Bu hafta halk ozanlarından söz edelim. Son dönemde âşıklık özelliğini tüm güzelliği ile yaşatan halk ozanlarından biriydi İlhamî. 3 Mayıs 1987 günü aramızdan ayrıldı; demek 30 yıl olmuş üstadın sazını ve sesini işitmeyeli. 1983,1985 yıllarında Eğitim Yüksekokulu’nda yaptığımız Âşıklar Günü dolayısıyla gelmişti Kastamonu’ya. Bir kez de arada özel olarak davet etmiştik. Sınıflara girdi; çaldı, söyledi; halk edebiyatını tanıttı.
Onu ilk kez İstanbul’da tanıdım. Orhan Şaik Gökyay halk ozanlarını çok severdi. Zaman zaman davet eder, biz öğrencilere halk şairlerini tanıtırdı. 1967’de karşılaştım ben onlarla. Posoflu Âşık Müdâmî o zaman en yaşlılarıydı. İlhamî, Reyhanî henüz gençti. Bir gece çalıp söylediler; bütün öğrenciler dinledik, halk edebiyatının inceliklerini bizzat yaşayanlardan öğrendik.
Yıllar geçti; bir gün kendi kendime sordum; neden Kastamonu’da bir âşıklar toplantısı olmasın? Rahmetli Hocamız Orhan Şaik Bey’i aradım. Hemen âşıklara mektup yazdı, bizim adımıza Kastamonu’ya davet etti. Aralarındaki saygı, sevgi dolayısıyla Hocanın ricası, âşıklar için bir emir telakki edilirdi. Âşık İlhamî, Âşık Reyhanî, Âşık Şeref Taşlıova ve Âşık Hacı Karakılçık davete icabet ettiler. 23-26 Ekim 1983 günleri Kastamonu’da buluştular. Biri okulda, diğeri Halk Eğitim salonunda iki program yaptık. 1985 yılı Nisan ayında ikincisini, 1989’da üçüncüsünü düzenledik.
Bugün İlhamî, Reyhanî ve Şeref Taşlıova ile onların “babamız” diye hürmet ettikleri koca çınar Orhan Şaik Gökyay da yok. Yazdıkları, söyledikleri kaldı geriye. Böyle söylüyoruz ama pek kolay değil; acaba halk ozanlarının kaç şiiri yazıya geçmek şansını bulabildi? Ses kayıt cihazları şimdiki gibi çok değildi. Sonra sesi kaydettik diyelim; onların kaçı yazıya geçti, kitaplarda toplandı? Çoğu uçup gitti; tutabildiğimiz birkaç şiirle yetiniyoruz açıkçası.
Orhan Şaik Bey; en güçlü halk ozanı olarak Reyhânî’yi görürdü ama İlhamî için de otantik özelliğini bozmamış derdi. Ben, bu şahsiyetleri tanıma fırsatını bulduğum için kendimi şanslı kabul ederim. Sözü uzatmayacağım; ölüm, insanlar için mukadderdir. Kastamonu’da 1985 yılında irticalen söylediği bir şiirle başlayalım. Programa Vali Kâmil Demircioğlu da gelmişti. İlhamî, en kıdemli âşık sıfatıyla açtı programı; divan tarzında, 15’li hece vezniyle ve irticalen başladı söylemeye:
Âşıkların her halini bilenler hoş geldiniz
Ağlayanın göz yaşını silenler hoş geldiniz.
Sayın Kâmil Demircioğlu vali bey de burda
Bütün ahbap erkânlarla gelenler hoş geldiniz..
*
Birer birer ayna gibi sizleri görür gözüm
Her gerçeğe yalan katmaz ozanlara el özüm
Kadir kıymet bilenlerin yoluna benim yüzüm
Arayıp da gerçekleri bulanlar hoş geldiniz.
*
İlhamî der, bu halk bizi bilmek için gelmiştir,
Emin olun kötülüğü silmek için gelmiştir,
İnsanoğlu şu dünyaya ölmek için gelmiştir,
İman varsa o cennete dolanlar hoş geldiniz.
Programın akışı içinde diğerlerini de dinledik. Sonra irticalen bir şiir daha söyledi:
Otuz yıldır bu dünyada dolandım,
Çok insanlar, gerçek erkân güzeldir.
Zâlimlerden sorun, bütün melekler
Kendisini bilen insan güzeldir.
*
Her kuşun ötüşü dal ile olmaz
Bülbülün feryadı gül ile olmaz
Sadece gerçeklik dil ile olmaz
İçinde olursa vicdan güzeldir.
*
Evliyânın Mevlâsına ricası
Bütün meçhul onun gündüz gecesi,
Bu gece de güzel Berat gecesi
Râh-ı Rahman için iman güzeldir.
*
Hele bir nazar et yıldıza, aya
Mutlaka ki yerişirsin o paya
İncil, Zebur, Tevrat geldi dünyaya
İlelebed kalan Kur’an güzeldir.
*
İlhamî der, ilham ile dolaştım
Nicesine ana dedim, kol açtım,
Türkiye’yi adım adım dolaştım
Kastambolu’daki devran güzeldir.
Yazıyı bitireyim. Şiirlerin üzerinden 32 yıl geçti. O gün aramızda olan Kâmil Demircioğlu, Orhan Şaik Gökyay, Âşık İlhamî, Âşık Reyhânî ve Âşık Şeref Taşlıova bugün yoklar. Hepsini saygıyla anıyorum; Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun.