Resmen gerilimin tavan yaptığı bir bilim kurgu filminin içinde yaşar olduk.
bir virüsün dünyayı ele geçirdiği ya da benzeri konuları işleyen epeyce bir sinema filmi çıkmıştı karşımıza ve kimimiz keyifle, kimimiz endişeyle, kimimiz umursamazlıkla seyirlik olarak tüketmiş, film kahramanlarına güven tazelemiştik!
Ama şimdi film bitti, ışıklar yandı ve biz gerilim/korku teması olarak kullanılan ölümcül virüslerden biriyle yaşamaya çalışıyoruz.
Oysa, bu cümle “yaşamayı öğrendik” olarak bitmeliydi, ancak biz mart ayından bu yanaonca zaman geçmesine, onca can uçup gitmesine karşın henüz öğrenemedik…
İlk vakayı duyduğumuz zaman, kendimizi evlerimize hapsettik… Hepimiz birer aşçı yamağı olduk evde. Hamurlar mayaladık, ekmekler yaptık…
Gelin görün ki, vaka sayıları günlük bin küsur olduğunda ise düğünlere gidip halay başı olduk! Enteresan.
Bizim için “yeni normal”, anormallik getirdi anlayacağınız.
Şehrin hiç bilinmeyen insanlarından tutun da şehrin ve hatta ülkenin ileri gelenlerini pençesi altına alan bu virüs, daha uzunca bir süre bizimle yaşamaya devam edecek gibi görünüyor. Biz onunla yaşamayı öğrenemediğimiz müddetçe…
Gözde MINIK