MUSTAFA AFACAN
Ekibimiz, güçlü bir rakiple oynayacağı maç öncesinde çıktığı karşılaşmada hemen her takımın içine düştüğü psikolojik Gölcük’te boğuldu…
Kafa ayrı yerden ses verince ayak ne yapsın?
Olan oldu artık…
Sürelim eşeği Niğde’ye.
Yine de tabelanın tam tersi olması içten bile değildi…
Belki futbol ilahlarının kafası da bir hafta sonraki maçtaydı kim bilir?
Rakibin oyuna istekli ve baskın başlamasına rağmen ilk yarıda 5, 9, 26, 40’ıncı dakikalarda yüzde binbeşyüz gol olacak pozisyonları cömertçe harcadık…
İkinci yarıya kasırga gibi başladık, ilk 2 dakikada yüzde bir milyon gol olacak pozisyona girip sıfır çektik, 2 dakika sonra ise kalecinin nerden geldiğini anlayamadığı bir uzun mesafeli patriyotla ağları bulduk. 54, 60, 67, 75, 84, 90’da yüzde bir milyar gol olacak pozisyonlarda kale arkasını dövdük.
Kötü oynadığımız maçta…
10 gol kaçırdık.
Mağlup olunan Gölcük maçının galip gelinen maçlardan bir farkı, kafa dağınıklığının haftalardır nükseden sıkıntıları tümden kansere dönüştürmesi oldu…
5’li defans-5’li hücum hattı resmen sırıttı, son yediğimiz kontratak golünü 3 oyuncumuzun rakip yarı alandan seyretmesi bile futbol adına başlı başına ders olacak bir görüntüydü.
Gölcük’te boğulmak denizi geçmeye engel değil…
Niğde maçı üç puanın ötesinde ligin seyrini belirleyecek bir karşılaşma olacak gibi duruyor. Psikolojik sonuçları açısından bakarsak eğer, kazanan şampiyon olur, beraberlik halinde lig sürer.
Yazıya psikoloji ile başladım psikoloji ile bitirdim…
Güya spor yazısı olacaktı.