ETİ ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye iş birliği, geçen yıl başlattıkları, 9 yıldır devam eden “Türkiye’nin Buğday Atlası Projesi” ile bu yıl da genişleyerek devam ediyor.
ETİ İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu, konuya ilişkin düzenlenen basın toplantısındaki konuşmasında, siyez buğdayının ilgisizlikten dolayı uzunca bir süre sadece hayvan yemi olarak kullanıldığına söyledi.
55 yıldır buğdayla ürün ürettiklerini bildiren Polatoğlu, ürünlerinin en önemli girdisinin buğday olduğunu, ETİ Burçak’ın varlığını buğdaya borçlu olduğunu ifade etti.
Polatoğlu, “Önemli bir genetik miras olan ve nesilden nesile geçerek bugüne ulaşan siyezi korumak, siyez ile ilgili farkındalık yaratarak toplumda talep oluşmasını sağlamak ve dolayısıyla üretimini teşvik etmek amacıyla faaliyet gösterdiğimiz kategoride bir ilki gerçekleştirdik. Türkiye’de ilk defa, siyez buğdayını paketlenmiş atıştırmalıklar kategorisinde bir bisküvide kullandık ve ETİ Burçak Siyez Buğdaylı ürünümüzü pazara sunduk. Bilinirliği son derece düşük seviyede olan siyez buğdayına dair toplumda farkındalık yaratmak amacıyla ETİ olarak büyük bir sorumlulukla hareket ediyoruz. Siyeze olan talebin artmasına vesile olmayı amaçlıyoruz. Biliyoruz ki tüketim talebi oluştukça üretim de artacak ve siyez gibi yerel çeşitlerimiz de yaşayacaktır.” diye konuştu.
Üretimi teşvik etmenin en önemli araçlarından birinin sözleşmeli tarım olduğunu vurgulayan Polatoğlu, 2017 ve 2018 dönemine ait ETİ Burçak Siyez Buğdaylı üretimi için 31 çiftçi ile sözleşme yaptıklarını, 130 tonun üzerinde siyez alımı gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Polatoğlu, şunları kaydetti:
“ETİ olarak yaptığımız işe, ürettiğimiz ürüne hiçbir zaman yalnızca ticari açıdan bakmadık. Siyez Buğdaylı Eti Burçak ürünümüzü de ticari bir yatırım olarak değil, sosyal sorumluluk bilinci ile geliştirdik. Maliyeti diğer buğday türlerine göre daha yüksek olan, on binlerce yıllık siyezin gelecek nesillere de ulaşabilmesine vesile olmak için bir bakıma elimizi taşın altına koyduk. Bu atalık buğdayın üretimini artırmak ve yaygınlaştırmak adına Türkiye’ye bir ilki gerçekleştirdik.”
– “Topraklarımızda gelişen kültürel mirasımıza sahip çıkılmalı”
WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli de 1970’den 2010’a kadar geçen 40 yıllık süreçte dünyadaki canlı hayvan nüfusunun yarı yarıya azaldığını belirterek, WWF’in en önemli varlık sebebinin bu yok oluşun karşısında durmak olduğunu ifade etti.
Sadece hayvan türlerinin değil, bitki ve tohumların da yok olmaya veya unutulmaya yüz tutmuş durumda olduğunu aktaran Pasinli, “WWF olarak, yüzyıllar boyunca topraklarımızda gelişen kültürel mirasımıza, yok olmadan sahip çıkılmasını çok önemsiyoruz. Bir tohumu laboratuvarda korumak, yeterli değil, doğal ortamında sürekli ekilmesi ekosistemi korumak için de önemli. Siyez gibi eski buğday çeşitlerimizin kullanımının azalması ve artık yetiştirilmemesi bu konuda tehditlerden biriydi. Biz sosyal sorumluluğu ayrı bir departman ve iş dalı olarak görmüyoruz, her firmanın ana iş kolundaki iş yapış şekillerini dönüştürmesini bir sorumluluk olarak görüyoruz. ETİ ile siyez buğdayı konusunda yaptığımız iş birliği de buna iyi bir örnek.” şeklinde konuştu.
WWF Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem ise atalık buğday çeşitlerinin kullanımının azaldığını ve artık yetiştirilmediğini aktardı.
Türkiye’de buğday üretiminin azaldığına dikkati çeken Kalem, şunları kaydetti:
“Eski buğday çeşitlerimizin kullanımının azalması ve artık daha az yetiştirilmesi, arazi kullanımında yapılan hatalar, doğal habitatların tahrip edilmesi gibi nedenlerle buğdayın yabani akrabaları ve doğal yaşam alanları büyük bir hızla azalıyor. Oysa genetik çeşitliliğin korunması hem günümüzün sigortası hem de gelecek nesillerin güvencesi. Bu nedenle, Anadolu’nun yerel buğday çeşitliliğini korumak ve yaşatmak için yerel potansiyeli harekete geçirmemiz gerekiyor. Bu amaçla yıl boyunca Şanlıurfa, Kastamonu, Kars’ta düzenlediğimiz Buğday Atlası Anadolu’da panelleriyle, Türkiye’nin zengin buğday çeşitliliği hakkında farkındalık yaratmaya, yerel buğday çeşitlerimizin korunması ve yaşatılması için atılması gereken adımları belirlemeye çalıştık. Yerel çeşitlerin coğrafi işaret alarak tescil edilmesi konusunda yerel yetkililer ciddi bir çaba içinde ancak yerel çeşitlerin üretimi ve pazarlanmasındaki darboğazların aşılması gerekiyor. Yerel çeşitleri topluca işlemek, elde edilen ürünleri kalite özelliklerine göre sınıflamak, paketlemek ve dağıtmak için tesislere ihtiyaç var.”
– Mineral zengini siyez buğdayı
Edinilen bilgiye göre, Anadolu’nun mirasına sahip çıkmak, atalık buğday türleri hakkında farkındalık yaratmak ve siyez, gernik, havrani gibi yerel buğdaylara gelecek nesillere aktarmak amacıyla harekete geçen ETİ Burçak ve WWF Türkiye, yıl boyunca çeşitli şehirlerde paneller düzenledi.
Yerel buğday çeşitliliğiyle dikkati çeken Şanlıurfa, Kars ve Kastamonu’da gerçekleştirilen panellere, kamu kuruluşları, üniversite ve araştırma kurumları, iş dünyası ve yerel STK temsilcileriyle buğday üreticileri katıldı. Bu panellerle projenin başından bu yana “Türkiye’nin Buğday Atlası” binden fazla kişiye doğrudan ulaştı.
Panellerde, yerel çeşitlerin üretimi ve pazarlanmasında sorunlar olduğu, bu darboğazların aşılması gerektiği ortaya kondu.
Ayrıca panellerde yerel buğday çeşitlerini topluca işlemek, elde edilen ürünleri kalite özelliklerine göre sınıflamak, paketlemek ve dağıtmak için tesislere ihtiyaç olduğu vurgulandı.
ETİ, 10 bin yıllık geçmişiyle tüm buğdayların atası kabul edilen siyez buğdayını gelecek nesillere aktarmak ve üretimini teşvik etmek üzere, Türkiye’de ilk defa, siyez buğdayını paketlenmiş atıştırmalıklar kategorisinde bir bisküvide kullanarak ETİ Burçak Siyez Buğdaylı ürününü pazara sundu.
Biyolojik çeşitliği korumak ve insanın doğayla uyum içinde yaşadığı bir gelecek için çalışan WWF Türkiye, sürdürülebilir tarıma verdiği önemi, siyez buğdayını üretim sürecine dahil ederek ortaya koyan ETİ Burçak iş birliği, başta siyez olmak üzere Anadolu’nun yerel buğday çeşitlerini toplum gündemine taşıyarak, bu konuda bilinirliğin artırılmasını amaçlıyor.
10 bin yıllık bir tarihi olan yerel buğdayların en önemlilerinden siyez, mineral zengini lutein gibi etkin bir antioksidan içeriyor. Bugün dünyada az miktarda Fransa, Hindistan, İtalya ve eski Yugoslavya’da yetiştirilen siyez buğdayı, ülkemizde en çok üretimi yapılan Kastamonu dışında, Sinop, Çankırı, Çorum, Bilecik ve Kayseri’de üretiliyor.