İzmir’de yaşanan son deprem faciasında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum.
Sanıyorum İzmir faciasından sonra Kastamonu ilinin depremselliği üzerine birkaç söz söylemek zarureti ortaya çıkmış görünüyor. Burada hatırlatmak gerekir ki 1996 tarihinde yayımlanan ve halen yürürlükte olan Deprem Bölgeleri Haritasına göre Kastamonu ili yüzölçümünün % 46’sı I. derece, % 22’si II. derece, % 24’ü III. derece ve % 8’i IV. deprem bölgesinde yer almaktadır. Yine Kastamonu ili nüfusunun % 43’ü I. derece, % 24’ü II. derece, % 20’si III. derece ve % 13’ü IV. derece deprem bölgesinde yaşamaktadır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Orta Segmentini 30 km çevreleyecek şekilde çizilen bölge içine düşen M≥ 4 olan 91 depremden yararlanarak çıkarılan magnitüd-frekans ilişkisi ve depremlerin gelecekte gerçekleşme olasılıklarına göre Kastamonu ilinin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Gerede-Niksar arasında kalan bölümünde oluşabilecek depremlerden etkilenebileceği ve bu fay üzerinde M≥ 7.5 büyüklüğünde bir depremin 100 yıl içinde gerçekleşme olasılığının % 86 olduğu belirlenmiştir.
Son yüzyıl içinde Kastamonu ve çevresinin yaşadığı en büyük deprem: 26 Kasım 1943 tarihli Tosya-Lâdik Depremi’dir. O günleri gören ve yaşayanlar bu depremi Hareket ya da Büyük Hareket olarak bilirler. Deprem hafızalarda öyle yer etmiştir ki halk arasında zaman zaman doğum tarihlerini hareketten önce ve sonra şeklinde ifade eden ve tanımlayanlar vardır.
Kastamonu’da deprem, havanın kapalı ve yağmurlu olduğu 26 Kasım 1943 cumartesi günü gecesi saat 01:20’de hafif şiddette başlamış, daha sonra şiddetini artırarak dört dakika kadar sürmüştür. Şiddeti 7.2 olan deprem doğuda Taşova’dan, batıda Ilgaz’a kadar uzanan yaklaşık 45 bin kilometrekarelik bir alanda etkisini göstermiştir. Deprem Trabzon, Isparta, Elazığ, Zonguldak, Giresun ve Yozgat’ta da hissedildiği gibi Kastamonu, Çankırı, Çorum, Amasya, Samsun, Tokat, Sinop ve Ordu’da bilhassa ölümlere ve hasara neden olmuştur. Deprem sonrasında Doğuda Destek Boğazı ile batıda Kurşunlu bölgesi arasında 250 km uzunluğunda yeni bir fay sistemi meydana gelmiştir.
Deprem Kastamonu’da büyük bir paniğe neden olmuş; halkın büyük bir kısmı, deprem ile birlikte sokağa dökülmüştür. Doğrusöz gazetesinde deprem anları şu şekilde yer almıştır:
“Kastamonulular cumartesi gecesi evlerinde ferah ve müsterih yataklarında uyurken tam saat 01.20’de gece gök gürültüsünü andıran bir gürültü ve uğultu ile uyanmışlar ve beşik gibi oturdukları yerlerin sallandığını görmüşlerdir. Bu müthiş facia karşısında bir kısmı evlerinden dışarı çıkamamışlar ve diğer kısım halk derhal sokağa fırlamışlardır. Tahminlere göre iki üç dakika süren bu yer sarsıntısı o sırada uyanık bulunanların söylediğine göre evvela hafiften başlamış ve sonradan şiddetlenmiştir. Bu şiddet arasında iki defada amudi sarsıntı yapmıştır. Bizim yaptığımız tahkikata göre bu sarsıntının hafif ve şiddetli devamı dört dakika sürmüştür. Hava kapalı ve yağmurlu idi. Sokağa fırlayan halk sokaklarda dolaşıyor yekdiğerinin sıhhatini öğrenmek istiyordu”.
İlk tespit edilen kayıplara göre Kastamonu merkezde 6 kişi ölmüş, 5 kişi yaralanmıştır. Ölenler Hamza Ağa Mahallesi’nden Çiftçi Kahvesi Ocakçısı Hüseyin Demirci, babası Çöp Hüseyin, annesi Ayşe ve karısı Şerife’dir. Yaralananlar ise Sanat Okulu talebelerinden Fındıkların İsmail ile annesi Safiye ve 7 yaşındaki kız kardeşi, bakkal Said Önder ve küçük kızıdır. Kastamonu Kalesi’nden yuvarlanan kayalar Hisaraltı’nın güney ve batı taraflarında bulunan yedi evin yıkılmasına, 4 kişinin ölümüne ve 2 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Bundan başka Atabey Mahallesi’nde Mehmet Denki’nin evi göçmüş kendisi ve eşi ölü olarak bulunmuş; iki çocuğu ise enkazdan sağ olarak çıkarılmıştır.
Deprem sonrasında Hükümet Konağı, Lise Binası, Gazipaşa Okulu, İnhisarlar Başmüdürlüğü Binası, eski Halkevi Binası, Ziraat Bankası, Cumhuriyet İlkokulu, Kendir ve Urgan Hanları ile Nasrullah Cami ve diğer camiler ile bazı kâgir mağazalarda yarık ve çatlaklar meydana gelmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarından en fazla zarar göreni İnhisarlar Başmüdürlüğü Binası olmuştur. Binada tehlikeli yarıklar açılmış, sıvalar dökülerek ana direkler arasındaki tuğlalar çökmüştür. Daha sonra Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti Murakabe Heyeti azalarından Nurettin Togay ile İnhisarlar Umum Müdürlüğü İnşaat Şubesi Yüksek Mimarlarından Cemil Topçubaşı Kastamonu’ya gelerek gerekli incelemelerde bulunmuşlardır. Nasrullah Cami’nin özellikle dış kemer ve kubbelerinde bazı küçük çatlaklıklar meydana geldiğinden geçici olarak kapatılmış, daha sonra Ankara’dan gelen mimarların incelemesinden sonra cami ibadete açılmıştır.
Mahalleler arasında ise bazı ev ve bahçe duvarları yıkılmıştır. Diğer yandan bine yakın öğrencisi bulunan Gölköy Enstitüsü’nde 2 No’lu Bina hasar görmüştür. Lise binasının duvarlarında birçok çatlaklık meydana gelmiştir. Sanat Enstitüsü ve Kız Ortaokulu’nda önemli bir hasar görülmemiştir. Gazipaşa Okulu’nun çatısı çökmüş ve üst katının bütün duvarlarında derin yarıklar oluşmuştur. Kastamonu Kalesi, depremde hasara uğradığından Kale çevresinde bulunan 62 ev Emniyet Müdürlüğü’nce boşaltılmıştır. Daha sonraki günlerde Kastamonu Belediye Başkanlığı’nca Maarif Vekâlet’inden Kale’nin durumunu tetkik etmek üzere uzman talep edilmiş; Maarif Vekâleti’de Müzeler Müdürü Hamit Zübeyir Koşay ile Türk Tarih Kurumu Üyelerinden Mahmut Akok’u incelemelerde bulunmak üzere Kastamonu’ya göndermiştir. Yapılan incelemede Kale’nin tamir edilmesi kararlaştırılmış, bunun içinde Maarif Vekâlet’inden 20 bin lira talep edilmiştir.
Deprem sonrasında okullar 3 gün süreyle tatil edilmiş, Ziraat Bankası ve İnhisar Başmüdürlüğü çalışanları ile Dokumacılar Kooperatifi Muhasebe Kısmı Şehir Kulübü’ne taşınarak burada çalışmaya başlamıştır. Lise Binası’nın çeşitli kısımlarında yarıklar oluştuğundan, eğitim-öğretim orta kısmında ikili öğretim yapmak suretiyle l Aralık 1943 tarihinden itibaren faaliyetine başlamıştır. Gazipaşa Okulu’nun öğrencileri hasardan dolayı İsfendiyarbey Okulu’na, Cumhuriyet Okulu’nun 3 sınıfı ise Kız Sanat Okulu’na nakledilmiştir. Fen Heyeti tarafından Hükümet Konağı’nda çalışılmasında mahsur bulunmadığının bildirilmesinden sonra Şehir Kulübü’ne taşınmış olan daire çalışanları, 1 Aralık l943 tarihinden itibaren kendi dairelerine taşınmışlardır.
Kastamonu’ya bağlı Daday, Küre, İnebolu ve Araç ilçelerinde deprem hissedilmekle birlikte herhangi bir hasar oluşmamıştır. Yalnız Küre’de bulunan tarihî Hoca Saadettin Cami’nin duvarları yıkılmıştır. Taşköprü’nün Musa ve Taşçılar Köyleri tamamen harap olmuş, diğer dokuz köyde de 54 ev ve samanlık yıkılmıştır. İlk belirlemelere göre Taşköprü’de 41 ölü, 75 yaralı tespit edilmiştir. 29 Kasım 1943 tarihinde Taşköprü’de enkaz altından çıkarılan ölü sayısı 60’a ulaşmıştır. Deprem ile birlikte Taşköprü’de Beyköyü civarında bir ateş sütununun havaya yükseldiği görülmüştür. Hükümet Konağı’nda çatlaklıklar oluşmuş, Taş Cami’nin minaresi yıkılmış, çarşıda Eyüp Ağa’nın dükkânının bir kısmı yıkılmış, Tokatlıoğlu Mehmet Salih’in oğlunun dükkânında da bazı hasarlar meydana gelmiştir. Beyköy’de 4 ev yanmıştır.
Sıhhıye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili Hulusi Alataş, 13 Aralık 1943 tarihinde T.B.M.M’de yapmış olduğu konuşmasında Kastamonu ve çevresinde (Kastamonu merkez, Tosya ve Kargı dâhil) ölen kişi sayısını 1.071, yaralı sayısını ise 1.l76 olarak belirtmiştir. Daha sonraki belirlemelerde yaralıların sayısının 1.293 olduğu anlaşılmıştır.
Kastamonu ValisiDr. Mithat Altıok, Vali Yardımcısı Abidin Erener, Savcı Tevfik Dinçer, Jandarma Kumandanı, Belediye Reisi ve Emniyet Müdürü depremle ilgili büyük çaba sarf etmişlerdir. Diğer yandan Dâhiliye Vekili Hilmi Uran, Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili Hulusi Alataş, Kastamonu Milletvekilleri Tezer Taşkıran, Hilmi Çoruh ve Ziraat Vekâleti Müfettişlerinden Tahsin Nahit Uygur incelemelerde bulunmak üzere Ankara’dan Kastamonu’ya gelmişlerdir.
Kastamonu’daki incelemelerini tamamlayan Dâhiliye Vekili Hilmi Uran daha sonra gazetecilere şu açıklamayı yapmıştır:
“Biliyorsunuz ki buraya deprem felaketine uğrayan mıntıkalar durumunu yakından görmek ve alınacak mütemmim tedbirler hakkında bir fikir edinmek için geldim. Deprem; gerek Kastamonu gerek Çankırı vilayetlerimizde bazı yerlerde ağır bir felaket olmuştur. Ilgaz, Tosya, Kargı ile bu kazaların bazı köyleri bu ağır felakete uğrayan yerlerimizdendir. Gezebildiğim ve görebildiğim yerlerde vazifedar hükümet memurları ile kolordu birlikleri felaketzedelerin imdadına derhal koşmuş ve alınacak tedbirleri hemen almış buldum. Her yerde bu yardımın minnetini dinledim. En ağır yaralıları bile hastanelerde ıstırapları arasında bundan memnuniyetle bahsediyor buldum. Bende vazifedar mülkî, askerî arkadaşlarıma büyük şükran hisleri edilmiş olarak buradan ayrılmaktayım. Kızılay’ın büyük, küçük her felakette olduğu gibi bu son deprem felaketinde de halkımıza yardımı geniş olmuştur. Bu yardım, hiç hızını kaybetmiş olmaksızın el’an devam etmekte ve yer yer teşekkül eden komitelerin aynî ve nakdî teberruları da peyderpey gelerek felaketzedelere dağılmaktadır. Havaların bu müstesna itidalinden halkımız azamî istifadeye çalışıyor ve büyük bir sükûnet içinde kendilerine muvakkat bir çatı altı temine gayret ediyor. Bu vakarlı sükûnet ve bu yılmak bilmez gayret: bana halkımızın bugünkü harabelerden pek yakında eskisinden daha şen ve daha şakrak aile yuvalarına dönecekleri kanaatini verdi. Yaradılış güzelliklerine doyum olmayan bu şirin bölgeyi yarın bırakıyor; artık Ankara’ya dönüyorum. Bu münasebetle halkımızın her zaman için hayattan nasibi hep iyi günler ve hep mesut günler olmasını temenni ederim”.
Devamı edecek