Suat Cumali Güngör’le söyleşi / Emin Arık
Kastamonu’nun güzelliklerini ölümsüzleştirenler
Kastamonu’da fotoğraf sanatı adına her şeyin bolca olduğunu; ama ilimizin sesini fotoğraf anlamında duyuracak bir kurum olmadığını düşünen, gören bir grup fotoğraf sevdalısı bir araya geliyor, hem fotoğraf çekmek için dağ bayır dolaşıyor; hem de kurumsallaşmanın yollarını arıyorlardı. Bu gruptan Fahri Özbek, bir gün “Vali bey sizi toplantıya çağırıyor” dediğinde grubu bir heyecan sarıyor. Valilik Kent Tarihi Müzesi’nde zamanın Valisi Nurullah Çakır başkanlığında bir araya gelen fotoğraf sevdalısı bu 3-5 kişi, 2007 yılında Kastamonu Fotoğraf Topluluğu’nu (KASFOT) oluşturuyorlar.
İlk kıvılcımı işte o gün parlayan topluluk, bugüne kadar hızla büyüdü. Her hafta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinde Dr. Fazıl Karakaşlar’ın ev sahipliğinde toplantılar yaptılar. Fotoğraf gezileri, sergiler vb. etkinliklerle adını duyurdukça giderek daha da güçlendiler. Artık Kastamonu’da da fotoğraf adına söz sahibi bir oluşum vardı ve her geçen gün daha çok kişi tarafından tanınıyordu.
2010 yılında il dışından gelen fotoğrafçıların da önerilerini dikkate alarak bir “Fotoğraf Buluşması” kararlaştırıldı. Birçok fotoğrafçı tarafından “Türkiye’de yapılan en büyük organizasyon” olarak tanımlanan, il dışından 300 fotoğrafçının ve Türkiye’nin tanıdığı önemli fotoğraf ustalarının davet edildiği bu etkinliği, fotoğraf gönüllülerinin destek ve gayretleri ile başarıyla gerçekleştirdiler. Henüz resmi anlamda bir statüsü olmayan ve tamamen gönüllülerden oluşan topluluğun yaptığı bu etkinlik, büyük bir özveri örneği olarak hafızalarda yerini aldı. Bu etkinlikle birlikte KASFOT, adını tüm Türkiye duymuş oldu.
KASFOT giderek markalaşıyordu. Resmi bir statü kazandırılması gerektiğini düşünerek 11 Ocak 2011 tarihinde “Kastamonu Fotoğraf Sanatı Derneği” Suat Cumali Güngör başkanlığında bu bir avuç fotoğraf sevdalısı tarafından kuruldu. Derneğin kısa adının da yine “KASFOT” olarak kalmasına karar verildi.
- Genel Kurulu’nu 2014 başında gerçekleştirilen dernek, geçen süre içerisinde birçok başarılı çalışmaya imza attı. Kendi mülkü olan bir dernek merkezine kavuştu. 2015-2016 öğretim yılında ortaöğretim öğrencilerine yönelik fotoğraf yarışması düzenlenmesine öncülük etti ve halen de çalışmalarını sürdürüyor.
Önce 2011 “Sahil İlçeleri Fotoğraf Buluşması”nı gerçekleştiren, 300 fotoğrafçıyı sahildeki dört ilçede misafir edip büyük bir organizasyona imza atan KASFOT, her iki etkinliği kitaplaştırdı ve ilgililere ulaştırdı
Fotoğrafa olan ilgiyi daha da artırma ve ilimizde fotoğrafçılığın gelişmesi adına 12. dönemi tamamlanan temel eğitim kursları da açtılar.
Başta İstanbul olmak üzere Ankara, Bursa, Giresun, Çorlu ve Kastamonu’da üyelerin çalışmalarından oluşan sergiler açarak ilimizin tanıtımına katkı; her ay gerçekleştirilen fotoğraf sunumları ile hem usta fotoğrafçıların çalışmalarını görme, hem de üyelerine kendi çalışmalarını gösterme imkanı sağladılar.
Yine her ay yapılan fotoğraf gezileriyle hem ilçelerimizi, hem de yakın illerimizi tanıma ve tanıtma, üyelerine de daha fazla fotoğraf üretme imkanı sağladılar.
Suriye, Bursa- Balıkesir, Yenice-Devrek (Zonguldak), Yedigöller, Sinop, Boyabat, Osmancık-İskilip, Çankırı, Safranbolu, Kapadokya, Doğu Karadeniz, Mardin ve Çanakkale gezilerinin her biri ayrı ayrı, başlı başına başka bir güzellik içeriyor, dernek fotoğraf arşivine bu değerler giriş yapıyordu.
Bir devlet adamımıza Japonya’da bulunduğu bir sırada anlatmışlar: “Japonya’da ilkokula başlayan her çocuk grubu, önce Nagazaki ve Hiroşima’ya sonra da teknolojik gelişmelerin yer aldığı üretim tesislerine götürülerek çok çalışmaları gerektiği, yoksa başkalarının ayakları altında ezilecekleri anlatılırmış. Bizim Devlet Adamı “Ama bizim Nagazaki’miz, Hiroşima’mız yok ki” dediğinde Japon görevli; “Çanakkale’niz var ya, kim bilir kaç Nagazaki, kaç Hiroşima eder?” yanıtını vermiş.
Çanakkale gezisi düzenlendiğinde bu öykü kafamda dönüp durdu. Zaten yurdumuzda en merak uyandıran yerlerden biri idi Çanakkale savaş alanları ve bir türlü gidememiştim. Bir otobüs dolusu KASFOT’lu, bir Mayıs akşamı hareket ettik. Çanakkale, Assos, Truva, Bozcaada ve o akıl almaz savaşların geçtiği yerler. Tüylerimiz diken diken. Okullarda, derslerde, söyleşilerde ne kadar anlatırsan anlat, gidip de yerinde görmedikçe anlayamayacağınız bir yer. Rehberimiz de anlatımlarını doğru yapınca; hurafelere, Atatürk’ü yok saymalara girmeyince anlamı daha da arttı gezimizin. Duygu dolu bu gezimizde Seyit Onbaşı’nın heykelinde 272 kiloluk top mermisini kucağına koymuşlardı. Gerçek olan benim bildiğim kucağında değil, sırtında taşıdığı idi.
Dönüş yolunda Manyas Kuş Cenneti, Karacabey Longoz Ormanları gezimiz de ayrı bir güzellikti ve bol bol fotoğrafladık.
Okullarımızda dersler dört duvar arasında kalmamalı. Geziler, inceleme, araştırmalar yoğun olmalı. Çocuklarımız ve gençlerimiz yurdumuzu, insanımızı, toplumsal yaşam ve değerlerimizi yerinde görerek değerlendirmeli, geleceğine yön verirken bunlardan da yararlandırılmalıdır. Onun için de eski adıyla ‘Eğitsel Kol’ yeni adıyla ‘Eğitsel Kulüp’ çalışmalarına gereken önem verilmelidir. Bu çalışmaların gereği gibi yapılması öğrencilerimizin boş zamanlarını değerlendirme, olumsuz alışkanlıklardan korunmalarını sağlama anlamında da gereklidir. Elbette ki olmaz olmazlardan biri de Fotoğrafçılık Kulübü’dür. Bu gün bu işe gönül verenler, nereye kadar götürebilirler, geriden yeni yetişenler de gelmeli ki, bu kuşaktan kuşağa gelişerek gelenekselleşebilsin
Beşinci yılını doldurup, yeni yaşını yine etkinliklerle kutlamaya hazırlanan Kastamonu Fotoğraf Sanatçıları Derneği Başkanı Suat Cumali Güngör’e sorular yönelttik, yanıtlarını aldık:
– Kendinizi ana çizgilerinizle biraz tanıtabilir misiniz?
GÜNGÖR: 1965 Daday doğumluyum. Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde meslek dersleri öğretmenliği yapıyorum.
– Fotoğraf sanatına ilginiz ne zaman başladı?
GÜNGÖR: İlk makinemi 1988 yılında aldım. Uzun yıllar boyunca hatıra fotoğrafları çektim. 2006 yılında aldığım dijital fotoğraf makinasından sonra bugünkü anlamda fotoğrafçılığa adım atmış oldum.
– Kendinizi ve dernek üyelerinizi fotoğraf sanatında nerede konumlandırırsınız; kendinize örnek aldığınız biri ya da birileri var mı?
GÜNGÖR: Başladığımız noktaya baktığımda çok yol kat ettiğimizi söyleyebilirim. Dernek üyelerimiz arasında çok önceden bu işe gönül vermiş ustalar var. Bizimle tanıştıktan sonra çok kısa zamanda önemli mesafe kat edip çok iyi yerlere gelen arkadaşlarımız var. Ben daha çok doğa fotoğrafları çekmeyi seviyorum. Bu konuda çok önemli çalışmaları olan Tansu Gürpınar hocamın yaptıklarını yapabilmek isterim.
– Okullarda eğitsel kol adıyla bilinen etkinliklerin, bu alana yönelmenizde etkisini ve katkısını değerlendirir misiniz?
GÜNGÖR: Aslını söylemek gerekirse eğitsel kollar (günümüzdeki adıyla kulüpler) amacına uygun çalıştırılabilse çocuklarımızın yetişmesinde çok önemli katkılar sağlayabilir. Maalesef hem öğrencilik, hem de öğretmenlik dönemimde formaliteden öteye giden bir çalışma içerisinde olamadım. Bazı okullarda bu işe gönül vermiş arkadaşlarımızın daveti üzerine oralarda kulüp öğrencilerine fotoğraf sunumları yaptım. Davet gelmesi durumunda yapmaya da devam edeceğim.
– Çağdaşlığın görünen yüzü ve gereklerinden olan güzel sanatların, bir bireyin (öğrenci, halk, toplum) toplumsallaşması ve uygarlaşmasındaki yeri ve önemi nedir?
GÜNGÖR: Günümüzde öğrenciler için öğretim daha ön planda, eğitim kısmı bence zayıf kalıyor. Sürekli ders çalışıp test çözen çocuklar yetiştiriyoruz. Etraflarındaki güzelliklerden, estetikten uzak yetişiyorlar. Çeşitli hobiler ve sanatsal faaliyetler insanların daha pozitif ve etraflarına daha duyarlı bireyler olmasına yardımcı oluyor.
– Özelde fotoğraf sanatı, gelecek kuşakların yetişmesinde, sizce ne tür kolaylıklar üretir?
GÜNGÖR: Konuyu bir örnekle açıklamaya çalışayım; Atalarımız çok estetik konaklar yapmış ama günümüzde bunların önüne ucube gibi elektrik direkleri dikerek bu güzelliği öldürüyoruz. Gençlerimiz sanatsal bakış açısı geliştirirse bu olumsuzluklara izin vermezler diye düşünüyorum.
– Eğitimciliğinizle fotoğraf sanatını ilişkilendirdiğinizde, size sağladığı ya da açtığı alanlardan söz eder misiniz?
GÜNGÖR: Ben hayatımı fotoğraftan önce ve fotoğraftan sonra diye iki bölüme ayırıyorum. Fotoğrafçılık sayesinde duygu ve düşüncelerimi daha geniş toplum kesimlerine aktarabilme, içinde yaşadığım topluma daha fazla hizmet edebilme imkanı buldum.
– Aynı zamanda siz; Kastamonu Fotoğraf Sanatçıları Derneği Başkanısınız. Kurdunuz ve başkanlığını yürütüyorsunuz. Beş yılı doldurduğunuz dernek çalışmalarınızla ilgili neler söylersiniz?
GÜNGÖR: Derneğimiz (KASFOT) artık bir marka. Kastamonu’da çok iyi bir konuma geldik. Fotoğraf topluluğu döneminden devraldığımız potansiyeli geliştirerek bugün Türkiye’deki sayılı fotoğraf derneklerinden biri haline geldik. Kendine ait tapulu dernek merkezi olan 4. derneğiz. İstanbul, Ankara, Bursa başta olmak üzere birçok ilde sergiler açtık, açmaya da devam ediyoruz. Biri topluluk döneminde olmak üzere 2 büyük fotoğraf buluşması düzenleyerek 300 den fazla fotoğrafçıya ilimizi gezdirerek tanıtım yaptık. Bildiğim kadarıyla Anadolu’da bunu yapan başka bir dernek yok. Her ay bir gezi ve bir fotoğraf sunumu yapıyoruz. İlçelerimize ve il dışında birçok yere, hatta yurt dışına geziler düzenliyoruz. 200 den fazla fotoğraf meraklısına fotoğraf eğitimi verdik. Her yıl bir konu belirleyerek dernek üyelerimizin fotoğraflarından oluşan yeni sergiler düzenliyoruz. Gençlere fotoğrafçılığı sevdirmek için fotoğraf yarışmaları düzenlenmesine aracılık ediyoruz.
– Toplumun, kamunun ve bireylerin derneğinize bakışı ile diğer benzer yapılanmalarla ilişkileriniz ne düzeydedir?
GÜNGÖR: Derneğimiz birçok kişi tarafından tanınıyor ve takip ediliyor. Facebook’taki dernek sayfamızda 17 bin 500’den fazla üye oldu. Bu güne kadar birçok kurum ve kuruluşla ortak projeler yaptık, birçok destek aldık. Gönül desteği de olsa bize destek olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Daha birçok proje yapabiliriz ama maalesef bu destekler her zaman yeterli düzeyde olamıyor.
– Bilinçli bir Kastamonu tanıtımı ve görünürlüğü üretme çabanız var; Kastamonu özelinden bölgesel, ülkesel ve evrenselleşme süreciniz hangi aşamada?
GÜNGÖR: Biz tüm faaliyetlerimizde “Kastamonu”yu işlemeye onu tanıtmaya çalışıyoruz. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Özellikle fotoğraf camiası artık Kastamonu’yu tanıyor. Bölgemizdeki illere ziyaretlerde bulunduk, oradaki fotoğraf sevdalılarıyla iletişim halindeyiz. Zaman zaman bazı konularda destek olduğumuz da oluyor. Yurt içi ve yurt dışında yapmayı düşündüğümüz birçok proje var ancak bunlar için önemli desteklere ihtiyacımız var. Eğer şartları oluşturabilirsek önümüzdeki dönemde İstiklal yolu yürüyüşünü ulusal düzeyde bir fotoğraf yarışması ile birleştirerek daha fazla kişi tarafından bilinmesini amaçlıyoruz. İlerleyen yıllarda Uluslararası düzeyde yarışmalarla Kastamonu adını duyurma konusunda da çalışmalarımız devam ediyor.
– Derneğinizin ilkeleri, hedefleri ve gelecek planlaması konusunda paylaşacağınız bilgileri alabilir miyiz?
GÜNGÖR: Derneğimizin 1. amacı fotoğrafı daha geniş kitlelere sevdirmek, 2. amacımız da Kastamonu’yu tanıtmak. Bu amaçlarımız doğrultusunda projeler üretmeye devam ediyoruz. Gerekli desteği almamız durumunda çıtayı daha da yükseklere taşımaya devam edeceğiz. 5. Yıldönümümüzü “Kastamonu’da Tarım” sergisiyle kutluyoruz. Her yıl farklı bir konuda sergi yapmayı planlıyoruz. Mart ayında Kocaeli Sanayi Odasında Kastamonu fotoğrafları sergisi açmak üzere davet edildik, bunu planlıyoruz. Her ay bir gezi ve bir fotoğraf sunumu uygulamamız gelecek dönemde de devam edecek. 2016 yılında Balkan ülkelerine bir gezi planlıyoruz.
•••
Yazımı yine Suat Cumali Güngör’ün yorumu, saptaması ile tamamlayalım:
“2007’de atılan tohum bu gün ulu bir ağaç olma yolunda önemli bir aşama kaydetmiştir. Umarım asırlık bir çınar olduğu günler de gelir…”