Daşgün’ün teşhisi: Zihinsel sorun
‘Son dakikaya kadar mücadele etmeyen benimle yürüyemez”
“Çok üzgünüm ama üzülmenin bir anlamı yok. Bunu düzeltmek benim işim. Gerek oyuncularımla konuşarak, gerek kadro değişimi yaparak bunu düzeltme yoluna gideceğiz. Bu mental yapıyla başarılı olamayacağımız netleşti. Fiziksel ya da oyunsal bir sıkıntımız yok, ama takım içinde mental problem var.”
“Benim oyuncum son dakikaya kadar, sonuç ne olursa olsun maçın içinde yer alır, maça asılır. Bu düşüncede olmayanlar, ben burada çalışıp mücadele ettiğim sürece benimle birlikte yer alamaz. Ya kafalarını düzeltip benim istediğim gibi olurlar ya da benim düşüncemde olan oyuncularla bu mücadeleyi veririm.”
Kastamonuspor 1966 Teknik Direktörü Tarık Daşgün, Tokatspor karşısında sergilenen oyun ve alınan sonucun takımdaki mental (zihinsel) sorundan kaynaklandığını söyledi.
Karşılaşmayla ilgili değerlendirmede bulunan Daşgün, sorun yaşayan isimleri konuşarak ya da dinlendirerek takıma kazandırmaya çalışacaklarını, son ana kadar mücadele etme düşüncesinde olmayan oyuncuların kendisiyle birlikte yürüyemeyeceğini vurguladı.
Daşgün, değerlendirmesinde şunları söyledi:
“Oyuna çok iyi başladık. İlk 25 dakika istediklerimizi sahada uyguladık. Rakiple ilgili yaptırdığımız analizin doğru olduğunu bu süreçte gördük ve gerekli oyunu oynadık. Bu süreçte üç yada dört gol pozisyonu yakaladık. Kornerler kazanıp tehlike yarattık. Oyunu orta sahaya taşıdık. 25 dakikada aradığımız golü bulamamamız takımı demoralize etmiş olabilir.25’nci dakikadan sonra yoğun baskıyı kestik. Arkada çok topla oynamaya başladık. Rakibi zorlayacağımız yere ilginç bir şekilde pas yapmaya başladık. Devre arası müdahil olduk. Daha çabuk ve önde oynamaya çalışmamız gerektiğini söyledik. İkinci yarı başladığında bu kurguyu sahaya yansıttık. Rakibimizin iyice sıkıştığı anda ikinci forveti, Tayyib Kanarya’yı da oyuna aldım. Hem onların ön liberosunu kapatmak, hem de Abdullah Halman’ı hücumda desteklemek için bu hamleyi yaptım. Tam da istediğimiz baskıyı kurup, istediğimiz oyunu oturtacağımız aralıkta basit bir gol yedik. Asıl ilginç olan da bu golden sonra başladı. Gol yedikten sonra maçı bıraktık. Golü 70’nci dakikada yedik. Golden sonra hücumsal anlamda da baskı gösteremedik. Yediğimiz gol bizi dağıttı açıkçası. Uzatmalarla birlikte 25 dakika varken oyunu bıraktık. Böyle önemli isimlerden oluşan, kaliteli bir oyuncu grubu 80’de de gol yese, 85’de de gol yese maçı bırakmayıp sonuna kadar mücadelesini göstermek zorundadır. Golle birlikte demorileze olduk. Bu demorilizasyonla da maçı kaybettik
Oyunsal kurgunun yanında mental anlamda da bazı eksikleri düzeltmemiz gerekiyor. Çok üzgünüm ama üzülmenin bir anlamı yok. Bunu düzeltmek benim işim. Gerek oyuncularımla konuşarak, gerek kadro değişimi yaparak bunu düzeltme yoluna gideceğiz. Bu mental yapıyla başarılı olamayacağımız netleşti. Fiziksel ya da oyunsal bir sıkıntımız yok, ama takım içinde mental problem var.
“DÜZELENE KADAR DİNLENECEKLER”
“Mental sıkıntı yaşayan isimler ekip ruhunu bozuyorsa, mental anlamda düzelene kadar dinlenecekler. Ne tür hamleler yapılması gerekiyorsa bu hamleleri yapacağız. Ben futbolculuğumda da antrenörlüğümde de pes etmemeyi kabullenemeyen bir yapıya sahip oldum. Oyuncularıma da bunu öğretmeye çalışıyorum. Oynadığım ve çalıştığım takımlarında en büyük özelliği son dakikaya kadar, sonuç ne olursa olsun maçın içinde yer alır, maça asılır. Ben burada ilk defa böyle bir durumla karşı karşıya kaldım. Bu düşüncede olmayanlar, ben burada çalışıp mücadele ettiğim sürece benimle birlikte yer alamaz. Ya kafalarını düzeltip benim istediğim gibi olurlar ya da benim düşüncemde olan oyuncularla bu mücadeleyi veririm. Oyunu bırakmak, oyundan kopmak, teslim olmak ne bir delikanlıya yakışır, ne de bir Kastamonuspor 1966’lı futbolcuya yakışır.”