tane bloğa sığabilecek büyüklükte bir mahallemiz orası. Hepsini derleyip toplayıp bir araya getirebiliriz, ama burayla ilgili ne bina sahiplerinden ne de müteahhitlerimizden bir gayret var. Bunun mutlaka ve mutlaka ele alınması lazım. Biz diğer kurumlarla da işbirliği içerisine vatandaşımızı depremle ilgili bilgilendirme yönünde çalışmaları başlattık.”
“Logo çok basit ve
yalın olmalı”
Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan ve gelen tepkiler üzerine iptal edilen şehir logosu ile ilgili de bu konuyla ilgili herkesi memnun etmenin mümkün olmadığını ve logoyla ilgili mutlaka bir çalışmanın yapılması ve bu konuya şehrin dinamiklerinin de katılması gerektiğini söyleyen Başkan Vidinlioğlu, şöyle konuştu:
“Yine geçtiğimiz günlerin ana konularından biri şehir logosu idi. Konuyla bildiğiniz üzere ilgili çok sayıda tepki geldi. Tabii herkesin beklentilerine cevap vermek çok zor. Şehir logosu ile herkesin ortak bir konsorsiyum oluşturması da çok mümkün değil. Bu konuda siz basın mensuplarına da çok büyük bir görev düşüyor. Şehir logosu ile ilgili tartışmada kamuoyunu yönlendirme, kamuoyundan gelen tepkileri idareye ulaştırma bakımından basının böyle bir görevi var. Kimi kurumlarda görüyorsunuz küçücük bir işaret o firmanın logosu oluyor. Logolar çok basit ve yalın olmalı. Hiçbir logo Kastamonu’yu tek başına, ifade edemez. Mümkün değil. Ama o şehir logosunun altında herkes onunla ilgili başka görselleri kullanabilir. Şehir logosunun tanıtım toplantısında etraftan gelen tepkilere şöyle bir baktım. Kimisi Gideros bu logonun neresinde diyor, kimisi sarıkılçık neresinde, kimisi sarımsak neresinde, kimisi Abana bunun neresinde, kimi Şeyh Şa’ban-ı Veli bunun neresinde diyordu. Kimisi Nasrullah neresinde, kimisi kale neresinde diyordu. Böyle bir şehir logosu olmaz. Bunların hepsini bizim logonun içerisine yerleştirebilmemizin imkânı yok. Dünyada bütün bu işle ilgili insanları da bir araya getirseniz bir logoda bunların hepsini bir araya getirme imkânı yok. Şehir logosunun ne olduğu hususunda sizlere de büyük görev düşüyor. Beni asıl üzen şey hemen hemen herkesin bu konuda bir fikrinin olması. Beğenip beğenmemek ayrı bir şeydir. Beğeniye sunarsınız. Beğenilir ya da beğenilmez, fakat her konuda herkesin fikrinin olması karmaşayı da beraberinde getirir. Ben alanım olmayan hiçbir konuda yorum yapmam. Çünkü bilmediğim bir konudur. Logo ve tasarım işi de böyledir. ‘Ben bu logoyu beğenmedim’ deme hakkına ebetteki sahipsiniz. Ama logo ile ilgili herkesin kafasından geçen şeyler olabilir. Mümkün olduğunca şehir adına bunu kolaylaştırmak için bir takım ifadeler kullanılmalıdır. Logoda en çok gündeme gelen konu ayı oldu. Kimisi şehrin logosu bu olmalı diyor, kimisi de affedersiniz ‘bunu hangi ayı aklına getirdi’ diye eleştiride bulunuyor. Bunlar düzgün ifadeler değil. Olur ya da olmaz ayrı bir konu. Bilindiği üzere komşu şehrimiz Bolu’da belediye başkanı 10 metrelik ayı heykeli dikileceğini açıklamıştı. Şehirden gelen tepkiler üzerine vazgeçtiler. Şimdi geyiğe dönmüşler. Beşiktaş’ın sembolü kartal, Galatasaray’ın sembolü aslan, Fenerbahçe’nin sembolü kanarya, Trabzon’unkine bir ara Anadolu kaplanı denilirdi, Bursa’nın timsah. Herkes bir şeyleri kullanıyor. Ayı ise Berlin’in ve Rusya’nın simgesidir. Ayıya bir taraftan baktığınızda gücü kudreti temsil eder, diğer taraftan bakınca da kabalığın ifadesidir. Bu sizin nereden baktığınızla ilgilidir. Dolayısıyla logoyla ilgili mutlaka bir çalışmanın yapılması ve bu konuya şehrin dinamiklerinin de katılması gerekiyor.”
“4.5 milyon liralık
borç yapılandırıldı”
Belediyenin yapılandırmaları ile ilgili de bilgi veren başkanVidinlioğlu şu bilgileri paylaştı:
“2 bin 504 adet yapılandırma yapmışız. 33 farklı gelir kalemi dahilinde 4 milyon 538 bin liralık borç yapılandırılmış. Bina vergisi, kira gelirleri, su işletme hasılatı ve vergi para cezaları da bu doğrultuda yapılandırıldı. Vatandaşlarımızın ödeyebilecekleri şekilde kanunlar çerçevesinde gerekli taksitlendirmeler sağlandı. Yapılandırmaya dahil olan vatandaşlarımız bu kapsamda borçlarını ödeyecekler.”
“Su kesintileri üzerinden
kimse siyaset yapmasın”
Şehirde yaşanan su kesintileri hakkında da açıklama yapan Başkan Vidinlioğlu, “Geçtiğimiz günlerde şehrin kuzey bölgesinde 3 günlük bir su kesintileri oldu. Eleştirmek herkesin hakkı, ama kusura bakmayın orada 3 gün boyunca mesai harcayan emekçi kardeşimizin hakkını da kimseye yedirtmem. Bu ana hatta meydana gelen bir arızadan kaynaklandı. Sürekli bilgilendirme de yaptık. Bunun üzerinden kimse siyaset yapmasın. Doğru değil, çünkü hiç kimse bir başkasının suyunun kesik olmasından zevk almaz. Hele hele pandemi sürecinde insanın suyunun kesik olması kadar kötü bir durum yok, ama 3 gün arkadaşlar gece gündüzlü uğraştılar. Ben yanlarındaydım. Başkan yardımcılarımız sahadaydı, meclis üyelerimiz sahadaydı. Sürekli bilgilendirmeler de yaptık”ifadelerini kullandı.
“Laf değil, hizmet üretiyoruz”
Kar mücadelesi ile ilgili de bilgi veren Vidinlioğlu, bu noktada gelen eleştirilerin yanlış olduğunu ifade etti ve şöyle konuştu:
“Cumartesi gecesi kar yağışının başlamasıyla birlikte ekipler aralıksız 60 saat planlanan program çerçevesinde çalıştı. Biz belediye olarak laf değil hizmet üretiyoruz. Doğal olarak yoğun kar yağışının olduğu yerlerde tekrar kar yağdı. Yeniden buralar temizlendi. Tuzlama çalışması yapıldı. Kaldırımlara solüsyon sıkıldı. Sokak hayvanlarımızın beslenmeleri yapıldı ve bir koordinasyon çerçevesinde bunları yaptık. Dünyanın her yerinde bir anda her noktaya ulaşmanız mümkün değil. Lakin belirli önceliklerle hareket edilir. Anlamak isteyen zaten bunu anlıyor. Lakin siyaset yapalım, konuşalım ne olursa olsun anlayışı kimseye fayda sağlamaz. Arkadaşlarımız günde 3 vardiya şeklinde çalışıyor. Her vardiyada 100 kişi çalışıyoruz. 18 iş makinesi devrede. Lojistik destekteki makinelere saymıyoruz. Açık olmayan yolumuz yok. Dün akşam saatleri itibariyle ve bugünde devam edecek kaldırım ile yol kenarlarında temizlikler başladı.”
“Herkes kendi yönettiği
belediyelere baksın”
Vidinlioğlu, kar mücadelesi sırasında Kastamonu’da olmamasını eleştiren CHP İl başkanı Hikmet Erbilgin’i şöyle cevapladı:
“Pazar günü öğlen Polonya’ya uçtum. Pazartesi gecesi de geri döndüm. 1,5 gün yolculuk yaptım. 3 saatlik uykuyla bu yılın Yunus Emre yılı olması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımızın da önerisiyle Belediyeler Birliği tarafından organize edilen Malatya Büyükşehir Belediye Başkanının olduğu, Kuzey Kıbrıs Belediyeler Birliği başkanının olduğu, Kuzey Kıbrıs’tan 15’ten fazla belediye başkanının olduğu, Makedonya’dan, Bosna Hersek’ten, Azerbaycan’dan belediye başkanlarının olduğu bir toplantıya iştirak ettim. Salı günü akşam saatlerinde de Kastamonu’ya geri döndüm. Yokluğumuzu fırsat bilen bazıları siyaset yapmak üzere evirmiş çevirmiş. Ben sahada çalışan bu kadar personelimize laf söyletmem. Hem ‘emeğin, emekçinin yanında olacağım’ diyeceksiniz, hem de emekçinin bütün çabalarını göz ardı edip bunun üzerine siyaset yapacaksınız. Bu yakışır bir durum değil. Şimdi herkes her şeyi söylerken dikkat edecek. Bende onun tabiri ile söyleyeyim:‘Hangi ara insafını kaybettin? Hangi ara vicdandan bu kadar uzaklaştın? Hangi ara emekçinin hakkına bu kadar kayıtsız kaldın? Hangi ara sen bu işleri öğrendin böyle?’ Bu her şeyden önce bu kadar insanın emeğine saygısızlıktır. Bir defa herkes kendisine yakışanı yapsın. ‘Belediye, kar ile mücadelede sınıfta kalmış’… Sayın Erbilgin böyle diyor. Nereniz açıkmış. Ben Salı günü Ankara’daydım, Sayın Mansur Yavaş’ın açıklaması vardı. Normalin dışında bir kar yağışı yağdı. Aralıksız 25 saat kar yağdı. Ona rağmen bizim açık olmayan hiçbir noktamız yok. Bazı ara sokaklarla ilgili temizlikler zaman alıyor, ama ana arterler açıktır. Fakat Mansur Yavaş açıklamasında ‘kar ile mücadele ekibi kuruyorum’ diyor. 2 sene olmuş, daha yeni mi kuruyorsunuz? Ankara’ya gidip de oraya bir baksaydınız. Şimdi herkes kendi yönettiği belediyelere baksın. Herkes kendi partisinin belediyelerine önce bir baksın. İstanbul’da da keza böyle. Kepaze bir durum var, görüyoruz. Herkes bir laf söylerken önce dikkat edecek. Hangi ara vicdanından uzaklaştın, hangi ara emekçinin hakkına bu kadar kayıtsız kaldın. Hangi ara sen bu işleri öğrendin de konuşuyorsun. Her şeyden önce bu kadar insanın emeğine saygısızlıktır. Benim Polonya’ya gitmemi eleştiriyorsun, ama hentbol takımımızın maçı 30 ülkeden canlı yayın yapıldı. 30 ülke Kastamonu Belediyesi Hentbol Takımı diye bahsetti. Ne yapalım, Belediyemizi hentbolda kader maçında yalnız mı bırakacaktık? İzin mi alıp gidecektik? Belediye bir ekip işi, başkan yardımcılarımızın hepsi burada, personelimiz sahada görevinin başında.”
“İttifakın ruhuna sağdığım”
Kendisini asıl üzenin bazı sosyal medya yorumları olduğunu söyleyen Başkan Vidinlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ortada bir ittifak var. Bende ittifakın ruhuna sağdığım. Genel Başkanımız özellikle ittifak noktasında çok hassas. Bazı açıklamalar yapan arkadaşlarımız zannetmesinler ki, söyleyecek sözümüz yok. Bir önceki dönem Belediye Başkanı Tahsin Babaş’ın, karla mücadele ile ilgili basın toplantısını istiyorsanız, arşivlerde mevcut. Hatta bu kadar yoğun bir kar yağışı da yoktu. O günde belediyeye yüklenilmiş. Fakat o gün Tahsin Bey’i savunan insanların, bugün benim karşımda sosyal medyadan atışta bulunmaları çok da sağlıklı ve doğru bir durum değil. Bir defa şunu hazmedin. Bir seçim yaşandı ve bitti. Bende seçilmiş Belediye Başkanıyım. İşin enteresan tarafı işin ucunda ittifak var. Kastamonu’da ittifak yoktu, yarıştık. Yarışı da biz kazandık. Bu, bu kadar net. Bugün Sayın Bakanımız gelecek ve ben Bakanımızı karşılayıp, eşlik edeceğim. İttifakın ruhunu içine sindiremeyenler, lütfen yazmasınlar. Bu iş doğru değil. En fazla beni üzen şu, Sayın Cumhurbaşkanımızla çekilmiş resminin profil resmi yapan insanların, particilik adına, sempatizanlık adına bazı şeyleri paylaşmalarını anlayabiliyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim de Cumhurbaşkanımız. Bende çok seviyorum. Benim talebeliğimin son dönemlerinde kendisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı idi. O dönemin en büyük ifadelerinden birisi ‘Kutsal İttifak’ idi. Temelleri o günlerden atılmış, böyle bir birlikteliğin bugün devam etmesi kaçınılmaz. Daha belediye seçimlerine 3 yıl var, genel seçimlere 2 yıl var. 3 gün sonramız bile belli değilken, 3 sene sonranın, 2 senenin sonranın hesabıyla bugün pozisyon alıyorsunuz. Belki Türkiye siyasetinde seçimlere tek liste gidilecek. Daha bunlar bile belli değil. Çünkü siyaset ihtiyaçlara cevap verebilme işidir. Devleti yönetirken, ihtiyaçlar ne yönde ise, ona göre davranırsınız ve ona göre bir pozisyon oluşturursunuz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bundan doğmuştur. Dün parlamenter sistem vardı, bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var. Yarın belki de 2 parti seçime girecek ya da 2 blok seçime girecek. Şimdi bugünden ittifakın ruhuna aykırı bir takım ifadeler kullanmak da kimseye bir şeyler kazandırmaz. Fakat hazmedemediğim asıl şey AK Parti’nin idari kadrosunda yer alıp, sosyal medyadan paylaşım yapan şahsa diyorum. Bunlar ittifak münafıkları ya imanları tazelesinler, ya da ‘Bu iş yanlış oldu, ben yanlış yaptım desinler’ ya da bulunduğu mevkilerle ilgili Sayın AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü gereğini yapacaktır. Çünkü bu konu gerçekten hoş bir durum olmadı. Çünkü ben bugüne kadar ağzımı açıp da ittifak ruhuna aykırı hiçbir şey söylemedim. Fakat böyle fevri çıkışlar doğru değil. İnşallah bu arkadaşlar kendilerine çeki düzen verirler. Fakat yazılan yazılar kalıyor. Bunlar 3 gün sonra yol, su, elektrik olarak sizlere geri döner. Bu işi böyle yapmayın. Doğru yapmamış olursunuz. Belediye burada, ben de buradayım. Söyleyecek sözünüz varsa, buyurun söyleyin, eleştiriniz varsa yapın, öneriniz varsa verin. Fakat böyle takım tutar gibi particilik yapıp da, karşınızdakinin her yaptığını kötü demek, doğru değil demek siyaset yapmak değil. O zaman bir farkınız olmaz. Muhalif olmak demek, yapılanları hep kötülemek değil. Herkes yapacağı şeyleri söylesin, onun üzerinden siyaset yapsın. Bunu yaptığın zaman da hem Kastamonu adına da güzel şeyler yapmış oluruz, hem de gelin geleceğimizi birlikte inşa edelim. Kavga, gürültü kimseye bir şey kazandırmaz. Şahsım ve belediye ile ifadeler kullanılırken, herkesi siyasi nezakete davet ediyorum. Yoksa bende misli ile cevap veririm. Çünkü bende usul kısasakısasdır. CHP İl Başkanı’na, AK Parti yöneticilerine ve sempatizanlarına sesleniyorum, üsluplarınıza lütfen dikkat edin. Hele hele AK Parti ittifak ortağımız, sözlerine daha çok dikkat etmeli. Çünkü bu yolu birlikte yürüyeceğiz. Kastamonu için birlikte bir şey yapacağız. Ben o noktada gerekli hassasiyeti gösteriyorum. Aynı hassasiyeti bende bekliyorum.”
“Atatürk sağ olsaydı
elinde sopayla
hepsini kovalardı”
Başkan Vidinlioğlubasın toplantısındaki açıklamalarını şu sözlerle noktaladı:
“MHP’ye terör noktasında hiç kimsenin söyleyeceği bir tek lafı bile olmaz. Bizim baştan beri çizgimiz bellidir. Herkes elindeki bilgiye göre konuşur ve paylaşır. Ben o dönemde çok imtinalı açıklamalar yapardım, yine aynı şekilde devam ediyorum. Gelen bilgilere göre devlet pozisyon alır. Onun için dış ilişkiler, terör kimsenin aklına geldiği gibi konuşabileceği konular değildir. Terör ile arasına mesafe koyamayanlar hüsrana uğrayacaktır. Bu aziz millet kimin ne olduğunu iyi biliyor. Sayın Erbilgin CHP adına bir takım açıklamalar yapıyor ama hangi CHP?
Bir tarafta sosyalistler, bir tarafta Kemalistler, bir tarafta ulusalcılar, bir tarafta mezhep üzerinden siyaset yapanlar, bir tarafta gizli Kürtçüler, öyle zannediyorum ki, yeni CHP’nin karakteristik özelliği… Rahmetli Atatürk sağ olsaydı, partinin de bu halde olduğunu görseydi, elinde sopayla hepsini kovalardı. CHP açıklamalarında net olarak devletten yana tavır koymak zorundadır. Bu önceden böyle idi. ‘Terörle arasına mesafe koyamayanlarla benim aramda mesafe var’ diyebilmeli. Demediği müddetçe de bu sıkıntılar yaşanacak gibi duruyor.”
Cengiz MUHZİROĞLU