BBP Genel Başkan Yardımcısı hemşenimiz Ahmet yelis, Kastamonu sorunlarının çözümü yolunda bir tanıtım platformu oluşturulması ve bir çalıştay düzenlenmesi yolundaki çağrısını dün şehrimizde düzenlediği basın toplantısında yineledi.
“Biz Kastamonu insanı olarak Türkiye’nin ortak değerlerinin merkeziyiz. Güzel insanlar yurdu Kastamonu’muzun hak ettiği değeri bulamadığı da acı bir gerçektir. Yatırımların plansız, programsız yapıldığı güçlü olanın yatırımı alabildiği ve hizmetin belli bir bölgede yoğunlaştığı ülkemizde Kastamonu’nun bir köşede unutulduğu bir vakadır” diyen Yelis, ilk yapılması gerekenin yol haritası belirlemek üzere bir çalıştay toplanması olduğunu vurguladı.
Basın toplantısında Türkiye gündemi ve Kastamonu’yla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yelis, yeni kurulan İYİ Parti’nin programının kendi partilerinin yenilenen programışya yüzde 90 aynı olduğunu ifade etti ve “Çok fark bulamazsınız. Tek fark edeceği şey işin felsefesidir” dedi.
CENGİZ MUHZİROĞLU
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis dün basın Kebeci AVM Restoran’da bir basın toplantısı düzenledi.
İl Başkanı Satılmış Külçe ve yönetim rulu üyeleriyle eşinin de hazır bulunduğu basın toplantısına, “Ben Bozkurtluyum, sizlerin hemşehrisiyim ve 94 yıl önce ilan edilen Cumhuriyet, Türk Milleti’nin özgürlüğe düşkünlüğünün ilan edildiği tarihi anın adıdır” diye başlayan Ahmet Yelis, “Bir siyasal ortaklık biçimi olan Cumhuriyet bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların, o toprak parçasını bir vatan, o vatan üzerinde yaşayan insanların tamamını eşit ve özgür yurttaş, o yurttaşların her birinin kendi vatanlarında, kendi geleceklerini, yine kendilerince belirlemeye addetmiş ortak bir iradenin adıdır. Cumhuriyetimizin 94’üncü yılının büyük Türk Milleti’ne hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
“EMPERYALİSTLER YİNE GELDİ”
Kastamonulu kahramanların yaptıklarının dillere destan olduğunu belirten Yelis, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz bağrında Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşı kahramanlarının nesilleri yaşamaktadır. Bu ruh ve şuur devam ettiği mühletçe Türkiye Cumhuriyeti ebediyen var olacaktır. Emperyalistler, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi, yüzyıl sonra topraklarımıza yine geldiler. Emperyalistler taleplerini karşılamayanları cezalandırıp, yok etmek istiyorlar. Özellikle askeri teknolojiye verilen ağırlık sonucunda klasik savaş yöntemleri ile savaşma ihtimali azalmıştır. Onun için şimdiki savaşlar vekalet savaşına yani terör savaşına dönüşmüştür. Parçalanmış etnik ya da mezhep grupları üzerinden yapılan savaşlar, medeniyet coğrafyamızı harabeye çevirmiştir. Algı yönetimiyle savaşta, siber yöntemle savaşta farklı yöntemlerle savaş haline gelmiştir. Ahlak ve adalet yoksunu bu sömürge medeniyetinin mensupları bu tek dişi kalmış canavarlar ne tür metotla savaşırlarsa, savaşsınlar, güçleri ve metotları ne olursa olsun, güçlü Türk Milleti’ni asla mağlup edemeyecek ve kirli emellerine ulaşamayacaklardır. Zulüm hiçbir zamanpayidar olamayacaktır. Biz Türk Milleti olarak gerekirse bir ölür, bin diriliriz. Rahmetli şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu; ‘Ben Türk’üm, Türk esir olmaz. Ben Türk’üm, Türk bayraksız olmaz. Ben Türk’üm, Türk devletsiz olmaz. Ben Türk’üm, Türk ezansız olmaz. Ben Türk’üm, Türk hürriyetsiz olmaz’ demişti. Biz Türk Milleti olarak gittiğimiz her yere ahlak ve adaleti getirmiş, büyük bir milletiz”
“NİZAM-I ALEM PROJESİ”
Yaklaşık 25 yıl önce Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte bir çağrıda bulunduklarını söyleyen Ahmet Yelis, şöyle konuştu:
“Yeni dünya düzeni denilen emperyalizm karşısında insanca yaşam, hakça paylaşım, ahlak ve adalet erdemi ve erdemi önceleyen Nizam-ı Alem Projesi’ne duyulan ihtiyaç günümüzde daha da elzem hale gelmiştir. BBP’nin milliyetçi, demokrat, vatansever, tam bağımsız bir Türkiye ülküsüne sahip olduğu bütün ülkemizde tanık olunmuştur. Siyasetteki çağrımızın esası milletçe üzerine titrediğimiz inanç, değer ve ilkelerin kılavuzluğunda ülkemizin layık olduğu büyük ve öncü Türkiye’nin inşasına hizmet etmek için, insanımızı hasbi bir fedakarlık ve gönül seferberliğine çağrıdır. Bugün Türkiye’deki tek çare Nizam-ı Alem ülküsünün hayata geçirilmesidir. Nizam-ı Alem ahlak ve adaletin hakim olduğu hakça paylaşım ve insanca yaşam hedefleyen ötekisi olmayan, ‘Birlikte güzelsin Türkiye’m’ diyen, huzur ve barışın hakim olduğu dünya anlayışı ve bu anlayışın ürettiği sistemin adıdır. BBP bu fikriyatın gerçekleşmesini ülkü edinmiş, siyasi iddianın adresidir. Alperenlerde bu hareketin gençlik yapılanmasıdır. Bugün Türkiye ve dünyanın ihtiyacı güzel ahlak ve adalettir. Adalet doğruluk ve iyilik arasındaki çizgidir. Medeniyet dediğimiz temel üç fikre dayanır. Birincisi doğruluk, ikincisi iyilik, üçüncüsü güzellik idealidir. Adalet doğruluk ve iyilik arasındaki çizgidir. Doğruluk ve iyilik dediğimiz bir platform üzerine oturmaktadır. Güzellikte bütün bu yapının üzerinde yükselen üst yapıdır. Peygamber Efendimizin güzel ahlakı tamamlamak için gönderildiği buyurulmaktadır. Biz güzellikleri hedeflemiş, Anadolu insanın vicdanı olmayı ve dünyadaki tüm mazlumlara umut olmayı ülkü edinmiş bir büyük birlik hareketiyiz. Mevcut cari anlayışa teslim olmadan yeni dünya düzeni denilen sömürge düzeninin neoliberalizm karşısında yeniden Nizam-ı Alem ülküsü diyen bir büyük birlik hareketiyiz”
TANITIM PLATFORMU VE ÇALIŞTAY
Yelis konuşmasını Kastamonu konularına değinerek sürdürürken şöyle dedi:
“Kastamonu’da bir tanıtım platformu kurulup, bir inisiyatif grubu oluşturulmalıdır. Kastamonu ve Kastamonulular artık zincirlerini kırmak için bir araya gelmek zorundadır. Teklifim en kısa sürede bir çalıştay yapılmasıdır. Biz Kastamonu insanı olarak Türkiye’nin ortak değerlerinin merkeziyiz. Tarih, kültür ve coğrafya zengini, vatan ve millet aşkıyla halk için yaşayan güzel insanlar yurdu Kastamonu’muzun hak ettiği değeri bulamadığı da acı bir gerçektir. Yatırımların plansız, programsız yapıldığı güçlü olanın yatırımı alabildiği ve hizmetin belli bir bölgede yoğunlaştığı ülkemizde Kastamonu’nun bir köşede unutulduğu da bir vakadır. Yine bu sebeplerle göçün en yoğun yaşandığı illerden birisi de Kastamonu’dur. Teklifim kısa sürede bir çalıştay yapılmasıdır. İlk yapılması gereken yol haritası belirlemek üzere; vakıflarımızın, derneklerimizin, siyasi partilerimizin, bürokrasimizin ve basınımızın bir araya gelerek bir yol haritası belirlemesi gerekmektedir. Bunun için Sayın Valimiz, Belediye Başkanımız ve Kastamonu’da inisiyatif sahibi olan bütün herkesin bir araya gelip bir çalıştay düzenlemesi ve bu çalıştay sonucunda da Kastamonu’yu hak ettiği noktaya nasıl getiririz, iş ve güç birliği hangi noktalarda nasıl yapılır gibi noktaların çalıştayda belirlenmesi gerekmektedir. Bundan sonraki süreçte Kastamonulu hemşerilerimizin ‘Bende Kastamonuluyum’ sözünü daha gür bir şekilde söylemesinin vaktinin geldiğine ve hatta geçtiğine inanıyorum. Kastamonu insanı artık ileri derece mütevazilikten onurlu bir dik duruşa, hak kaybına yol açan sessizlikten hakkını gür sesle arayan hale, üzerinden rant elde edilmesinden kendi hakkını kendi elde eder hale gelmesine, ‘Ben Kastamonuluyum’ demesinin yeterli olacağı zamanın kanaatindeyim. ‘Biz Kastamonu’yuz, biz Türkiye’nin özüyüz, biz Türkiye’yiz’ sözünü özgüvenle söyleyecek arka planın oluşturulması hepimizin boynumuzun borcudur.
Kastamonu tanıtım platformunun kurulmasındaki düşüncem turizm ve kalkınma hamlelerinin üzerindedir. Kastamonu’nun hem bugünün hem yarını hep birlikte planlanmasıdır. Kastamonu’yla ilgili Türkiye’nin birçok yerinde olan dernekler elinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Fakat tüm platformlar kendi içinde çalışmalar yürütüyor. Koordinasyon olursa daha iyi sonuçlar alınır. 3 günlük bir toplantı teklif ediyorum. Toplantıya siyasiler, basın mensupları, iş adamları, dernekler, ilçe belediyelerimiz katılarak fikir alışverişi yapılabilir. Dünya da en kıymetli olan fikir üretilmesidir. Ufak bir fikir ile facebook, instagram üretildi. Kastamonu’da belirli elit noktaların dışına çıkılamadı. Tektipcilik oluşur ve güç dar alanda oluyor. Küçük olsun güç odağı ‘ben olayım’ zihniyeti yerine, ortak büyük hedefler olsun. Aksi takdirde gücümüzün karşılığını alamıyoruz.
Bir Trabzonlu gittiği yerde “yok mu Trabzonlu” diyerek öz güvenli dolaşıyor. Kastamonulu hemşerilerim ise zorla Kastamonulu olduğunu söylüyor. Sebeplerini çalıştaylar ile araştırmalıyız. Murat Başesgioğlu’ndan bu yana Kastamonu’dan bir bakan çıkmadı. Her seçim döneminde çok vaatler veriliyor. 2015 yılında bende adaydım. Gökteki yıldızları yere indirmeyi vaat eden konuşmalar dinledik. Yapılanlar ortada. Hiçbir hizmeti inkar etmiyoruz ve nankörlük yapmıyoruz. Kastamonu’nun hak ettiği çalışmalar yapılmadı. Verilen hizmetler tamamen Kastamonu için mi yapılıyor, arkasında ticari düşünceler var mı?
YENİ DÖNEM
2007 yılına kadar Kastamonu’da ilçelerde teşkilatlanmış, seçimlere giren ve ciddi çalışmalar yapan bir partiydik. 2007 yılından sonra, Kastamonu özeliğinde bir hayli travma yaşadık. Parti seçimlere girmeyince, kadro eritilince bir daha da toparlanması zor oldu. Kastamonu özelinde lokal bir olay yaşandı.
Pazar günü yapılan kongrede yenilendik. Önümüzdeki hafta sonu ise başkanlık divanı yeniden belirlenecek. Sorun şu, Türkiye’de 1980 yılından sonraki siyasi yapılanma 1990’lı yıllarda farklı boyutlara geldi. 1990’larda milliyetçi ve muhafazakar kesim iktidar içinde daha geniş söz sahibi olabilecek hale geldi. 1991 yılında üçlü ittifak ile Refah Partisi öncülüğünde, Milliyetçi Çalışma Partisi ve ÖDP mecliste yer aldı. Halkımız daha önde görünen partiye oy yüklemesi yaptı. İktidarda deneme yoluna girildi.
Milliyetçi Hareket Partisi 1999 seçimlerinden sonra merhum Ecevit’in kurduğu hükümet içinde iktidarda bulunma fırsatı yakaladı. Yakalanan fırsatlarda bir dönem milliyetçiler, bir dönem milli görüşlerin yapıları ortaya koyuldu. Yapının nizam-ı alem ülküsüne ait olan siyasal kadrolardadır. Algı yönetimini başaramadığımız için milletin tam ne arzu ettiğini, ortaya koyamıyoruz. Dünyadaki sıkıntıların temelinde sermayenin, sanayi ile birleşmesi sonucunda küresel yaklaşım, kültür ve insana bakış açısı iflas etmek üzere. Öncelikli yapılması gereken insana bakış açısının değişmesidir. Ekonomiye, sanayiye ve üretime olan bakışta değişmelidir. Tez ortaya koyulmadığı zaman yapılan her şey pansumanda kalır. Mevcut sistem içinde düzeltme yapılmaya kalkınca sistem müsaade etmez. Çünkü sistem insanları modern bir köle haline getirmeyi yaparken, hakça paylaşım ve kardeşliği reddediyor. Milli kültürümüzü ayağa kaldıracak çalışma içinde olmalıyız. Bundan sonraki çalışmalarımız Alperen gençliği üzerinde olacaktır.”
YENİ PARTİ
Ahmet Yelis, yeni kurulan İYİ Parti’yle ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Büyük Birlik Partisi programını yeni güncellemiş bir parti, altı ay olmadı. İYİ Parti’nin 74 sayfalık programını dün gece okuma fırsatı buldum. Onunla karşılaştırdığınızda yüzde 90 aynı. Bizim partimizin programının yapılmasında, oluşturulmasında emeği geçen arkadaşlardan da biriyim, bizim parti programıyla diğer parti programlarını MHP, AK Parti, İşçi Partisi, Liberal Parti hepsini inceleyerekten ortaya koydum. Yani yarım saat konuşsak yüzde 70 yaklaşırız, iki saat konuşsak yüzde 90 yaklaşırız, üç, dört saat uzasa diğerlerinden çok fazla bir fark bulamazsınız. Tek fark edeceği şey felsefedir, bizim işin felsefesidir, biz işin felsefesinin peşindeyiz ve bunu da seslendirmeye çalışıyoruz. Yoksa bizde oy almanın, insanları nefisten ve menfaaten yakalamanın yollarının neler olduğunu bilemeyecek acizlikte insanlar değiliz. Bizde o noktalardan gireriz. Siyasi partiler sadece ve sadece iktidarı hedefleyen değil devletin uzun vadedeki menfaatleri ile vatandaşın kısa vadedeki menfaatlerinin optimim noktasını bulmak zorunda olan hareketlerdir. Böyle olmadığı için yaşanan sıkıntılar dünde, bugünde günümüzde ve yarında yaşanıyor, bundan sonra da yaşanır.
Artık siyasetinde biraz daha bu noktaya doğru gelmesi lazım.Herşeye oy odaklı, herşeye iktidar olacağım mantıklı bakılmaması lazım. Rahmetli Galip Erdem abimiz vardı. Rahmetli olmadan önce söylediği birşey var, biz diyor Ağrı Dağı’nın zirvesine kendimizi çıkarttık ama davaya bir baktık dava eteklerde kalmış, dağın eteklerinde kalmış. Bugün Türkiye’de de olan şahıslar kendini zirveye çıkartıyor, zirve peşinde koşuyor. Bunun da metotları bellidir, uyguladığınız zaman yol alırsınız ama dava dedikleri nokta her zaman için dağın eteklerinde kalıyor, biz bunun mücadelesini veriyoruz. Yoksa bizde kendimizi de, yapıyı da çıkartabilirdik. Nerede çıkartırdık? Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu 8 milletvekili ile Refah Yol hükümetini desteklediğinde bakanlıklar alarak çıkarabilirdi. Daha önce AK Parti kurulurken rahmetliye yapılan gel beraber olalım, meclis başkanlığı ve 80 milletvekilliği sizin olsun noktasında bunu kabul ederek yapabilirdi. Genel Başkan Destici, Sayın Cumhurbaşkanımızın Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde partiyi ziyaret ettiğinde ‘buyrun beraber olun; sizi de meclise taşıyalım’ dediğini de yapabilirdi. Biz bunlardan ziyade Nizam-ı Alem Ülküsü’nün hayata hakim olması adil bir yönetim, hakça bir paylaşım, ahlak ve adaletin hakim olacağı bir dünya özlemi içerisinde siyaset yapıyoruz. Eksiğimizle gediğimizle temelimiz bu noktada üzerinde kurgulu.
İyi Parti’ye bizden ve diğer partilerden de gidenler oldu, ama çok ciddi diyeceğimz sayıda kişi gitmedi. Bizden gidenin az olması, uzun yıllardan bu tarafa süzüle süzüle gelen serdengeçti bir hareket olduğumuz içindir… Zaten insanlar burada neden siyaset yaptığını da biliyor. Buradaki insanlar iktidar olma, iktidardan pay alma noktasında siyaset yapsalardı burada olmazlardı. Ben meslek olarak Yeminli Mali Müşavirlik yapma konusunda Türkiye’de toplasanız bin insanın yaptığıetkin bir mesleği yapan, ekonomide iyi eğitim almış bir insanım, yani olayları göremeyecek bir halimiz falan da yok. Burada bir idealin peşinde ideal politiğin peşinde reel politikten ziyade siyaset yapıyoruz. Türkiye’nin prototopi Büyük Birlik Partisidir. Türkiyenin prototip fikriyatı da Büyük Birlik Partisinin ortaya koyduğu fikriyattır.”