İsfendiyar Açıksöz kimdir?
1929 yılında Kastamonu’da doğdu.
Kastamonu basınının sembol ismi, Kurtuluş Savaşı’nda Milli Mücadele’nin bayraktarlığını yapan Açıksöz gazetesinin kurucularından ve başyazarı Hüsnü Açıksöz’ün oğludur.
2006 yılında aramızdan ayrılan Galatasaray’ın efsane futbolcularından İsfendiyar Açıksöz, kulübün web sitesindeki “Türkiye A Milli Takımı’nda forma giyen ve antrenörlük yapan Sultani mezunları” bölümünde şöyle anlatılıyor:
“1929 senesinde Kastamonu’da doğdu. Soyadı babasının Kastamonu’da yayınladığı Açık Söz gazetesinden esinlenerek alınmıştır. Galatasaray Lisesi’nde talebe iken Muslihiddin Peykoğlu tarafından Galatasaray birinci takımına alındığında henüz 17 yaşında idi.
İsfendiyar Açıksöz, Galatasaray ve Millî Takım’ın uzun bir süre değişmez sağ açığı oldu. 1946-56 ve 1958-60 yılları arasında sarı-kırmızılı formayı giydi. Yaptığı isabetli ve sert ortalar ile Metin Oktay’ın attığı gollerde büyük hissesi oldu. Galatasaray’ın yanı sıra Vefa’da da oynadı. Şekerspor’da teknik direktörlük yaptı. 1967-68 sezonunda Orduspor’da futbolcu-teknik direktör olarak çalıştı.
2 kez B Milli, 16 kez de A Milli oldu. 1949’da Akdeniz Oyunları’nda gümüş madalya kazanan takımın kadrosundaydı. 1956 yılında Türkiye’nin 3-1’lik unutulmaz Macaristan zaferinde sahadaydı.
Galatasaray Lisesi’nde başarı bir tahsil hayatı geçiren İsfendiyar Açıksöz, yüksek tahsilini ekonomi üzerine yaptı.”
SOHBETGOR’DAKİ ANLATIM
2006 yılında aramızdan ayrılan İsfendiyar Açıksöz’le ilgili daha geniş bir anlatım ise “sohbetgor.com” daKİ “Efsane Futbolcular” bölümünde yer alıyor.
“İsfendiyar sarı-kırmızı futbolcu” başlıklı bu bölüm ise şöyle:
“Orta boylu ve tıknazdı. Fakat son derece çabuktu. Çok hızlı koşar ve bu hızlı koşuşu sırasında da mükemmel top sürerdi. Dripling yerine sürati ve çabuk hareketleriyle karşısındaki rakibi geçmeyi tercih ederdi. Bunu hakkıyla başarırdı da. Fakat geldi mi, karşısındaki rakibe çalımı basmasını da bilirdi.
Hareket halindeyken topa gayet iyi vurur ve sanki eliyle atıyormuş gibi, topu tam yerine kondurmasını da becerirdi. Macaristan’ı 3 -1 yendiğimiz o unutulmaz maçta Lefter’in önüne kondurduğu böyle bir top vardı ki koca Lefter bu topa yaptığı vole vuruşla ilk golümüzü Macar ağlarına takmıştı.
Hareket halindeki topa bu denli iyi vurmasına karşılık duran topa o kadar iyi ve düzgün vuramazdı. Bunun içindir ki korner atışı yapmaktan hoşlanmazdı. O zamanlar kornerler açık oyuncuları tarafından atılırdı. İsfendiyar bu geleneği bozan kişi olmuştu Türk futbolunda. Çoğu kez korner atışını başka arkadaşına bırakmayı tercih ederdi.
Süratli futbolunun yanı sıra futbola pek yatkın şeytani bir zekaya da sahipti İsfendiyar. Pas almak için en elverişli yere kaçar ve burada ayağına gelen topu da en iyi şekliyle kullanmasını becerirdi. Ayrıca ver kaçlar da da çok iyi idi. Takım arkadaşlarıyla yaptıkları ver kaçlarla rakip defansları perişan ederdi.
Topa kafa vurmazdı pek Fakat zamanı gelince bunu da yapmasını bilirdi. Zarif futbol stiline rağmen gözünü budaktan esirgemezdi. Tekmeden, çelmede ve sert futboldan yılmayan bir futbolcuydu. En sert defans oyuncuları bile onun gözünü korkutamamışlardı sahalarımızda…
İsfendiyar Açık söz 1929 yılında Kastamonu’da doğmuştu. Babası Açık söz gazetesinin sahibiydi. Futbola tüm öğrenimini yaptığı Galatasaray Lisesinde başlamış ve bu okulun o bereketli bahçesi Grande Cour’da yetişmişti. Sırası gelmişken söyleyim ki, İsfendiyar öğrenim hayatında da çok başarılı bir öğrenci olmuş ve İftihar Listesi ne adını defalarca yazdırmıştı.
Genç futbolcu, Galatasaray’ın Sarı Kırmızı renkleri altında başlayan yaşamında başarıya yine aynı renkler altında ulaşmış ve Vefa’da oynadığı bir sezon dışında tüm yaşamı Galatasaray forması altında geçmişti. Galatasaray’da başlayan, Galatasaray’da yıldızlaşan futbol yaşamı yine Galatasaray forması altında son bulmuştu.
İsfendiyar Açıkgöz, başarılı futbol yaşamı bolunca 18 kez Ay Yıldızlı formayı giymişti. Hepsinde de sağ açık mevkinde yer almıştı. 16 kez A ve 2 kez B milli takımlarımızda Ay Yıldızlı formaya giyen ünlü futbolcu 1 kez B milli takımımızın kaptanlığını yapmıştı. İsfendiyor bu milli maçlarda Ay-Yıldızlı formaya üç de güzel gol kazandırmıştı.
Topu gayet iyi takip etme özelliğine de sahip bulunan İsfendiyar sağ açık oynamasına rağmen içlere doğru kaçar ve orada topla buluştuğu anlarda golünü çakardı. Topa çok sert vurmasını da becermesine rağmen gole plase vuruşlarla gitmeyi tercih ederdi. Düzgün bir sağ plase ile neticeyi alır topu ağlara yollardı.
Hafifçe dışarı çıkan dilini dişleri arasında ısırarak oynaması ise onun en büyük özelliği idi. Bir sert çarpışma dişleri arasındaki dilinin başına çok işler açabilirdi. Fakat çok şükür en ufak bir kazaya uğramaksızın futbolunu oynadı, Bitirdi…”