CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı, TBMM’de görüşülmekte olan Anayasa değişikliğinin bir yönetim değişikliği değil bir rejim değişikliği olduğunu, bu değişikliğin baskı ve zorbalıkla geçirilmeye çalışıldığını, basının da özgür olmadığını söyledi.
Parti olarak itirazlarının kimin başkan olacağına değil tüm yetkilerin bir kişide toplanmasına olduğunu ve bunun ülkeyi dikta rejimine götüreceğini ifade eden Bıyıklı, “Atatürk’ün önderliğinde saraydan alınarak millete verilen milli egemenlik tekrar milletten alınarak saraya verilmek istenmektedir” dedi.
CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı, TBMM’de görüşmeleri süren yeni Anayasa yasa tasarısının yönetim değişikliği değil rejim değişikliği olduğunu söyledi.
CHP İl ve Merkez İlçe yönetimleri olarak 10 Ocak Gazeteciler Günü dolayısıyla yerel basın mensuplarıyla düzenledikleri kahvaltılı basın toplantısında bir araya gelen Bıyıklı, şöyle konuştu:
“Gecikmeli de olsa 10 Ocak Çalışan -ve çalışamayan- Gazeteciler Gününüzü kutluyoruz. Demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra dördüncü güç olarak tanımlanan basının yeri ve işlevi asla tartışılamaz. O bakımdan toplumun gözü, kulağı ve sesi olarak basınımızın gerçekleştirdiği görev bizce kutsaldır ve her türlü takdire değerdir. Günümüz toplumlarında yönetimlerin demokratikliğinin ölçüsü basına verdikleri değer ve saygı ile ölçülür. Bir ülkedeki yönetimin demokratik tavır çizgisinden otoriter bir yönetim anlayışına doğru ne ölçüde kaydığı; kapatılan yayın organlarıyla, tutuklu ve hükümlü gazetecilerin sayısıyla anlaşılır.
Bu değerlendirmeler ışığında bugün ülkemizde basının özgür ve rahat çalıştığını söylemek mümkün değildir. Yıllardır basın organları üzerinde uygulanan baskılarla gazete patronları tehdit edilerek muhalif yayın yapmaları engellenmiş, hoşa gitmeyen gazeteciler çalıştıkları yayın organlarından attırılmış, bu konuda baskıya direnenler ise denetimlerle ve kampanyalarla yıldırılmaya çalışılmıştır.”
Bıyıklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muhalif gazeteciler ise çoğu kez kumpas davalarla tutuklanmış, yargılanmış ve işlerini özgürce yapamaz duruma getirilmişlerdir. Bugün ülkemizde basının geldiği noktada ilanı ve reklamı ile her türlü devlet olanaklarıyla desteklenen bir grup yandaş yayın kuruluşu ile her türlü zorluklara ve baskılara dayanmaya çalışan bir başka grup yayın kuruluşu görmekteyiz. 20 Temmuzda OHAL ilanından bu güne 170’ten fazla yayın organı kapatılmış, 150’den fazla gazeteci tutuklanmıştır. Bu durum, Anayasal güvence altında olduğu söylenen basın özgürlüğü ilkelerine tamamen aykırıdır.”
CHP İl Başkanı, konuşmasında TBMM’de görüşülmekte olan ve Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi olan Anayasa değişikliğine değinirken de şunları söyledi:
“
Bugünlerde ülkemizde başkanlık sistemini hedefleyen Anayasa değişikliği konusu gündemin ilk sırasında yer almaktadır. Bildiğiniz gibi, gündemden düşmüş durumdaki AKP’nin ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hayali olan başkanlık sistemi, başka bir partinin liderinin destek vaadi ile yeniden gündeme geldi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan Cumhurbaşkanlığı, daha doğrusu başkanlık sistemi ile ilgili Anayasa değişikliğine karşıyız. Genel Başkanımız ve yöneticilerimizin de açıkladığı gibi itirazımız kimin başkan olacağına değildir. İtirazımız, böylesine geniş ve olağanüstü yetkilerin bir kişide toplanmasınadır. Bu yetkilerin bir kişide toplanması ülkemizi rahatlıkla bir dikta yönetimine götürebilir. Önerilen bu sistemde Başkan olacak kişi ile ilgili her türlü denetim, denge ve fren mekanizmaları ortadan kaldırılıyor; kuvvetler ayrılığı ilkesinden vaz geçilerek yasama, yürütme ve yargı ekleri bir kişide toplanıyor. Bütün yetkileri tek başına elinde bulunduran kişi neredeyse sorumsuz hale getiriliyor. Cumhurbaşkanı, yani Başkan, bugün Başbakan ve bakanların kullandığı bütün yetkileri kullanabilecek, kamu idaresinin tamamını kararnamelerle düzenleyebilecek, isterse bölgesel yönetimler kurabilecektir. Bölgesel yönetim gerçeği başkanlık sistemlerinin vazgeçilmezidir. Bu konu bugün açık olarak Anayasaya konulmasa da yetkisi, seçilecek başkana verilmek istenmektedir.”
CHP İl Başkanı Bıyıklı konuşmasını, şöyle sürdürdü:
“TBMM’de görüşülmekte olan ve baskı ve zorbalıkla geçirilmeye çalışılan anayasa değişikliği bir yönetim değişikliği değil bir rejim değişikliğidir. Bu gerçeği Başbakanımız da kabul ettiğini ifade etmiştir. Bu rejim değişikliği ile neredeyse yüz yıl önce Atatürk’ün önderliğinde saraydan alınarak millete verilen Milli Egemenlik tekrar milletten alınarak Saraya verilmek istenmektedir. Böylece Ülkemiz, bölgesindeki ülkelere göre Milli Egemenlik ilkesi ile oluşturduğu çağdaşlık ve uygarlık farkından vazgeçmiş olacak, totaliter bir yönetim tarzı ile geldiği noktadan geriye doğru hareket etmeye başlayacaktır.”
“EKONOMİK GİDİŞ VAHİM”
Bıyıklı, ekonomide yaşanan sorunlara da dikkat çektiği konuşmasını şöyle noktaladı:
“Bütün bu toz duman arasında ekonomik göstergelerin verdiği arıza alarmları gözlerden kaçmaktadır. Özellikle dövizde görülen düzenli ve hızlı yükselişin ortaya çıkardığı olumsuzluğun faturası hepimiz tarafından ödenecektir. Kısa bir süre önce ‘1 dolar 1 lira olacak’ iddialarını dile getiren yüksek maaşlı ekonomi danışmanlarının boş konuştuğu anlaşılmış, tüm iddiaların ve söylenenlerin bir algı yaratma çabasından başka bir şey olmadığı ortaya çıkmıştır. Ekonomik gidiş vahimdir. Bu gidişe öncelikle ve hızla müdahale edilmesi gerekirken ülkemizi yönetenler başka hevesler ve işler peşindedir.”