Uçaktan aşağı bakarken tüm çıplaklığı ile dikkatimi çekti şehrimizin yerleşim arızaları, adeta bisiklet sığmamacasına sokaklar, dev binayla cücenin kolkola olduğu muhitler…
Planlı yerleşimiyle az biraz Kuzeykent göze hoş geliyor, onun da geleceği nasıl olur bugünden bilinmez.
Gökyüzü kusur saklamıyor…
İnsanın ettiğini görmek istiyorsan kuş bakışı bakacaksın.
Görünce de şaşırmayacaksın…
Köy, gökdelen, fabrika, taş ocağı aynı karede misal.
Bu dörtlünün acaba hangisi ya da hangileri aynı karede olmamalı peki?..
Baştan sona zıtlıklar yurdu şehrimiz.
Yiğidin hakkını yiğide vermek lazım…
Yeşille kahverenginin birbirine sarıldığı yere beyaz renkli betonu yerleştirmekte üstümüze yok.
Kamuflaj edilmiş füze rampasını andırıyor…
Yeşile sokuşturulan yüksek katlı apartmanlar.
Belki bir asırdır çivi çakılmamış muhitler var yamaçlarda…
Belli ki varlıklarının devamı “kentsel dönüşüm” piyangosuna terk edilmiş.
İyi de müteahhit ova dururken dağ tepe mi gezsin?..
Para çay kenarında.
Bir çatıdan yanıbaşındaki çatıya kaldırımda yürür misali yürü…
Mimaride “Bitişik nizam” denen kavram bu olsa gerek.
Yangın olsa arazöz hak getire…
Hasta olsa cankurtaran.
Şehrin yamaçlarına yaslanmış bu muhitlerin haline ilaç var mı tabiplerde bilinmez…
Örnek alıp bu hali, yeni bitişik nizam manzaraları çıkarmamak elimizde ama.
Kastamonu…
Yeşil ve kahverenginin birbirinin gözünün içine baktığı en özgün mekanlarından biri.
Gökyüzünden her baktığınızda azaldığına kanaat getirirseniz bu iki rengin kapladığı alanı…
Bilin ki mutluluk heyelana kurban gidiyor.
•••
Not:
Kastamonu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü resmi internet sitesinde “hava kalite indeksi” var…
Hemen her ay açar bir koklarım bu indeksi.
Önceki gün saat 13.00 itibarıyla verilen indeks değerine baktım…
“Orta”.
Daha önce de defalarca yazdım…
Yeşillikler içindeki şehrimizin hava kalitesi “İyi” değilse, burada üzerinde düşüneceğimiz bir sorun var demektir.
“Orta” derecenin bir üstü…
“Hassas”.
Ilgaz dağının eteğinde…
Bulduğumuz havaya bakar mısınız?
Kış mevsimi değil üstelik…
Ne kömür var ne sis.
Hakikaten şehrimizin havası niçin “iyi” değil?…
Yakışıyor mu cennet doğamıza?