Bir gezginin Uruguay’dan başlayıp Şili’ye, Şili’den Miami’ye oradan Newyork’a ve son olarak Kastamonu’ya uzanan bir karantina hikayesi…
Seyahat için gittiği Uruguay’dan Türkiye’ye dönen ve kendisini Kastamonu’daki bir KYK yurdunda, 14 günlük karantinada bulan 28 yaşındaki gezgin Tolkan Arslan, yolculuğun başından itibaren geçirdikleri süreci ve karantina koşullarında yaşadıklarını anlattı. Arslan Türkiye’ye dün ulaşabildi ve henüz karantinasının 1. gününde.
Arslan’ın Kastamonu’na ulaşıp karantinaya alınma sürecine girene kadar başından geçenleri adım adım kendisinden dinleyelim:
“Uruguay’dan Şili’ye, Şili’den Miami’ye oradan da tek seçeneğim bu olduğu için Newyork’a geçmek zorunda kaldım. Tabi böyle oalcağını bilmiyordum. Uçağın 27 Mart’ta saat 19.00’da Newyork’tan kalkması gerekiyordu ancak 2 saat rötar yaptı. Bu zaman diliminde de bize bir form verildi. Bu formda adımız, T.C kimlik numaramız, telefon numaralarımız, öksürüp öksürmediğimiz gibi sorulara yanıt verdik ve imza attık.
Uçak havalandıktan sonra İstanbul’a varmamıza yaklaşık yarım saat kala kaptamınız, “İstanbul inişimiz iptal oldu. Ankara’ya yönlendiriyorlar bizi” anonsunu geçti. Daha sonra Ankara’ya iniş yaptık. Havaalanının normalde iniş yapılan yerleri yerine uçakların bakıma alındığı yerde durduk. Polis ve bazı görevliler bizi karşıladı. Biz uçakta beklerken 14 günlük akrantina sürecini kabul ettiğimize dair bir form imzaladık. Tulumlu görevliler tarafından kontrol edildik. Daha sonra ise bizi otobüslere bindirdiler.”
Arslan nereye götürüldüklerini kimsenin söylemediğini belirterek şöyle devam ediyor: “Polis eskortluğunda yola çıktık. Yolda hiç ara vermeden Kastamonu’na getirildik. Sıkıntı şuydu; benim yan tarafımda 15-20 günlük bir bebek vardı. Otobüste yaşlılar bulunuyordu ve bize yemek vermek hiç akıllarına gelmedi o kadar saat boyunca. Gençler bir şekilde halledebilirdi ama yaşlılar ve çocuklar için bu düşünülmedi.”
Otobüs yolculuğunun sonunda kendilerini Kastamonu’nda bir yurtta bulduklarını anlatan Arslan, burada tekrardan ateşlerinin ölçülerek bir kontrolden daha geçirildiklerini anlatıyor.
Herkesin ayrı odalara yerleştirildiğini belirten Arslan yurttaki koşullara ilişkin ise şunları söylüyor:
“Koridorlarda nerdeyse taleplerimizi isteyebileceğimiz bir insan olmuyor. Benim burada şekerim çıksa, insülünüm bitse, bebeğin bezi bitse kime ulaşacağım? Yaptıkları tek anons, ‘kapınızdan dışarı çıkmanız, başkasıyla görüşmeniz kesinlikle yasaktır’ şeklinde. Kaldığımız odalar 4 kişilik, banyomuz her şeyimiz var ancak odadaki dolaplarda bir su dahi bulunmuyordu. Dün biz biraz isyan edince yemek ve su verdiler. Yemekleri dağıtan kişi kapıların önünde bulunan masaya yemeği bırakıp gidiyor. Yemekleri bu şekilde aldık. Onun dışında dışarı çıkmamız kesinlikle yasak.
Odalara sıvı sabun, şampuan, çamaşır suyu gibi temizlik malzemelerini koymuşlar. Odalar sıcak ve güzel. İnternetimizin olması da güzel”
Cumhuriyet