Devlet istemiyor, Valilik tümden kapısına kilit vurulmaması için çırpınıyor, İnebolu Belediyesi yöre halkı için didiniyor, iktidar siyasetçilerinin aklı sonradan başına geliyor, sivil toplum susuyor, Özelleştirme İdaresi kendi bildiğini okuyor…
Havuzunda deniz suyu yok İnebolu Limanı’nın, resmen gözyaşı dolu.
Nefes nefese okunacak, kimi yerinde acı acı kimi yerinde tatlı tatlı tebessüm ettirecek bir roman başlı başına…
İnebolu Limanı üç asra yayılan “inşa” hikayesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında oynadığı büyük rol, değişik şartlara ayak uyduramayıp ekonomik önemini zamanla kaybetmesi, ardından yöreyle birlikte vilayetin ve hatta komşu illerin yeniden umut kapısı olmaya dönük hayalleri süslemesi ve nihayetinde devletin “kelepir” namına “jet” hızıyla başından atmak için özelleştirme sürecini devreye alması, yöre halkına verilen sözlerin ne derece tutulup tutulmadığı.
Kısa keseyim…
İnebolu Limanı’nın taa Osmanlı zamanında 1882 yılında inşaatı başladı, her padişah diğerine “yetim evlat” hassasiyetinde emanet bıraktı, Kurtuluş Savaşı’nda destan yazan İnebolu halkına ev sahipliği yaptı, “irtifak” hakkı 1955 yılında İnebolu Belediyesi’ne geçti, gümrük 1998 yılında kapandı, 2013 yılında büyük şaşaa ile yeni baştan açıldı.
Açıldı açılmasına da mevcut haliyle ne kendine ne bölgeye yeteri oranda kârı vardı ne de etrafındaki komşu limanlar ile rekabet şansı…
Vilayet yetkilileri İnebolu Limanı’nı uluslararası bir limana dönüştürmek için Ulaştırma Bakanlığı’na gitti, Bakanlık olumsuz yanıt verdi, İnebolu Limanı ile ilgili olarak herhangi bir yatırım planları yoktu (Bakanlık için varsa yoksa iki adım ötemizdeki Filyos Limanı çünkü). Bunun üzerine, Valilik, özel firmalarla diyaloga geçti ve minimum 5 milyon ton yıllık kapasite üzerinden özelleştirmesi projesini gündemine aldı.
Yeni süreç, geçen yılları kıskandırırcasına adeta, jet hızıyla başladı…
Etibakır A.Ş 11 Mart 2013 tarihinde Kastamonu Valiliği’ne yazdığı yazı ve ekinde gönderdiği proje dosyası ile İnebolu Limanı’nın işletme hakkına talip olduğunu belirtti. Valilik 21 Mart 2013’de İnebolu Belediyesi’ne yazdığı yazıda Etibakır A.Ş.’nin talebini iletti ve bu gelişme karşısında “Belediye’nin pozisyonunun yazı ile Valiliğe bildirilmesini” istedi. İnebolu Belediyesi Meclisi 1 Nisan 2013 tarihinde toplandı, özelleştirme sonrası oluşacak kamu yararını göz önünde bulundurarak ve taleplerini bir bir sıralayarak özelleştirmeye olumlu görüş bildirdi.
Top “resmen” Ankara’daydı artık…
Kastamonu Valiliği’nin talebi, Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın uygun görüşleri alınarak, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca düzenlenen karar Bakanlar Kurulu’nca 16 Eylül 2013 tarihinde uygulamaya konuldu ve İnebolu Limanı’nın kullanım hakkı, özelleştirilecek birçok kamu malının bünyesine aktarıldığı Ankara Doğal Elektrik Üretim ve A.Ş.’ye, İnebolu Belediyesi’nden alınarak verildi.
İnebolu Belediyesi 8 Kasım 2013 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na yazdığı yazıda İnebolu Limanı’nın yöre halkı açısından önemine bir kez daha işaret etti ve şartnamede yer almasını istediği taleplerini yeni baştan sıraladı…
Toparlarsam, “Belediye’nin liman işletmeciliğinden doğan gelir kaybının telafi edilmesi, liman içindeki belediye ait bazı hizmet binalarının korunması, ilçe merkezinden Geriş tepesine projelendirilen ancak yeterli bütçe bulunamayan teleferik hattının yatırımcı firma tarafından yapılması, limandaki yatırımların turizm ve balıkçılık ile geçimini sağlayan ilçe halkının zarar görmeyeceği bir düzenleme ile gerçekleşmesi ve özellikle çevre kirliliği yaratmayacak şekilde olması.”
“İnebolu Limanı’nın, İnebolu Belediyesi’nin ve İnebolu halkının maddi kaybı olmayacak şekilde yatırımcılara ihale edilmesinde Belediyemizce herhangi bir sakınca bulunmamaktadır”…
İnebolu Belediyesi’nin son sözü bu.
Az zaman kaldı, ihale sürecinin tamamlanması ile birlikte hep beraber göreceğiz İnebolu halkının kâr zarar hanesine yazılanları…
Umarım halk kaybetmez.