Gevşedik; hem de birden bire, düşüncesizce, sorumsuzca, vurdumduymazlıkla, endişe verici endişelerimizi artıran bir şekilde gevşedik.
Vebal almak nedir düşünemedik, başkasının hayatına kastetmeyi algılayamadık, bize bir şey olmaz düşüncesi ile başkalarının hayatını riske atmamayı düşünemedik.
Düğünlere gidip halaylar çektik, toplu açılışlara gidip alkışlar tuttuk, insanlara tatil için krediler verdik… Sahillerimizde otellerde doluluk olsun diye birçok fırsatlar yarattık… AVM’leri açtık, yeni işyerleri açılışlarında fiyatları yarı yarıya indirerek insanları üst üste bindirerek ve alınan ürünler bedava sanarak pandemiyi unuttuk… Bayramlarda çocuğumuzu kucaklayarak büyüklerden üç-beş kuruş harçlık alırız düşüncesi ile bol bol ziyaretler gerçekleştirdik… Sınavlarda topluca ter dökerken bu yoğunlukların geri dönüşünün bize bulaş olarak geleceğini hesap edemedik… Ve daha neler neler asker uğurlamalarından tutun da halı saha maçlarına kadar listeyi uzat uzatabildiğin kadar.
Yani işin özü ekonominin canlanması için insan hayatını hiçe saydık.
Günlük virüs tablolarına bakarken ölen kişilerin sayısı bizde sadece bir rakam olarak algılandı. Bu virüs yüzünden ölen insanların yakınlarının yerlerine kendimizi koyup empati yapamadık.
Sağlık çalışanlarımızı önce alkışladık, onlar alkışlanmak mı istiyorlar yoksa bizler hastalanmayalım mı istiyorlar bilemedik; sonra da zaman geçtikçe “bu onların vazifesi” diyerek umursamaz olduk.
Önceleri iyi bir şekilde uygulanan yasakları gevşetip zaten yasaklara karşı alerjisi olan bizlerin önünü daha da açıp tamamen rahatlattınız “Allah sizlerden razı olsun” diyemeyeceğim.
Toplumu ilgilendiren kurallara uyup uymamak ise kişinin tamamen kendisi ile ilgilidir. Kurallara uymak zekanızın yerinde olduğunu, beyninizin çalıştığını gösterir, iyi bir aile terbiyesi aldığınızı gösterir daha da önemlisi psikolojik bir rahatsızlığınızın olmadığını gösterir.
Tek çıkar yolumuz şu anda aşı bulunana kadar kurallara harfiyen uymak. Uymayanları uyarmak demeyeceğim zira bu denetimler hem de sıkı denetimler ilgili birimlerin görevi, bizlerin değil.
Bizlerin yapması gereken; maskeni düzgün tak, koluna, çenene takma, eline alma ve işi bittiğinde sokağa atma, poşete koy ve çöp tenekelerine at.
Sokaklarda maske takanlar kadar maskesini atanlar da görülmekte. Zaten çöpünü bir basketçi edasıyla çöp kutularına uzaktan atış yapıp bir türlü üç sayı alamayıp etrafa boca edilen çöplerden daha çok maskeler etrafa yayılmaya başladı.
Hepimizin başına bir temizlik görevlisi versen yine yetişilemez bu pasaklılığa. Çöplerini düzgün atan da insan, toplayan da… Hem de insan evladı. Bu insanları ve kuralları umursamayan kurallara uymayanlara da insan deniliyor öyle mi, hadi canım!
Sigara içiyorsun be kardeşim de izmaritini neden dereye veya sokağa atıyorsun. Evinde yerlere tükürüyor musun? Tüküremezsin ama sokaklar senin yap istediğini!
Pandemi döneminde insanlığını kaybetmeyen, kurallara uyan herkese binlerce teşekkür.
Birde şu silah sevdası var, bir dönem peynir ekmek gibi dağıtılan silahlar yüzünden biri birine kızdığında sarılıyor silahına, sadece askeriye ve emniyet mensuplarında olması gereken bu silahlara bir tedbir alınmassa en son olayda şehrimizi gezmeye gelen iki kişinin yaralanması ile kötü bir olay yaşayan ilimiz böyle giderse zaten bu dönemde mumla aradığı turistleri hiç bir zaman bulamayacak.
Ne için taşıyorlarmış korunma amaçlı iyide kimsede silah olmaz ise korunmaya da gerek kalmaz.
Verdiğin üzüntü ve aldığın ah bir cam parçasından daha keskindir. Dönüp dolaşıp üzerine basarsın. Kime ne yaşatırsan bir gün aynısını yaşarsın. (Hz. Mevlana)
Bülend Çadırcıoğlu