Bir yandan günün yorgunluğu, bir yandan bunaltıcı hava oturduğum yerde uyuklamaya başlamışım.
Telefondan arka arkaya gelmeye başlayan mesaj seslerine bir yere kadar direnebildim.
Baktım kesileceği yok, merak edip uzandım telefona.
Kastamonu dışından dostlar, arkadaşlar sıraya girmiş.
Her birinin heyecanı aynı:
“Kastamonu Twitter’da trend topic…”
Kastamonuspor’un ben dalmadan önce 0-0 giden mahkum oynadığı maçı silkinip kazandığını ve yarı finale yükseldiğini düşündüm bir an.
Twitter’a baktığımda kullanıcıları futbolumuzla değil pastırmamızla vurduğumuzu anladım.
Lezzet farkı bu oluyordu demek.
Namı en üstlerden tescilli pastırmamızın coğrafi işaret alıp tescillendiğine dair haberin yayımlanmasıyla birlikte damak zevki yüksek olanlar yüklenmişti Twitter’a.
Akşamın bir saatinde ilgili müdürlükçe yarım yamalak yapılan duyurunun ardından KESOB’un bu duruma biraz da kırılıp öfkelenerek düzenlediği basın toplantısı hedefi vurmuştu.
Uğraşıp didindikleri konunun sonuca ulaşmasını değerine layık biçimde duyurmak isteyen KESOB bunu fazlasıyla başarmış görünüyordu.
Pastırmanın ardına takılmış, Kastamonu’nun özellik ve güzelliklerini hatırlatan paylaşımlar da katılmıştı zincire, bazı lüzumsuzluklar araya sızmış olsa da.
Ben epey bir baktım da Kastamonuspor’u göremedim aralarında.
Demek ki, “önce lezzet, önce tat” dedim… Sergilediğin “oyun”un tadı, değil pastırmanın yanına yanaşmak uzağından bile geçmeyince, ilgi duyulmak bir yana kahır kaynağı bile olabiliyorsun yoksa.
Kastamonu, kendini temsil anlamındaki tüm dallarda pastırmasının çizgisine hiç değilse yaklaşmak durumunda olduğunu bu “trend topic”le görmüştür umarım.
Gözde MINIK