Memur ağlıyor… İşçi sızlanıyor… Esnaf çaresiz…
Sebep enflasyon…
***
Milletvekili adı üzerinde milletin vekili…
Millet adına iş gören/yapan kişi…
Yani, çocukluğumuzdaki adıyla “saylav.”
Zaman değişti, ulus oldu millet.
Saylar, oldu milletvekili…
Milletin vekili müvekkilinin (yani kendisini vekil edenin) aleyhine iş yapabilir mi?
Mümkün mü?
Avukat olsa hemen azledilir.
Vekil öyle değil… Vekil, beş yıl için ulustan aldığı yetkiyi; ister lehte, ister aleyhte karar alsın/versin kullanır.
Buna kim itiraz edebilir ki?
Bir kere vermişsin yetkiyi…
***
Piyasaya bir virüs gibi yayılan zamların önünü kesmek için satışa sunulan ürünlerin etiketlerine alış/satış rakamlarını yazma zorunluğu getirildi.
Hatta mevcut fiyatlardan yüzde 10 gibi bir rakamın indirilmesi çağrısı da yapıldı bu arada…
Ama piyasada fiyatlar başına buyruk arttı bir kere…
Şimdi yurttaş; yemesinden, içmesinden, giyiminden/kuşamından, gezmesinden nasıl tasarruf yapacağını düşünüyor.
Hadi; “azdan az, çoktan çok” çözüm üretip bütçesinin iki yakasını bir araya getirebilecek yurttaşlar ekonomi uzmanlığını göstersinler diyelim…
Zaten hep böyle olmadı mı; daha önceki enflasyonla savaş dönemlerinde?
Yurttaş kendi bütçesinin yeterliliğini kendi hüneri ile ayarlayıp yaşama bağlandı her seferinde… Şimdi de hüneri göstersin bekletiliyor.
Yurttaşlar enflasyonist baskıların çaresini “ayağını yorganına göre uzat”makta bulurken; milletin vekillerinin de bu ekonomik uygulamaya seyirci kalmaması, fedakarlık yaparak katılması, örnek olması kadar doğru ne olabilir?
Ulusal basından bir gazetede okudum: “Milletvekili maaşları her yıl herhangi bir düzenlemeye ihtiyaç duymadan memur maaşlarına yapılan zam oranı kadar artarken, milletvekili emekli maaşları ise her yıl Cumhurbaşkanı maaşı oranında artırılıyor. Buna göre, hem milletvekili olan, hem de emekli olan bir kişi; iki maaşına birden her yıl otomatik olarak zam alıyor. Bugün milletvekillerinin maaşı yaklaşık 18 bin TL düzeyinde iken, emekli milletvekili maaşı ise yaklaşık 9 bin TL civarında bulunuyor.”
Helal olsun!..
Kim ister vekilinin geçim derdi sıkıntısı yaşamasını?
Ama yurttaş her seferinde bu sıkıntıya katlanıyor.
Diyeceğimiz o ki; hem emekli, hem de milletvekili kim varsa, sadece bir maaşına zam alabilse ekonomik bir önlem olarak fena mı olur?
En azından yurttaşa karşı bir adalet olur. Kemerler sıkılıyorsa buna herkes kendi ölçeğinde katılmalı ki sosyal adalet gerçekleşsin.
Hem emekli olan kişinin ne işi olabilir ki devlet katında?
Emekli öğretmen, nüfus memuru, tapucu, sağlıkçı vb. memurlar emekli olmak için zorlanırken; bir kişinin vekil olup iki taraflı “Bir eli yağda, bir eli balda” olması adil bir durum mu? İki maaşından en yüksek maaşını alması daha doğru olmaz mı?
Ama böyle bir kararı verecek olan?..
Memur, işçi, esnaf, tüccar, serbest çalışanlar sıkıntılı dönemlerde elini taşın altına koyuyor.
Milletin vekili bu durumda “haydi haydi” koymalı…