Şeker-İş İl Temsilciliğini ziyaret eden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Canbay, şeker fabrikalarının satışının hem milli varlıkların kaybına hem de şeker ithaline neden olacağını belirtti ve “Tekel sigara fabrikalarının satışı, yabancı sigara ithalatına neden oldu. Şeker fabrikalarının akıbeti de şekerde dışa bağımlılık olacaktır” diye konuştu.
Canbay, Özelleştirme İdaresi’nin, fabrikaların satışıyla ilgili yol haritasını kamuoyundan sakladığını da söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Canbay, Saadet Partisi Kastamonu İl Sorumlusu Yaşar Canbaz, Saadet Partisi Kastamonu İl Başkanı Hamit Serdar Yılmaz ve yönetimi, Saadet Partisi İl Müfettişi Kemal Demirkan Şeker-İş Sendikası Kastamonu İl Temsilcilğini ziyaret ederek Türkiye genelinde satışa çıkarılan şeker fabrikaları ile ilgili açıklamalarda bulundular ve Canbay Milli Gazete’de ve dergilerde şeker fabrikası ile ilgili çıkan haberleri de başkana verdi.
Canbay ve beraberindekiler Şeker fabrikası’nda da açıklama yaptı.
Yaşar Canbay
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Canbay yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Özelleştirme İdaresi tarafından geçtiğimiz ay özelleştirme ihalesine çıkartılan 14 şeker fabrikasının bulunduğu illeri tek tek ziyaret ettiklerini belirten Canbay, Saadet Partisi tarafından özelleştirme kararının durdurulması için gerekli adımların atıldığını söyledi.
Şeker fabrikalarının satışının hem milli varlıkların kaybına hem de şeker ithaline neden olacağını belirten Yaşar Canbay, “Tekel sigara fabrikalarının satışı, yabancı sigara ithalatına neden oldu. Şeker fabrikalarının akıbeti de şekerde dışa bağımlılık olacaktır” diye konuştu.
15 yıl önce şeker üretiminde 495 kişinin çalıştığını şu anda ise bu rakamın 120 bine düştüğünü de konuşan Canbay, “2000’li yıllarda Derviş yasaları ile başlayan geri gidişle Türkiye’nin sektörel bazda tütünde olduğu gibi şekerde de nasıl yok edilir, nasıl pazar haline getirilir projesi uygulanmaya başlandı. 15 yıldan beri tek başına işbaşında bulunan iktidar pancar üretimini desteklemediği için bugün şeker fabrikaları satışa çıkarılma noktasına geldi.Bütün dünya tarımsal üretimini arttırırken, tarıma desteğini sürdürürken ve şeker üretimini arttırırken, Türkiye bugün her şeyi dışarıdan alan ülke durumuna gelmiştir.”
“Yol haritası kamuoyundan gizlendi”
Özelleştirme İdaresi’nin yol haritasını belirlemek için hazırlattığı strateji raporlarını kamuoyundan gizlediğini açıklayan Yaşar Canbay, 2004 yılında hazırlanan raporda varlık satışı yerine kooperatifler eli ile şeker üretiminin garanti altına alınmasının önerildiğini bu raporun kamu oyundan saklandığını iddia etti. Diğer taraftan Canbay, 2016 yılında da önerilen raporun yine gizlendiğini ifade ederek Saadet Partisi tarafından konu ile ilgili olarak çözüm önerilerini de şu şekilde sıraladı;
“Şeker üretimini garanti altına alan endüstriyel bir yapının oluşturulması temel öncelik olmalıdır. Şeker fabrikalarının özelleştirme sürecinden çıkarılarak çalışanların, üreticilerin ve kamunun da içinde bulunacağı bir yapının hayata geçirilmesi gerekir. Özelleştirme kapsam ve programında olan kamu şeker fabrikalarının yeniden yapılandırılması çerçevesinde otomasyon, modernizasyon ve ar-ge yatırımları yapılması gerekir. Fabrika işleme kapasitesinin arttırılması, tarımsal girdi temininde pancar üreticisinin teşvik edici tedbirlerin alınması, maliyetlerin düşürülmesi. Pancarın tarımsal destekleme programı içine alınması, çiftçilerin işleme maliyetlerinin finanse edilmesi. Tarımsal yapıda etkinliğin sağlanması ile gıda üretiminin sürdürülebilir bir şekilde iyileştirilmesi gerekmektedir. Şeker ithalatına meydan verilmeden, çözüm yöntemlerinin masaya yatırılması, ihraca potansiyelimizin ortaya konulması. Sağlıklı gıda üretimine olan talebin hızla arttığı, halk sağlığı açısından nişasta bazlı şeker ve yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların bütün dünyada tartışıldığı bilinmektedir. Bu sebeple Türkiye’nin sağlıklı şeker üretim potansiyeli her geçen yıl daha da daraltan NBŞ kotaları, pancar şekeri üreten AB ülkelerinde uygulanan seviyeye düşürülmeli, yüksek yoğunluklu tatlandırıcı üretiminin önüne geçilmelidir.”
Ali Çufadaroğlu
Ziyarette konuşan Şeker-İş Sendikası İl Temsilcisi Ali Çufadaroğlu da şöyle dedi:
“Biz bu işe işçi meselesi olarak bakmıyoruz. Şuanda şeker fabrikasında çalışan devlete ait 205 işçi kaldı bu işçilerden 180’inin emekliliği dolmuş durumdadır. Geri kalan işçilerde diğer fabrikalara gider emekliliklerini doldurur. Kastamonu Şeker Fabrikası’nın 200 bin ton pancarı var. Bu rakam ile diğer büyük fabrikalarla rekabet edemezler. Bizim kotamız da 250 bin ton. Yani çiftçimiz ekmek istese bile pancar ekemeyecek. Şuan barajlarımız yapılıyor. Bu barajlar sayesinde sulanabilir olmayan arazilerde suya kavuşacak. Ama fabrikalar kapanırsa barajı biz ne yapacağız
Bu barajlar sayesinde devletin elinde bu fabrika 400 bin tona ulaşsın, yenilemelerini yaptıktan sonra özelleştireceksek o zaman özelleştirelim. Bu durumda fabrikaya Pancar Kooperatifi bile talip olmuyor. Çünkü onlarda bu şekilde yürütemeyeceklerini biliyor. Pancar Kooperatifi Başkanı fabrikayı alırsak kooperatifi bile kapatmak zorunda kalabiliriz diyor. Burada 200 bin ton pancar ile rekabet edilemeyeceğini biliyorlar. Biz dünyada şeker üretimi konusunda söz sahibi ülkelerdeniz. Bizi şeker ihraç eden bir ülke değil şeker ithal eden bir ülke konumuna getirmek istiyorlar. Üretim artmadan bu fabrikanın çalışma imkanı yok.
Başımızda birde tatlandırıcı diye bir bela var. Tatlandırıcıları denetleyen Şeker Kurumu’nu da kapattık Şimdi tatlandırıcıların denetimi de yok. Cargill’i kim denetleyebiliyor. İşçinin menfaatlerini koruyorlar ama kampanya döneminde çalışan taşeron işçilerin hakkını kim koruyacak. Bunu konuşan hiç kimse yok. Bu işçilerde buradan ekmek yiyor. Bu işçilerin ailesi yok mu. Bu iş ülke ve memleket meselesi. Buna sessiz ve duyarsız kalmak hiç bir kimseye yakışmaz. Bu fabrikaların yaşaması lazım, bu fabrikaların gelecek nesillerimize taşınması lazım, bu ülkenin şeker üretiminden çekilmemesi lazım, şeker üretimine devam edip bu özellikle tatlandırıcı belasından kurtulmamız lazım, bizim şu anda hayvanlarımızda kısırlık başladı. Bu da o yedirilen GDO’lu mısırlardan kaynaklanıyor. Şimdi her yediğimiz içtiğimiz gıdalarda GDO’lu genetiği değiştirilmiş ürünler ürünler var. Bu gidişle ve böyle giderse gelecek nesillerimizin de genetiği değişecek, Allah korusun bizim çocuklarımızdan da çocuk olmayacak. Kısırlık ülkemizde artık başladı. Biz neden tohum üretemiyoruz, şeker fabrikalarımızda eskiden tohum fabrikalarımız da vardı. Biz eskiden tohumuzu dahi kendimiz üretirdik, tohum fabrikalarımız bile kapatıldı. Biz ülkemizde kendi ürünün üreten 7 ülke içinde idik şimdi ne oldu. Artık bu oynanan oyunları bozalım. Kendi fabrikamıza, kendi tohumuza, kendi ürünlerimize sahip çıkalım. Böyle gidrse ne kanserden kurtulabiliriz, ne hastalıktan ne de diğerlerinden. Artık takdiri bunu ve bu ortamları bu hale getirenlere bırakıyorum. Fabrika özelleşirse, hayvancılık biter, esnaf biter, nakliyeci ve üretici biter, göç başlar, şeker yerine de diğer GDO’lu ürünleri tüketir hale geliriz. Ülkemiz değerli ise herşeyine hep birlik ve beraberlik içinde sahip çıkalım”
Cengiz MUHZİROĞLU