Eğitim-İş, yeni Milli Eğitim müfredatına sert tepki gösterdi. Sendike, bu konudaki tepkisini yaptığı şu basın açıklamasıyla dile dile getirirken, “İçinde Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, yurttaşlığın olmadığı, bilimdışı, çağdışı müfredatı; öğretmeni yok sayan, diplomasını geçersiz kılan meslek kanunu kabul etmiyoruz!” ifadesini kullandı.
Eğitim-İş’in Kastamonu Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal tarafından okunan basın açıklaması şöyle:
“Bugün 2023-2024 Öğretim Yılı’nı bitiriyoruz. Öğrencilerimize karnelerini ve başarı belgelerini veriyoruz. Öğrencilerimizi kutlar, iyi tatiller dileriz.
İçinde bulundukları, yaşadıkları bütün zorluklara, sıkıntılara rağmen fedakârca çocuklarımızı yetiştiren öğretmen ve eğitim emekçilerine emeklerinden dolayı teşekkür ederiz.
Bugün burada, eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durum, Milli Eğitim Bakanı ve bakanlığının uygulamaları, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in eğitimi gericileştirme misyonunun projesi olan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla dayatılan müfredat ve Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki gelişmeler konularındaki düşüncelerimizi dile getirmek üzere bulunuyoruz.
Değerli meslektaşlarımız, saygıdeğer eğitimciler ve duyarlı kamuoyuna sesleniyoruz:
Eğitim sistemimizi yıllardır sistematik olarak gericileştiren, ticarileştiren, niteliksizleştiren iktidar, yakın zamanda “milli”sini yok ettiği milli eğitim sistemimizde bu kez “eğitimi” de parçalamaya başlamıştır. Bunu da arka arkaya ortaya koyduğu iki taslakla, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli isimli müfredat taslağı ve daha önce Anayasa Mahkemesi’nden dönen Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ile yapmaya çalışmaktadır. Bu taslaklar, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşma, Atatürk ve Cumhuriyeti yok sayma, öğretmenin diplomasını geçersiz kılma ve öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırma gibi tehlikeli adımları temsil ediyor.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli başlığı altında dayatılmaya çalışılan program, Bakan Tekin’in de itiraf ettiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayalini gerçekleştirmek için hazırlanmıştır. Ancak “Cumhuriyet sizden ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller ister.” diyen Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde hem de 100. Kuruluş yılında Milli Eğitim programı olarak kabul edilemez. Kabul etmiyoruz! Sayın Tekin’e buradan sesleniyorum, Milli Eğitim Bakanlığı, bir parti başkanının seçimlerde taahhüt ettiği ideallerini gerçekleştirme yeri değil! Oturduğunuz o koltuk Cumhuriyet’le hesaplaşma yeri değil!
İçinde Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, yurttaşlığın olmadığı, bilimdışı, çağdışı müfredatı; öğretmeni yok sayan, diplomasını geçersiz kılan meslek kanunu kabul etmiyoruz!
Bu müfredat, bizlerin ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen eğitimin belkemiğine yerleştirilmiştir. Dini derslerin artış gösterdiği, bilimsel derslerin geriletildiği, ülke tarihinin çarpıtılarak anlatıldığı, konu ve anlam sıralaması bile yanlış şekilde yapılan bu müfredat, bilimsellikten daha da uzak bir eğitimin başlangıç düğmesi olmuştur. İktidarın sorgulamayan nesiller yaratma gayreti bu müfredatta vücut bulmuştur.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden biri olan laiklik, eğitim sistemimizin de temel taşıdır. Eğitimimiz, Atatürk ilke ve devrimleri çerçevesinde her türlü dogmadan ve ideolojiden uzak, bilimsel gerçeklere dayalı olmalıdır. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” isimli taslak ise laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşarak, belli bir ideolojinin dayatılmasına zemin hazırlamaktadır. Bu taslak, eğitim sistemimizi geriletecek bir adımdır. Öğrencilerimizi ezberci ve dogmatik bir eğitim sistemine mahkûm edecek ve onları 21. yüzyılın bilgi ve becerilerine sahip bireyler olmaktan alıkoyacak bir adımdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ise adeta öğretmenlik mesleğini yok sayıyor, öğretmenin diplomasını geçersiz kılıyor.
ÖMK yani Öğretmene mobbing kanunu! Öğretmenin adı var, fikri yok, değeri yok!
Diploması geçersiz kılınmak istenen tek meslek öğretmenlik! Üniversite mezuniyeti, uzmanlık belgesi olan diploması artık yok hükmünde!
Öğretmenleri, unvanlarla kategorize etmeye, eğitim barışını bozmaya devam!
Sınav yok ama Milli Eğitim Akademisi var! Muğlak ifadelerle idareye disiplin hükümleri üzerinden yetkiler var!
Özel okul öğretmenlerinin talepleri yok!
İktidar kendisini devletin sahibi yerine koyuyor!
Devlete alınacak memura, görevde kalmasına, yükselmesine ben karar veririm diyor!
Bu girişim AKP’nin kendi memurunu seçme yöntemidir! Anayasayı yok saymadır! Kamuda personel alımında, Anayasaya aykırı köklü bir değişikliktir! Yakın zamanda tüm bakanlıklarda bu uygulamalara başlamak niyetinde oldukları nettir!
Tekrar vurguluyoruz, siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir!
Atatürk’ün kurduğu ve Cumhuriyetin temel taşı olan laik ve bilimsel eğitim sistemi, bu taslaklar ile yok edilmek isteniyor.
Öğretmenlik mesleği ise itibarsızlaştırılarak, eğitimdeki nitelik düşürülmeye çalışılıyor.
Bu taslaklar, sadece eğitimi değil, tüm toplumu olumsuz etkileyecek ve Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atacak adımlardır.
Bu taslaklara karşı sessiz kalmamalıyız. Laiklik ve bilimsel eğitimden taviz vermeden, Atatürk ve Cumhuriyeti savunarak, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Sesimizi yükseltelim, bu gerici adımları durduralım!
Eğitimde laiklik, bilimsellik ve öğretmenlik onuru için hep birlikte mücadeleye!
Atatürk’ün izinden yürümeye, Cumhuriyet değerlerini korumaya devam edelim!”