Daday havalisinden emektar bir çiftçi ağabeyim aradı, “Amasya’dan budama ustaları geldi, meyve ağaçlarını budattırıyoruz, memlekette budamacı bile kalmadı, tarım öldü” dedi ve başladı zehir zemberek feverana…
Usulca kapattım telefonu.
Yürek dayanmıyor anlatacaklarına…
Kulak duymazsa, gönül katlanır.
Geçtiğimiz Eylül ayında “Kastamonu Elmasını Kaybediyoruz” başlığı ile yazdığım yazı aklıma geldi…
“Evvel zaman ülkemizin meyve depolarından biriydik, ürettiğimiz katma değer zengini ürünlerimiz Avrupa limanlarına inerdi, gel zaman git zaman, limanlar yerli yerinde ama bizde meyve kalmadı. Varlık içinde yokluğa hapsettik kendimizi… Bahçe ile uğraşacak ne nitelikli ne de niteliksiz emek kaldı bölgede. Budamacı dışarıdan geliyor varın siz hesap edin.”
Budama mevsimi geldi…
Amasya’dan budama ustaları geldiler şehrimize.
Gerçi Amasyalı budama ustalarının da ekmekleri tehlikede, birkaç sene daha gelirlerse ne mutlu onlara, pasta her geçen gün küçülüyor çünkü…
Meyve bahçeleri yerlerini mısır tarlalarına bırakıyor bir bir.
Ağaçlar odun oluyor…
Araziler yem bitkisi tarlası.
Yerli tohumun tüm izi siliniyor…
Yabancı ve hibrit tohum cehennemine dönüyor Kastamonu.
Amasyalı işlerinin erbabı budama ustaları ilimize toplu meyve bahçeleri için geliyorlar…
İşlerini hakkıyla yapıp ağaçlara üreme gücü katıyorlar.
Ya “ticari” önceliği olmayan bahçelerdeki yahut kıyılarındaki meyve ağaçları ne olacak?..
“Odun” olacak.
Budamacı eksiği, kırsal üretim ekosisteminin yaşadığı sorunlar göz önüne alındığında bir “sonuç”…
Kangrenleşmesiyle birlikte, “ayak sürüyen” ekosistemin hepten nefesini kesen bir “sebep”.
“Budama” üzerine yazı yazılır mı?..
Tarım namına ilk yazılacak yazı belki de.
Budama, atın nalındaki çivi öneminde çünkü…
Savaş kaybettirir eksiği.
Budama yoksa…
Köyde tarım yok.
Budama yoksa…
Şehirde kaliteli bir “yeşil alan” yok.
Not: “Köye kız vermiyorlar” yahut “kız babalarını razı etmek için şehirden ev kiralayıp, düğünden sonra evi boşaltarak gelini köye getirme” mevzusunu sonra yazarız…
Halimize hem güler hem ağlarız.
Kırsal üretimin bitmesinin hem sonucu hem de nedeni bu “sosyolojik” tabanlı konular…
Üzerinde çok kafa yormak lazım.