Kastamonu için iki önemli gün var: İlk Kadın Mitingi ve Atatürk’ün Kastamonu gezisi. Miting için 1994’den beri çeşitli etkinlikler yapılıyor. Atatürk’ün ziyaretiyle ilgili faaliyetler ise 1963’den sonra başladı.
Her il, ilçe hatta belde; gazete, televizyon ve internet gibi iletişim araçlarını kullanarak yoğun tanıtım yapıyor. Birinci amacın turizm olduğu aşikâr. Tanıtım için somut materyal gerek. Birçok yerde festival adı altında tanıtımlar yapıldığına tanık oluyoruz.
10 Aralık 1919 günü Kastamonu’da yapılan ilk kadın mitinginin 98. yıl dönümü geçen hafta kutlandı. Valilik, Belediye ve 10 Aralık Kadın Platformu Derneği’nin iş birliği ile son yılların en güzel, en dinamik programı icra edildi. Katılım fazlaydı, heyecan vardı. İstanbul’dan gelen; Kastamonu Toplumsal Dayanışma Platformu Kadın Komisyonu başkanı Sayın Meral Nugay Dikmen, Betül Uğur, Kadriye Necla Timur, Serpil Servet Oral, Hacer Alioğlu Yakuti, Şule Mantık hanımefendilerle berbaber 25 kadın toplantıya renk kattı.
Tören Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı’na çelenk koymakla başladı. Konuşmaların ardından grup halinde belediye binasına gelindi. Burada Kastamonulu kadınların resim sergisi açıldı. Valimiz, Belediye başkanımız, kadın derneklerinin temsilcileri kısa konuşmalar yaptı, sergi gezildi. Sonra belediyenin üst katına çıkıldı, konuklara ikramda bulunuldu. Oradan konferans için toplantı salonuna geçildi. Burada milletvekillerimiz tarafından birer kısa konuşma yapıldı; salonda samimi bir hava oluştu.
Konferansta, Millî Mücâdele’de Kastamonu Kadınları konulu bir konuşma yaptım. 1994’den başlayarak bugünlere nasıl gelindi, kısaca anlattım. 1909’dan 2000’lere kadar şehrimizde kurulan kadın derneklerinden söz ettim. Mütareke sonrasında yapılan çalışmaları, Açıksöz gazetesinin çıkışını, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kadınlar şubesinin kuruluşunu anlattım. Mitingde, Zekiye Hanım’ın yaptığı konuşmayı aynen okudum; ABD ve Fransa cumhurbaşkanlarının eşleriyle İngiltere kraliçesine çekilen telgraflara değindim. Son bölümde, cephane taşıyan kadınlardan söz ettim, Kastamonu’dan gelip geçenlerin yazdıklarını okuyarak konuşmamı bitirdim. Salon doluydu, dinleyici kitlesinin ilgisi ve dinamikliği her zamankinden çok daha yüksekti. Bu ilgiye memnun olduğumu ifade etmeliyim. Zira konferansın başında da söyledim, mitingin 100. yıl dönümüne iki yıl kaldı. Önümüzdeki sene Türk Dünyası Kültür Başkenti olmanın kıvancını yaşayacağız. 2019’da, mitingin 100. yıl dönümünü güzel faaliyetlerle geçirebilirsek şehrimize önemli hizmetler yapmış oluruz. Bu ışığı gördüğümü ifade etmeliyim.
Toplantı sonrasında Sayın Tahsin Babaş bir jest yaptı; konferansa katılan herkesi öğlen yemeğine davet etti. Konferans sırasında kokteyl filan olur ama yemek ikramına rastlamadım. Başkanın bu nazik hareketi misafirlerce pek hoş karşılandı, kendisini gönülden kutlarım. Belediyemiz yeri geldiğinde ağırlığını göstermeli.
Konferans öncesinde milletvekillerimizden Sayın Hakkı Köylü Bey ile yemek sırasında da Sayın Metin Çelik Bey ile çeşitli konularda sohbet etmek fırsatını buldum; benim için yararlı oldu.
“Türk’ün karnı doyunca, gözü çarıkta olur” derler. Yemek sonrası konuklar Başkana veda ettiler. Başkan, katılımcılara ‘diş kirası’ olarak küçük birer armağan verdi; bu da çok zarif, şık bir davranış oldu. Kastamonu’ya yakışır mükemmel bir ev sahipliği gördük; bunu da yazayım.
Herkes gitti, kimse kalmadı. En son ben de vedaya hazırlanıyordum ki Başkan kahve içmeye davet etti. Tatil günü olması itibariyle makam boştu, kimse yoktu; bir saat kadar başbaşa oturduk, konuştuk. Aklımdan geçenleri sordum; Başkan yaptıklarını, yapacaklarını bilgisayar ekranından göstererek teker teker anlattı. Adliyenin, hastahanenin kuzey yönüne kaydığını, şehrin adeta kıblesinin değiştiğini; bu durumun Belediye caddesi, Mahkemealtı ve çarşı merkezini etkilediğini söyledim. Sit belası yüzünden merkezde yapılaşmaya izin verilmedğini, buraların zamanla gelir seviyesi düşük sorunlu insanlarla doldurulabileceğini, bunun şehir için bir tehlike arz ettiğini anlattım. Şehir merkezinin bu gidişle enkaz yığını olacağını; asıl kentsel dönüşümün buralarda uygulanması gerektiğini belirttim. Kişiye özel brifing oldu dersem abartmış sayılmam. Bu bakımdan Başkanımıza hassaten teşekkür ederim. Konuştuğumuz her şeyi elbette burada yazmam. Şu kadarını söylemekle yetineyim; Tahsin Bey’i parti taassubu içinde görmedim; herkesi kucaklayan bir tavrı var. Olması gereken de bu.
10 Aralık’taki etkinliğe verdikleri destek ve katılımları için milletvekillerimize, valimize, belediye başkanımıza, kadın derneklerine, İstanbul’dan gelen konuklarımıza ve dinleyicilere ayrı ayrı teşekkür ederim; hoş bir gün geçirdik.
Çok anlamlı ve güzel bir haberle yazıyı bitireyim: İlk Kadın Mitingi’nin 98. yılı münasebetiyle 14 Aralık günü, Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde bir seminer düzenlendi. Hemşehrimiz Prof. Dr. Sezai Yalçın Bey öncülük etti, biz de kendilerine materyal gönderdik. Semineri Yrd. Doç. Dr. Hacer Göl hanım hazırlayıp sundu. İstiyoruz ki diğerleri de bu kervana katılsın; başka üniversitelerde de akademisyen hemşehrilerimiz var.
Emperyalizmin ülkemizi kıskaç altına almaya çalıştığı şu günlerde, bu tür hareketlerin bilinmesine, hatta tekrarına ihtiyaç var.
MUSTAFA ESKİ