“Marka şehir” ile “kimlikli kent” kavramlarını ölçüp biçerken, ister istemez 20 yıl önceye gittim, kamu ve sivil paydaşların ülkemizde topyekun “kültür mirasını koruma” seferberliği başlatmak için karaya ayak bastıkları “liman kenti” Kastamonu yeniden hatırıma geldi…
Bir ferahlık içime doldu.
3-4 Haziran 2000 tarihlerinde, T.C. İçişleri Bakanlığı’nın önerisi ve Kastamonu Valiliği’nin ev sahipliğiyle, “ÇEKÜL, Mimarlar Odası, Marmara Boğazları Belediyeler Birliği, Kastamonu Valiliği” işbirliğinde “Kültürel Değerlerin Korunmasında Yerel Yönetimlerin Rolü ve Sorumluluğu” konulu sempozyum düzenlendi…
Kastamonu İl Özel idaresi Mahalli İdareler Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda yapılan toplantıda dile getirilen görüş ve öneriler, İçişleri Bakanlığı tarafından “Kastamonu Bildirgesi” olarak ilgili kişilere, kurumlara ve kamuoyuna ilan edildi.
“Kastamonu Bildirgesi” Haziran 2000’de yayımlandı…
Temmuz 2000’de “Tarihi Kentler Birliği” kuruldu.
“Kastamonu Bildirgesi” 4 ana başlık altında toplanan “kapsamlı” bir“yol haritası”…
Kültürel mirasın korunmasına yönelik “anayasa”.
Başlıkları aşağıya aldım, tamamını okumak isteyenler, Kastamonu Valiliği tarafından yayımlanan “Koruma Kültürü ve Kastamonu” kitabını da okurlarsa menfaatli çıkarlar…
“1- Tarihi ve kültürel çevrenin korunduğu ve yaşatıldığı ortamlar, yurttaşlık bilincinin gelişmesini, toplumsal aydınlanmanın güçlenmesi de sağlarlar.
- Tarihi ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik kaynakların ve olanakların dağınık değil, topluca ve bir öncelikler planlaması kapsamında değerlendirilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
3- Tarihi ve kültürel mirasın korunmasındaki yerel potansiyellerin bütünleşmiş olarak yaşama geçirilmesi için kurumsal ve yönetsel çalışmalar kent ölçeğinden “havza boyutlarına” taşınmalıdır.
- Kültürel mirasın korunması, gelişmeyi içeren bir değişimin engeli değil, esin kaynağı ve ön koşuludur. bu nedenle geleceğe dönük tüm stratejilerde temel hareket noktası da “tarih içindeki değişimin bellek değerlerini” korumak olmalıdır…
Sonuç paragrafındaki “çağrı” bugün de geçerli…
“Kastamonu’da başlatılan süreç, herhangi bir koruma kampanyası değil, 2000’leri kimlikli, kültür değerlerine yabancılaşmayan ve uygarlık sürecinde geçmişin tüm birikimlerinden güç alarak daha ileriye ulaşma hedefini kucaklamış bir ülke ve toplum olma yürüyüşüdür. Bu yürüyüşe herkesin katılmasını bekliyoruz…”
Katılalım bu yürüyüşe…
“Kimlikli kent” Kastamonu için.