Bazı insanlar, varoluşlarında bir yazgı olarak hemşerisi oldukların kentin karakterini, sorumluluklarını ve marka değerini taşırlar. Bu kişiler yaşadıkları, mensubu oldukları kentlerin tüm tarihini, tüm talihini vehatta tüm sorunlarını da benliklerinde taşırlar. İşte Ahmet Tamelde bu insanlardandı.
Bilgisinde, ruhunda ve tüm var oluşunda Kastamonu’yu taşıyan, omuzlayan ve Kastamonu’yu temsil eden bir insan, yüce bir kişilikti.
- ••
İlk başta gerçekten hayırsever birisiydi. Bundan hiç bahsetmez, bahsettirmezdi de. Gönlü bu evrenin gördüğü en geniş okyanustu, o gönül hep ihtiyacı olanlar için sonsuz güneşler açardı…
Tanımını tamamlayan bir entelektüeldi ayrıca. Bilgiyi hayat ile yoğurmayı biliyordu. Yaşam tecrübesini, bilginin enginliğini sakin tavırlarının yanında bakışlarında sevecen bir ağırlıkta taşır, tanıyan tanımayan yanına geldiğinde hayalden de olsa sanki zorunlu olarak ceketinin önünü bağlardı.
Bilgiyi, yüzyıllık bir servi ağacı gibi taşır ama paylaşmanın erdemini de herkese tattırırdı. Hayatımda tanıdığım en iyi en eğlenceli öğretmenlerden biriydi. Dozunu kaçırmadan, kimseyi ezmeden ama fark ettirmeksizin bilgiyi karşındaki insanlara, çalışma arkadaşlarına, hayatı paylaştığı insanlara işler ama bunu yaparken de herkes zevkin en güzelini yaşardı.
Kastamonu’nun soylu basın tarihindeki en zeki, en keskin ve en adaplı kalemin sahibiydi. Alaylı kökenden gelip üç beş iletişim fakültesi bitirmiş bir bilgi, görgü ve tecrübe sahibiydi. Çalıştığı yerde onunla gazeteciliği öğrenmemek, anlamamak imkânsızdı. Her bir haberi, her bir sayfanın mizanpajını dantel gibi işler, okuyucuya yani Kastamonu’ya en anlaşılır, en tatmin edici haberleri sunardı. Keza söz konusu iş olunca (ister gazetecilik ister basketbol) kesinlik zor bir insandı. Kendisi en iyiyi yapmanın emeğini verirken her bir iş arkadaşından, öğrencisinden de aynı emeği ve özeni isterdi.
O’nun kalemi ki, şu memlekette en had bildirici kalemlerin başında olmuştur. Tavizsiz, yalansız ve tarafsız sadece Kastamonu’nun gerçekten âli menfaatleri için yazar, yazınca çene kapattırırdı. Korkusuzdu; çünkü ne göbeğini bir çıkarla kesmiş ne de beklentileri dünyanın geçiciliğinden oluşmuştu.
Sporcu ve basketbol koçu olarak bilinmesine karşın bana göre sadece bir öğretici ve çalıştırıcı değil, Kastamonu’da bir spor kültürünün oluşması için çabalayan zamansız bir ermiş idi. Sahada, salonda olduğu kadar gazete sayfalarında da sporun bir eylemden ve haberden daha fazlası olduğunu göstermeye çalışırdı.
- ••
Kastamonu’nun kodlarını çözmüş nadir insanlardan biriydi. Bu kodlar öyle matematiksel bir işlem olmayıp yani yazıya dökülüp de kaydı tutulacak ama Ahmet Tamel’in sözlerinde, yazılarında, deyişlerinde ve tavırlarında görülebilecek şeylerdi. O yüzden bir kentin ruhunun, karakterinin ve hatta tıynetinin kodlarını görebilen nadir bir insanı kaybetmiş olduk.
Cebinde, gündeminde,manşetinde, zihninde ve eylemlerinde Kastamonu’yu taşıdı hep. Bu kentin ruhundan naifçe beslendi, onu geliştirdi ve güzelleştirdi.
O’na baktığınızda, konuştuğunuzda Kastamonu gibi ayrıcalıklı ve seçkin bir kenti görür, anlar ve saygı duyardınız.
Keza Kastamonululuğu da tanımlardınız…
Saygın, bilge, ironik zeka sahibi ve adaplı diye…
Şimdi ise Ahmet Tamelgibi ve O’na benzer başka saygıdeğer insanları yitirdikçe bir bir azalıyorsun Kastamonu…
Herkesin herkes olduğu, her bir kentin herhangi bir kent olduğu şu zaman diliminde kendimizle birlikte kentimizi de ayrıcalıklı kılan bu güzel ruhlar, bu güzel insanlar doyumsuz bir şiir mısrası gibi geçip gidiyor şimdi ömrümüzden…
Ne şanslıyız ki tanıdık, yaşadık…
Nurlar içerisinde yatasın Ahmet Abi…