Osmanlı Tarihi üzerine en fazla araştırma yapan bilim adamlarının başında gelir Uzunçarşılı. 23 Ağustos 1888’de İstanbul’da doğdu; Dârülfünûn Tarih şubesinden 1912 yılında mezun oldu. Kütahya, Kastamonu, Balıkesir liselerinde öğretmenlik ve Bakanlık müfettişliği görevinde bulundu. 1927-1950 arasında Balıkesir milletvekiliydi. 10 Eylül 1977’de vefat etti.
Uzunçarşılı bizim Kastamonu Lisesi’nde 1921-22 yıllarında 14 ay kadar görev yaptı. Doğu adında bir dergi çıkardı; sekiz sayı yayımlandı. Üretken bir insan,Açıksöz’de 69 makalesi var. Bunlardan 30’u Kastamonulu bilim, sanat, kültür ve devlet adamlarıyla ilgilidir.
Uzunçarşılı okula kapanan bir hoca değil. Sürekli gezen, araştıran biri. Devrekâni taraflarını gezmiş. Yine Kastamonu’dan çıkmış, Sinop’a kadar gitmiş. Taşköprü’nün; Abdal Hasan, Süleymanköy gibi bazı köylerine uğramış, vatandaşlarla sohbet etmiş. Süleymanköy’deki, kaya mezarı hakkında bilgi veriyor. İncelemeleriyle ilgili Boyabat ve Sinop’tan mektuplar göndermiş Açıksöz gazetesine, bunlar yayımlanmış. Bana göre bizim liseye gelen en yetkin tarih öğretmeni.
Kastamonu her yönden araştırmaya muhtaç. Tarih, arkeoloji, dil, edebiyat, coğrafya, ekonomi gibi onlarca konu var. 1922 yılında hayırlı bir teşebbüste bulunulmuş, Kastamonu İlim Derneği kurulmuş. Tüzüğü hazırlama görevini Uzunçarşılı üstlenmiş. Vali, İstiklal Mahkemesi başkanı, şehrin âkil adamları var kurucular arasında. Hocanın ayrılmasıyla işlevsiz kaldığı anlaşılıyor bu derneğin.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı burada şiirler de yazdı. Açıksöz’deçok şiirini gördüm. Bunlar, elbette onun şair olduğunu göstermez. Hece vezni yanında arûz veznini de çok güzel kullanmış. O devrin aydınları için aruzla şiir yazmak hiç de zor değil. Belki biraz dikkat veya özen istiyor, hepsi o kadar.
Açıksöz’deki şiirlerin dil ve üslûbunu çok beğeniyorum, herkesin anlayacağı sade bir dil kullanmış. Şiirlerin çoğu mizâhî nitelikte. Yazarken de sayfanın başına “mizah” ibaresini koymuş. Bazen ince bir hiciv görülüyor şiirlerinde. Arkadaşlarına, şehrin önde gelen bazı şahsiyetlerine hafif dokundurmalar yapıyor. O dönemlerinzorolduğunu biliyoruz ama insanlar mizahtan da vaz geçmemişler. Mizah; bir anlamda bizim toplumun sigortası. Hem eğlendirme, hem dokundurma. Bazen ağlarken gülmek, bazen gülerken ağlamak. Bazen de örtülü mesaj vermek.
Öğrendiğime göre bu yıl onun adına bir sempozyumplanlanıyor. Kastamonulu meşhur adamlar hakkında yazdıklarını Kastamonu Meşâhiri adlı kitapta toplamıştım otuz yıl önce. Diğer makaleleri üzerinde araştırma yapıldı mı bilmiyorum. Toplantı gerçekleşirse hocanın burada yazdığı şiirler üzerinde bir bildiri sunmak istiyorum.
Uzunçarşıl, şiirlerinde “hezârdinar” mahlâsını kullanmış, yani takma ad.Sadece bir şiirinde de “savcı”. Yine bu mahlas konusunda “şahin” ve “doğan” adlarını da kullandığı kanısındayım. Bunları bilmeyenler,doğaldır ki şiirlerin ona ait olduğunu anlayamaz.
İ.H.Uzunçarşılı’yı rahmetle anıyorum, mekânı Cennet olsun.Konuyu fazla uzatmayalım, hocanın gazel tarzında yazdığı bir şiiri okuyalım:
Şaşırdım pus(u)layı şimdi soğuklar pek fenâ geldi
Büzüldüm yorgana derhal, soğuk bir âşinâ geldi.
Param olsa umûr etmem şitânın hây u huyundan
Odunum yok eser evde, bu yıl da bî-fenâ geldi.
Tefekkür eyledim ahvâlim,tesbihe el attım
Perişân hâtıra ol dem güzelce bir duâ geldi.
Bu kıştan şikâyet eylerken ben yorgan altında
O anda hâtıfgaybdan fakire bir nidâ geldi.
Dil-i gam-dîdeyihandân eden ahbârıgûş ettim
Kulak verdim maaş varmış diye bir hoş sadâgeldi.
Havâle geldiğin duydum, genişçe bir nefes aldım,
Çalındı müjde-i nâkus bakın ol dil-rûbâ geldi.
O yârin iftirâkıyla maaş-ı erbâyıdilhûnda,
Şükür Allah’a kişimdi bu derde bir devâ geldi.
Hünerler gösterir her türlüsanatta asılsız âdem,
Komiklik şöhretiyle zâde-i âgâh başa geldi.
Şikâyet ettiğim ahvâle yan baktı, bıyık burdu,
Reis-i beldeden bahs eylemem artık gınâ geldi.
Bu vedâ-yı hezelden yüz çevirmek istedim amma,
Mizâhî şiir ve insandan Hezâribtilâ geldi.
MUSTAFA ESKİ