- Kamu görevinden emekli olduktan sonra baba mesleğine devam edip Kastamonu’nun marka olmuş iplik fanilasının üretimi için kolları sıvayan Kaypoğgil lakaplı Mustafa Özeren’in en büyük yardımcısı, 1953 model Alman Malı Dubye (Abnahme-stompol)örme makinesi…
Mustafa Özeren, kamu görevinden emekli olduktan sonra Kastamonu fanilasını yaşatmak, baba mirası mesleği korumak için kolları sıvamış ve işini inançla sürdüren saygın bir üreticimiz.
“Kaypoğgil” lakabıyla bilinip tanınan Özeren, Hepkebirler Mahallesi, Mutaflar Çarşısı Sokak’ta yer alan ve soyadını taşıyan işyerinde babadan miras fanila, içlik ve diğer benzeri ürünlerin imal ve satışını çeyrek yüzyıldır sürdürüyor.
Pamuk ipliğinden doğal ve sağlıklı iç giyim üretimi işini rahmetli babası Hacı Mehmet Özeren’den öğrendiğini söyleyen Özeren Fanila’nınsahibi Mustafa Özeren, aileleriyle özdeşleşmiş işi hakkında şunları söylüyor:
“1920 doğumlu olan rahmetli babam pamuktan iç giyim fanila ve altlık örme işine 1960 yılında başladı. 1995 yılında hasta olmadan iki ay önce de bu örme işini bıraktı. Bıraktıktan 2 ay sonra ise vefat etti. Ben bu mesleği babamdan okul yıllarında öğrendim. İlk olarak ortaokulu okurken bu işe başladım. Ardından da lise yıllarında devam ettim. O yıllarda babam ortaokulda okurken bana haftalık 25 kuruş veriyordu. O da bana yetmiyordu. Daha önce günde 2-3 ürün örerken lise yıllarında çok harçlık almak için 4-5 tane örmeye ve 40-50 kuruş para almaya başladım. Bu parayı alınca da pastanenin yolunu tutardım. O yıllarda Boyacılar aralığının başında, Cumhuriyet Caddesi üzerinde Hacı Ömer Bey’in meşhur pastanesi vardı. Çok ünlüydü. Su muhallebisi, pasta gibi ürünler satardı. Bunları çok severdim, arkadaşlarımla birlikte her fırsatta oraya giderdik.. Bu mesleği böyleceharçlık elde etmek için o yıllarda öğrenmiş oldum.
Ben 1949 doğumluyum. İsmailbey Mahallesi’nde yaşıyorum. Şimdiki adı Sosyal Güvenlik Kurumu olan Sigorta Kurumu’nun muhasebesinde Mutemet Veznedar olarak çalıştım, 1995 yılında emekli oldum. Liseden sonra ara verdiğim baba mesleğine tekrar devam ettim. Eşim öğretmen emeklisi, oğlum Belediye’de, kızım da Kargaz firmasında çalışıyor. Çocuklarım bu işi öğrenmek istemedi. Ama eşim istemişti. Ona da bu süreçte öğretmek nasip olmadı. Eşim bu yüzden bana kırgın, onun içinde çok üzgünüm. Şu anda yok olmaya yüz tutmuş bu mesleği benimle birlikte 4 kişi yapıyor. Bende, şehrimizin adıyla anılan, marka olmuş bu ürünün yaşaması için, emekli olduktan sonra babamın 1954’de almış olduğu 1953 model Alman Malı Dubye(Abnahme-stompol) marka örme makinesinin yeniden başına geçtim; 25 yıldır da devam ettiriyorum.
Pamuk ipliği kullanarak yaptığımız ürünlerimizde kesinlikle naylon karışımı yoktur. Bu yüzden de yaşlı ve gençler tarafından çok tutuluyor. İl dışından gelenler de bu ürünlerden alıyor. Bize ölçü vererek satın alanlar oluyor.Ölçüsü verilen ördüğümüz ürünleri kargo ile adreslerine göndererek de hizmet veriyoruz. Müşterilerimizin bazıları alt üst takım alıyor, bazılara da fanila veya altlık, yazın da atlet türünde ürünler almayı tercih ediyor. Üretene, üretim yapana her zaman iş var. Bu mesleği çocuk yıllarındaki o heyecanla sürdürmeye devam ediyorum ve temiz olan sağlıklı ürünleri ürettiğim bu mesleğimi de, çalışmayı da çok seviyorum. Bir meşgale oluyor, beni de zinde tutuyor. Ömrüm yettiğince de ekonomik gelirde elde ettiğim bu mesleğimi sürdürmeye devam edeceğim.”
Cengiz MUHZİROĞLU