Kadastronun bilinmediği zamanlarda, taşınmaz malların sınırları, çevresinde bulunan bahçe, yol, dere, tepe, çay, orman gibi isimlerle belirlenirdi. Eski tapu senetlerinde, yön bildirirken şarken, garben, şimâlen, cenûben gibi ifadeler görürsünüz. Kadastro çıkınca her şey metreyle ölçüldü, sınırlar netleşti. Üstelik günümüzde uyduya da yüklenmiş.
Kastamonu için kadastro plânı yapılması, ilk kez Vilayet Umum Meclisinin 7 Kasım 1921 tarihli toplantısında gündeme gelmiş. Plânsızlığın sakıncaları anlatılmış.Bu iş için belediye bütçesinin yeterli olamayacağı vurgulanmış, vilayet bütçesinden 2 bin lira para ayrılmış.
16 Mayıs 1923 günü Küre büyük bir yangın geçirmiş. Yeniden imârı için ilçenin kadastrosuna gerek duyulmuş. İstanbul’dan,Pekof adında bir Rus mühendisle anlaşılmış.Kastamonu Belediyesi debu fırsattan yararlanarak şehrin plânını çizdirmeyi düşünmüş.
Belediye meclisi 18 Kasım 1923 günü toplanmış ve plânın 10 bin lira mukabilinde Pekof’a çizdirilmesine karar vermiş. Yapılan görüşmede;Pekof’tan şehir plânı, şehrin elektrikle aydınlatılması plânı, elektrik üretmek için çevredeki suların durumu veşehir etrafındaki madenlerin tetkiki de istenmiş.
Pekof, haritayı iki senede bitireceğini, belediye de parayı 10 eşit taksitte ödeyeceğini karşılıklı olarak taahhüt etmişler. O günlerde, “haritasız memleket, pusulasız gemiye benzer” diye konuşuluyormuş.
Ancak belediye heyeti yeniden toplanmış; şehir için en çok gerekli olan cadde ve sokakların plânını çizdirmeye, diğer kısımların ise daha sonraya, uygun bir zamana bırakmaya karar vermiş. Sonuç olarak, bu konuda, her türlü masraf Pekof’a ait olmak üzere yeniden 5 bin liraya anlaşma sağlanmış.
Pekof, 250 lira karşılığında şehrin elektrik plânını çizmeyi de kabul etmiş. Belediye 600 lira ön ödeme yapmış. Pekof, yanına bir yardımcı bulmak ve gerekli malzemeleri almak üzere 1 Kasım 1923 günü İstanbul’a gitmiş.
Pekof, haritayı 16 ay gibi bir sürede hazırlamış ve 1925 yılı Mart başında teslim etmiş. Bu konuda 21 Mart 1341(1925) tarihli Açıksöz gazetesine yansıyan haber şu şekildedir:“Belediye dâiresince memleketin haritasını tanzim ettirmek üzere bâ-mukavelenâme uhdesine ihâle olunan mühendis tarafından harita ikmâl edilerek Belediyeye teslim edilmiştir.Yalnız, sokakların arzı(genişlik-en) harita üzerinde kırmızı çizgilerle tahdid ve tesbit olunmak üzere, Belediye Ebniye Kanunu’nun mevadd-ı mahsûsasına tevfikan Belediye meclisince yolların tespit edilip Meclis-i İdâreye teklif olunan aksâmı hakkında Meclis-i İdâre-i Vilâyetçe ta’yîn edilen encümen ma’rifetiyle bilumum yolların arzı tespit edilerek Meclis-i İdâre-i Vilâyetçe bittetkik encümen-i mezkûrun tensip ettiği miktar zira’ tasdik edilmiş ise de, memleketin en güzel ve mümtaz bir mevkii olan Nasrullah Kadı Câmi-işerîfinin köprü başından Urgan Hanı’na kadar olan mesafeye ait yolların tespit miktârı Meclis-i Beledice bir gûnâteklifâtvâki olmamasından dolayı Melis-i İdâre-i Vilâyetçe bu meydan hakkında karar verilmeyerek, memleketin ve mahall-i mezkûrun ehemmiyet ve şerefiyle mütenâsip olmak üzere icâb eden yolların arzları hakkında muktezi kararın i’tâ ve icrâsı husûsu Belediye Meclisine terk ve tevdi edilmiştir.”
Aynı konuda,24 Mart 1341 tarihliKastamonu Vilayet gazetesindeki haber de şu şekildedir: “Kasabamızın şimdiye kadar elde muntazam ve mâbihi’t-tatbik bir haritası bulunmaması cihetiyle, kasabada yaptırılan binalarda ve açık sokaklarda ve sâirede bir intizam hâsıl olamamakta idi. Dâire-i belediyece şehrin haritasını tanzim etmek üzere bir mühendis ile mukaveleye girişilmiş ve mumâileyh (adı geçen kişi) de bir vakitten beri bu işle iştigal etmekte bulunmuş idi.Bu kerre mühendis efendi haritasını ikmâl etmiş ve sokakların ne kadar arzında(genişlik) olacağı kırmızı çizgilerle tahdid ve tesbit edilmek üzere Belediyeye vermiş ve belediyece de icâbün-bi’l-ifâalelusûl Meclis-i İdâre-i Vilâyetçe tasdik olunmak üzere meclise tevdi kılınmıştır. Meclis tarafından ta’yin edilen başmühendis ve Sıhhiye Müdürü beyler ile sâireden mürekkep teşkil edilen hey’et ma’rifetiyle icâb eden tetkikat bil’âhire verdikleri rapor üzerine meclis-i mezkûrce mukarrerat-ı lâzime ittihaz kılınmıştır.Meclis-i belediyece elde bulundurulacak olan bu haritaya göre muâmele olunacağı tabiîdir.”
Yukarıdaki bilgilerden anladığımız kadarıyla 1925 yılında, şehirde elektrik yoktur. Yoktur derken, Sanayi Mektebi ile Kışla’da, kendi ihtiyaçları için özel jeneratör bulunduğunu söyleyeyim.1925 yılında Atatürk Kastamonu’ya geldiği vakit, Sanayi Mektebi’nden Olukbaşı’ndaki Terzi Mehmet Emin Ağa’nın konağına özel bir hat çekildiğini de ben ilâve edeyim. Bilmeyenler için söyleyeyim; Sanayi Mektebi, yine bugünkü Endüstri Meslek Lisesi. Konak da, Olukbaşı’ndaki şadırvanın arkasında kalan yer. Şimdi orada apartmanlar yükseldi.
MUSTAFA ESKİ